❦︎Chapter Seven❦︎

1.8K 123 299
                                    

UŞEIÜDYLDIĞDUPDIÜHPDUĞDIĞ

İSAYAMA MOD ON(≖ ͜ʖ≖)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sırayla hepsine baktın. Hepsi gülümsüyordu ama Levi'ın daha farklı bir gülümsemesi vardı. Gülümserken çok yakışıklı duruyordu. 'Öhm- ne diyorum ya ben!? Neyse odaklanmalıyım.' dedin içinden. 'Bana bak bakayım sen.' dedi iç sesin sana. 'Ne var?' dedin sende ona karşı. 'Sen aşık mı oluyorsun? Ne bu haller.' dedi sana karşı. 'Ya sen bir sussana.' dedin sende ona karşı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Atlarımızla Erwin'i takip ediyorduk. Yine çok fazla zaiyat vereceğinizden emindin. Ama Erwin'in sözüyle bu düşüncenden kurtuldun.

Erwin:"Askerlerim! Düzene girin!" diyerek emir verdi.

Herkes olması gereken yere geçince ilerlemeye devam ettik. Sol taraftan bir asker kırmızı işaret fişeğini ateşleyince herkes o yöne baktı. 2 tane dev üzerimize doğru geliyordu. İsabel ve Farlan 2 devide öldürdüler. Levi'a baktın. Memnun olmuş bir ifade vardı suratında. Ama bu ifade fazla sürmedi. Sis çökmeye başlamıştı. Ve sen kimseyi göremez bir hale gelmiştin.

Aradan baya bir vakit geçtikten sonra sis dağılmaya başlamıştı. Erwin yanına gelmişti.

Erwin:"Y/N beni takip et." dedi.

Lafını ikiletmeden onu takip etmeye başladın. Ama bu manzara... 'AMAN TANRIM?! BU DA NEYDİ BÖYLE?! ÇOK ZAİYAT VARDI... VE Levi... Ağlıyordu...' diye geçirdin içinden. Yanına gidecektin ki İsabel ve Farlan'ın cansız bedenlerini gördün yerde. Erwin Levi'a birşeyler söylemeye başladı. Onu dinlemiyordun çünkü İsabel ve Farlan'a odaklanmıştın. Ve sonra birden Levi Erwin'in boynuna kılıcını tuttu. Ben daha ne olduğunu anlamadan yaşayan askerler kılıçlarını çekip Levi'a tuttular. Hange ve Nanaba gelip seni ordan uzaklaştırdılar. Ve şimdi onları uzaktan izliyordun.

Bir süre sonra Levi Erwin'in boğazındaki kılıcını çekti. Ve Erwin cebinden bir parşömen(?) çıkartıp yere doğru fırlattı. Levi parşömene(?) bakarken Erwin birşeyler daha söyledi ve geri dönmek için emir verdi. Herkes atlarına ilerlerken sen Levi'ın yanına doğru yürüdün.

"Komutan Erwin'in sana ne dediğini bilmiyorum. Ama çektiğin acıyı anlayabiliyorum. Daha beterleride olacak. Kendini hazırlamalısın." diyip atına binip ilerledin.

Levi:"Emin ol senden daha güçlüyüm velet." diyip atına atladı ve yanına geldi. Sura girene kadar ikinizdende çıt çıkmamıştı. Hala İsabel ve Farlan'ın cansız bedenlerini düşünüyordun. Onların birgün öleceklerini biliyordun fakat o günün bugün olacağını düşünmemiştin. Sen bu düşüncelerle atını ahıra bağlarken Levi'da kendi atını senin atının yanına bağladı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ARKADAŞLAR ZAMAN ATLAMASI YAPICAM

*2 YIL SONRA*
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Hange:"Y/N uyansana bitanem. Levi'ın ceza vermesini mi istiyorsun?" dedi seni yatakta bir o yana bir bu yana sallarken.

"Sadece 5 dakika daha Hange." dedin uykulu ses tonunla.

Hange:"Y/N Levi geliyor." dedi.

"NEEEEE?!" diyerek fırladın yataktan.

Hange:"Yüzünün halini görmen gerek. Ama çabuk üniformanı giy ve kahvaltıya in. Kahvaltıdan sonra Levi size antreman yaptıracakmış." dedi gülerek. Bunları dedikten sonra çıktı. Sen ise üniformanı giyip kendini odandan dışarı attın. Bu 2 yıl içerisinde Levi Yüzbaşı, sende Onbaşı olmuştun. Levi'ın takımındaydın. Normalde Nanaba'nın takımında Onbaşı'ydın fakat Levi Onbaşı beğenmediği için şuan sen ona yardımcı oluyordun. Umarım iyi anlaşırdınız.

Kendi kendine sessizce şarkı söyleyerek ilerliyordun. Birden arkandan gelen sese döndün.

Nanaba:"İlk defa sesini duydum ve çok beğendim. Tabikide bunu herkese söyleyeceğim." dedi gülümseyerek yanına gelirken.

"Hayır Nanaba lütfen yapma!" dedin.

Nanaba:"Bilemem." dedi iki kolunu yana doğru açıp.

"Lütfen söyleme." dedin ona yalvarır gözlerle bakarak.

Nanaba:"Bakarız." dedi ve sana doğru göz kırptı.

Levi:"1.si ne diye gürültü yapıyorsunuz? 2.si neyi söylemesin? 3.sü neden kahvaltıya inmiyorsunuz? Çabuk cevap ver Onbaşı." dedi. 'Ben ömrümde bu kadar soru sormadım lan.' dedi sana iç sesin.

Nanaba:"Offfff Levi. Fazla soru soruyorsun! Hadi gel Y/N. Kahvaltıya inelim" dedi ve seni kolundan çekiştirerek yemekhaneye soktu.

"Sayende Nanaba Levi'dan ceza yiyeceğim..." dedin boşta kalan elini alnına vurarak.

Nanaba:"Ya boşver onu sen. Biz seni koruruz o bücürden." dedi gülerek.

Ona bücür diyordu. Daha doğrusu bütün yüksek rütbeliler öyle diyordu. Büyük ihtimal nedenini tahmin edersiniz... Velet. Sürekli velet diyordu. Ve birde tch. Bu iki kelime sizin için onun kutsal kelimesiydi.

Sen Onbaşı olarak diğer Onbaşıların olduğu masaya oturdun. Onlarla konuşmak eğlenceliydi. Eld ve Gunther'la çok iyi anlaşıyordunuz. Fakat Levi sürekli bu tarafa bakıyordu. Sabah sorularını cevaplamadığın için kesin sana ekstra ceza verecekti.

Eld:"Y/N JEAGER! Yine nereye daldın? Koptun gittin bizden..." dedi. Sesi biraz yüksek çıkmıştı.

Gunther:"Eld kızı bir rahat bıraksana." dedi Eld'in kafasına yavaşça vururken.

Ve neden şu ikisinin hala Onbaşı masasında ne aradığını sorguluyorken konışmaya başladılar.

Oluo:"Tch. Veletler." dedi Eld ve Gunther'a bakarak.

Petra:"Oluo! Kaptanımı taklit etmeyi bırak!" dedi Oluo'ya vururken.

"Kaptanın?" diyerek sordun.

Petra:"Evet. Bir sıkıntı mı var Jeager?"  dedi. Soyadını onun ağzından duymak iğrenç gelmişti.

"1.si ben bir Onbaşıyım. Saygılı davran. 2.si benim bir adım var Petra." dedin uyarıcı bir ses tonunda konuşarak. Masada ki ortam gerilmişti.

Oluo:"Tch! Onbaşı olduysan bize ne! Kendini beğenmişin tekisin!" dedi sana doğru dönüp. Bağırdığı için herkes bu tarafa bakıyordu. Levi'da dahil.

Eld:"Yeter!" dedi Oluo'ya bakarak.

Gunther:"Bencede yeter!" dedi. Eld'i onaylar bir biçimde kafasını sallayarak.

"Ben aç değilim. Beni ararsanız eğitim alanında yada odamdayımdır. Görüşürüz." dedin ve ayağa kalktın.

Petra:"Görüşmemek üzere ve kaptanımdan uzak dur!" dedi arkandan.

Oluo:"Tch!" dedi. Taklitçi.

Eld:"Görüşürüz Y/N." dedi peşinden

Gunther:"Görüşürüz." dedi o da.

Ve yemekhaneden çıktın. Herkese yalan söylemiştin. Eğitim alanında yada odanda olmayacaktın. Karargahtan olabildiğince uzaklaşacaktın çünkü artık bıkmıştın. Sürekli bunlarla mı uğraşacaktın sen? Göl kenarına gittin. Ve güzel bir hava vardı. Göle geldiğinden beri huzurluydun. Kimse yoktu. Bunu istiyordun zaten. Çocukken kimse yanında olmamıştı. Ama etraf bu kadar sessiz değildi. Mutluydun ve sessizce şarkı söylemeye başladın. Şarkı söylemeyi seviyordun. Duygularını her zaman şarkı söyleyerek atardın.

"But don't be happier..."
--------Medyadaki şarkı-------

Fakat ağacın arkasında seni dinleyen bir Levi olduğundan habersizsindin.






~~~Yazar Köşesi~~~
Evet İsabel ve Farlan'ı öldürdüm çünkü ben öldürmeseydim Levi öldürecekti... Daha farklı bir senaryo yazmayı düşünüyordum. Farlan'la sevgili olucaktık. Levi kıskanıcaktı falan filan. Sonra kıskançlığından Farlan'ı öldürecekti.

Ama öyle yapmak istemedim. Levi'a küfür edilmesini istemiyorum çünkü... ( ಥ ʖ̯ ಥ)

ꨄ︎ 𝑬𝒓𝒆𝒏'𝒊𝒏 𝑲𝒂𝒓𝒅𝒆𝒔̧𝒊 || 𝑳𝒆𝒗𝒊 ꨄ︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin