||9||

521 45 74
                                    


Türkiye çok eğleniyordu.
O kadar çok gülmüştü ki gözlerinden yaş gelmeye başlamıştı.

"Tamam, yeter artık! Gülmekten öleceğim."

"Ölmeni istemeyiz Türkiye."

Yastık savaşını bitirdiklerinde Rusya söze başladı.

"Film izleyelim mi?"

"Olur."

Türkiye ile Rusya birlikte film izliyorlarken Rusya, Türkiye'nin düşüncelere daldığını fark etti.

"Ne düşünüyorsun Türk?"

"Hiç bir şey, sadece..."

"Sadece ne?"

"Filmdeki çifti görünce aklıma Yunanistan geldi."

Rusya duyduğu şey ile gözlerindeki o güzel ışık bir anda sönüverdi. Sessizliği tercih ediyordu şu an. Duyduğu kelimenin anladığı anlamda olmaması için dua ediyordu.

"Ne demek bu?"

"Ben eskiden Yunanistandan hoşlanırdım, şuan duygularımdan pek emin değilim."

Ne yazık ki korktuğu şey başına gelmişti. Türkiye Yunanistan'dan az da olsa hoşlanıyordu.

...

"Abiii ben çıkıyorum!"
Dedi Azerbaycan Türkiye'ye, Azer Türkiye'nin olduğu salona geldiğinde Rusya'yı gördü, ardından Türkiye'ye dönerek bakışlarıyla onun burada ne işi olduğunu sordu. Türkiye Azerbaycan'a bakarak bakışlarıyla endişelenmene gerek yok diyordu.

"Merhaba Bay Rusya." Dedi Azerbaycan istemeyerek, sadece kabalık olmasın diye söylediği cümlenin yanıtını alması uzun sürmedi.

"Merhaba Azerbaycan. Nasılsın balım?"

Ne balım mı? bu ne laubalilik böyle?

"Bana öyle seslenmeyin"

Dedi Azerbaycan nezaketle, sesi her ne kadar yumuşak çıksada bakışları "hele bir daha de, gör bak ben nasıl senin ağzını, yüzünü..." Dercesine tehdit ediyordu. Bir süre sonra ona bakmayı bıraktı ve dışarı çıktı Azer. Kuzey Kore'ye gidecekti, görüşülmesi gereken bir konu vardı.

•••

"Hey Kuzey!"

"Evet Azerbaycan?"

"Abimi o duruma düşüren sen misin!"

"Anlamadım?"

"Salağa yatma gayet de anladın! Pislik!"

Kuzey kore tamamıyla Azerbaycana döndü. Onun yüzünü inceledi bir süre, sinirli görünüyordu.

"Önce sakin ol Azer."

"Sakinim, sakinim! Merak etme!"

"Neden burdasın?"

"Bir tahmin edeyim, abimin hastalığında bir parmağın olduğundandır belki de!"

Kuzey Kore, ukala bir tavırla bunları söyleyen ülkeyi inceledi biraz. Kızgın görünmemeye çalışıyordu, ancak kızgın olduğu çok belli oluyordu.

"Belki..." Dedi Kuzey Kore sakin bir tavırla.

Azerbaycan karşısındaki askeri giyimli ülkeyi süzdü uzun uzun, bu denli soğuk kanlı olması onu şaşırmıştı açıkçası. Ve bu Azerbaycan'ı daha da sinirlendiriyordu.

"Yani bütün bunlarda senin parmağının olduğunu kabul ediyorsun?"

"Sayılır."

Azerbaycan ona iğrenmiş bakışlarla bakarken, bütün olanı biteni anlattı Kuzey Kore.

"Bak Azerbaycan, biz abin ile önceden dosttuk. Ta ki 1950'ye kadar. Kore Savaşı çıkmıştı, abin babasını kaybetmiş babasının ona bıraktığı yıkılmış geleceği onarmaya çalışıyordu. Sovyetler de ona baskı yapıyordu zaten. Daha sonra savaşta abinin benim tarafımda olmasını beklemiştim, ama o düşman safında yer aldı... NATO için..."

"Bu yüzden mi gerçekten?"

"Evet"

Azer, Kuzey Kore'nin yakasında yapışarak tehtitkar bir ses tonuyla söyledi:

"Eğer ona bir şey olursa sen ölüsün! Haberin olsun dedim..."

"Bu olanlar abinin suçu."

Azer, tümce bittiği gibi bağırdı.

"Asıl senin suçun!"

Dediği gibi ayrıldı oradan, bu stres ona yetmişti de artmıştı bile.

"Aptal!"

•••

Mazoşist [CH]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin