||12||

362 37 20
                                    

Çu, Azer'bakıyordu uzaktan, hafif tebessüm ederek. Artık her şey normal gidiyordu. Azerbaycan, Çu'ya döndü ve pek anlaşılmayacak bir şekilde selam verdi. Çu kıkırdadı o da aynı şekilde selam verdi ve gözden kayboldu. Türkiye söze girdi:

"Hey Azer? Neye bakıyorsun?"

"Hiç, sadece oradaki çiçeklere bakıyorum. Bu güller ne kadar da güzel görünüyor!"

Türkiye de o tarafa doğru bakmaya başladı.

"Evet, gerçekten de güzel görünüyorlar."

Daha sonra bu ikisi eve doğru yol aldılar. Eve girince ikisi de kendilerini direkt koltuğa attılar. Türkiye biraz etrafa baktıktan sonra Azere döndü ve bir öneride bulundu.

"Bu gün gece pazarı var, belki güzel şeyler bulabiliriz. Oraya gitmeye ne dersin?"

"Olur aslında, kendime ucuza kıyafet alabilirim belki, hem sana da ayakkabı alırız, sendekiler epey eskidi."

"Doğru diyorsun, e o zaman bir yemek yiyelim. Öğlenden kalma makarna ve çorba var."

"Olur"

"Tamam o zaman ben bunları ısıtayım sen de masayı kur"

"Peki."

Türkiye kalkıp mutfağa yöneldi, buzdolabının içinden yemek dolu tencereleri çıkardı ve ocağa koydu. Mantar çorbasının altını yaktı ve sonra makarna için bir bardak su aldı, suyu tencerenin içine boşalttı ve ocağı açtı. Bu sırada Azerbaycan masayı kurmuş sürahiye su dolduruyordu.

Türkiye yemekleri hazırlamış hepsini masanın üzerine koymuştu. Tabaklara yemekleri koyduktan sonra Azerbaycan'a "oturasana Alaz?" Dermişcesine bakıyordu.

"Hadi artık otur Alaz..."

"Peki abi, sen benim insan ismimi pek kullanmazdın?"

"Sadece yüzüne karşı ilk defa kullanıyorum."

"Neden ki?"

"Bilmem... Sadece kullanıyordum."

"Peki."

Masadan kalktılar, mutfağı temizlediler ve dışarı çıkmak için hazırlandılar.

"Anahtarı almayı unutma!"

Dedi Türkiye ayakkabısını giyerken. Kısa bir süre sonra içeriden bir ses geldi.

"ALDIM ALDIM!"

Azerbaycan kapının önüne gelip ayakkabılarını giymeye başladı.

"Bu arada nereye gideceğiz?"

"Biraz gezeriz diye düşündüm, sonra birkaç kişiyi toplayıp etkinlik yaparız."

"Gezmek güzeldir, hem hava da alırız ama söylesene ne etkinliği bu?"

"Piknik."

İkisi de ayakkabılarını giyince kapıyı kapatıp sokakta yürümeye başladılar. Türkiye, Azerbaycan'a 'dur' işareti yaptı.

"Markete gireceğiz."

"Ne alacağız peki?"

"Salam, sandwich ekmeği, içecek falan."

"Âlâ"

Türkiye önde Azer arkada marketi turluyorlar. Türkiye'nin gerek gördüğü şeyler alınıyordu, Türkiye arada kardeşine dönüp bir şey isteyip istemediğini soruyor, fikrini alıyordu.
Azerbaycan onu farklı reyonlara götürüp tavsiye veriyorken, Türkiye lazım olan her şeyin alındığını düşünüyordu.

Mazoşist [CH]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin