❦︎Chapter Two - New Members❦︎

3.4K 177 276
                                    

Sabah her zaman ki gibi tam vaktinde kalktın. Kahvaltıya inmek için tam hazırlanmıştın ki odanın kapısı kırılarak açıldı. Ve tabiki de gelen Hange'ydi...

Hange:"Y/N yeni gelen üyeleri gördün mü?" diyerek sordu sana heyecanla

"Hayır Hange-san görmedim. Neden ki?" diyerek cevapladın onu.

Hange:"Yeni gelen acemi sayısı 3 . Ve liderleri taş gibi ama cüce..."

"Hange-san!" dedin ve gülmeye başladın. Sen gülünce o da güldü.

Hange:"Eeeeee...."

"Ne 'Eeeeee...' Hange-san..."

Hange:"Onları merak etmiyor musun? Özellikle de ben seni o taş gibi ama cüce olanla yakıştırmaya başladım." dedi sana 'shipledim sizi' bakışı atarak.

"H-hange-san... Kahvaltıya geç kaldık ve Komutan Erwin bize kızabilir. Gitsek mi?"

Hange:"HİİİİİĞĞĞ! BEN KAHVALTIYI TAMAMEN UNUTMUŞUM. OFFF YHA HADİ ERWİN BİZE KIZMADAN HIZLICA AŞAĞIYA İNELİM. YOKSA TİTAN ARAŞTIRMASI YAPMAMA İZİN VERMEZ!!!" demişti telaşla. Yerinde zıplayıp duruyordu.

"Tamam Hange-san. Ama biraz sakin olun." diyerek sakinleştirmeye çalıştın  Hange'yi.

Hange:"HADİ ÇABUK KOŞŞŞŞŞ!!!" dedi senin elinden tutup çekiştirirken.

"Peki..." diyerek onunla beraber koşmaya başladınız. 'Amacım sadece konu değiştirmekti.. Şu düştüğüm hale bak.' dedin içinden. 'Konu değiştirmede berbatsın, Y/N. Bence bir daha yapma.' dedi iç sesin sana. İç sesinle asla anlaşamıyordun. Yemekhaneye hızlıca koşarken Levi'a çarpıp yere yapıştın. Hange sana baktı. Gülmemek için zor duruyordu.

"Auchhh!" diyerek kafanı tuttun.

Levi:"Daha dikkatli olamaz mısın aptal velet?!" dedi kırışmış olan üstünü düzeltirken.

"1.si ben bir aptal değilim. 2.si ben bir velette değilim. Bence bana demeden önce kendine bir bakmalıydın..." dedin gözlerinle onun boyunu ima ederek. Bir süre o sana öldürecekmiş gibi baktığı için Hange'yi kolundan tuttun ve yemekhaneye girdiniz. Siz gittikten sonra Levi ve yanındaki diğer iki kişi kapının önünde konuşmaya başladı.

İsabel:"Levi kız çok güzel değil mi?"dedi arkandan bakarak ve gülümsedi.

Farlan:"Bence de çok güzel bir kız... Levi sence?" diyerek Levi'a baktı.

Levi:"Bence aptal bir velet..." dedi.

İsabel:"Levi kıza çarpan sendin. Ona 'aptal velet' diyende sendin. Ne bekliyordun ki kızın sana 'aptal velet' dediğin için teşekkür edeceğini falan mı?" dedi tek kaşını kaldırarak.

Farlan:"İsabel haklı Levi..." diyerek onayladı kızıl saçlı kızı.

Levi:"Tch! Her neyse... Umrumda değil." dedi. Ve yemekhaneye girdi. Levi'ın peşinden İsabel ve Farlan'da girdi. Levi oturacak boş ve temiz bir masa arıyordu fakat yoktu. Ayrıca herkes bildiğin tüküre tüküre yemek yiyordu. Tiksinmişti. Geri çıkmak, buradan kaçmak istedi. Ama tek normal yemek yiyen masada sen olduğun için oraya ilerledi. Ve oturmadan önce oturacağı yeri ceketinin cebinden çıkardığı bir bezle sildi. Oturdu. Sen ne olduğunu anlamamıştın. Çokta umursamadın ve yemek yemeye devam ettin. Fakat Hange çok pis sırıtıyordu. 'Kim bilir ne geçiyor aklından Hange' dedin içinden.

Hange masada sessizliğin hakim olduğunu görünce konuşmaya başladı.

Hange:"Eee cüce. Öyle havalar nasıl?" diyerek gözleriyle boyunu ima etmişti. Tıpkı senin yaptığın gibi. Gülmek istedin ama yediğin yemeğin boğazında kalmasını göze almadığın için ağzındaki lokmayı bitirdin. Sen gülmeye başladığında, İsabel, Farlan ve Hange'de gülmeye başlamıştı.

Levi:"Tch, velet! Sen bir daha gülme!" dedi sana kötü kötü bakarak. 'Taktı sana.' dedi iç sesin.

"Sana mı soracağım?!" dedin. Sende ona ciddi bir şekilde bakmaya başlamıştın.

Levi:"Evet." dedi. 'Sinir bozucu.' diye geçirdin içinden. Tam küfür etmek üzereyken Komutan Erwin'in sizin oturduğunuz masaya geldiğini gördün. Bu yüzden susmak zorunda kaldın.

Komutan Erwin masaya oturduğundan beri sefer ile ilgili olan şeyleri anlatmaya başladı. Fakat anlatması yarım kalmıştı. Çünkü koridordan 'bam' diye bir ses gelmişti. Herkes be olduğuna bakmaya koşarken, sen onun ne olduğunu bildiğin için yerinden kalkmayıp yemek yemeye devam etmiştin. Levi'ın gitmediğini görünce ona baktın.

"Sen gidip ne olduğuna bakmayacak mısın?" diye sordun.

Levi:"Hayır. Ne olduğunu merak etmiyorum. Peki sen neden gidip bakmıyorsun?" dedi o da sana karşı

"Çünkü ne olduğunu biliyorum..." diyerek yanıtladın onu.

Levi:"Ne?" diyerek sordu. 'Hani merak etmiyordun lan?' dedin içinden. Ama yine de sorusuna cevap verdin.

"Oluo diye biri. Büyük ihtimal yine Petra'ya yetişeceğim diye koşarken dilini ısırdı yada yere yapıştı."

Levi:"Petra kim?" diye sordu. 'Orospu çocuğu o. Boşver.' dedin içinden.

"Gelince görürsün." dedin.

Herkes Oluo yüzünden yemeğini böldüğü için küfürler ederek yemekhaneye girmişti. Petra'da yemekhaneye girince, Levi'ı kolundan dürtüp, gösterdin. 'Al işte bak, bizim meşhur havuç kafa bu.' dedin içinden.

Levi:"Hmm. Tamam. Anladım." dedi. Anladığını belli etmek için hafif kafasını salladı.

'Bak sen ona bak. İyi bak. Dur hatta del onu gözlerinle. Yakışıyorsunuz da. Çıkma teklifi edersin artık.' diye geçirdin içinden. Sen bunları düşünürken Hange sana seslenip durmuştu.

Hange:"Y/N!!! Y/N!!! Y/N!!!" diye bağırdı ve sende en sonunda ona doğru baktın.

"Efendim Hange-san..." dedin.

Hange:"Ne düşünüyorsun bu kadar dalıp gidecek? "

ꨄ︎ 𝑬𝒓𝒆𝒏'𝒊𝒏 𝑲𝒂𝒓𝒅𝒆𝒔̧𝒊 || 𝑳𝒆𝒗𝒊 ꨄ︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin