bu bölüm geçiş bölümü sadece chanlix konuşmaları var
iyi okumalar
---
Felix, kayalıkların üstüne oturmuş ve ayaklarını sarkıtmış bir şekilde beklerken arkasından ona sarılan kollarla beklediği kişinin geldiğini anlamıştı.
"Selam. Çok beklettim mi?"
"Yok, yeni geldim zaten."
Chan elindeki içeceklerden birini ona uzattıktan sonra onun yanına aynı şekilde oturmuştu.
"Bugün ikimiz takılalım istedim çünkü dürüst olmam gerekirse Lix, seni ihmal ettiğimi kabul ediyorum. Bu sevgililik işine kendimi fazla kaptırdım sanırım."
Son cümlesi ile istemsizce meraklanmıştı Felix.
"Kötü bir şey mi var?"
"Bilmiyorum... Hyunjin bir tuhaf. Bazen beni sevmediğini düşünüyorum."
Bu duyduğuyla kendini kötü hissetmeden edemedi. Çünkü o da öyle düşünüyordu. Hyunjin, kendini beğenmiş ve şuursuz biriydi. Ama Chan'a böyle söylemek istemiyordu. Söyleyeceği en ufak olumsuz bir şeyi kafasına takacağını bilecek kadar tanıyordu onu çünkü.
"Neden böyle düşünüyorsun?"
Sorusuyla beraber yanındaki beden iç çekti.
"Hyunjin... hep mesafeli biriydi zaten. Ama onun genel tavrının bu olduğunu düşünüyordum. Yine de, bir aydır bir aydır sevgiliyiz sonuçta. Bana karşı daha farklı olması gerekmez mi?"
Felix gerginlikle dudağını ısırdı. Chan şuan en yanlış kişiye gelmişti bunları konuşmak için. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu.
"Bilemiyorum Chris. Yani... hepimize mesafeli zaten. Dediğin gibi genel tavrı böyle ve senin elinden bir şey gelmez."
Chan iç çekip kafasını onun omzuna yasladı. Felix gerilmişti çünkü şuan kalbinin heyecandan hızlıca atması gerekiyordu. Ama hiçbir reaksiyon yoktu. Normal miydi bu?
"Haklısın sanırım. He rneyse, teşekkür ederim. Biriyle konuşmak iyi geldi."
"Biz en yakın arkadaşız. Tabii ki benimle konuşabilirsin."
Yalandı. Hyunjin konusunda onunla konuşması isteyeceği en son şeydi.
"Bir şey soracağım... Hyunjin'le aramda bir gerginlik yok demiştin ve sana güvendiğim için üstelemek istemedim. Ama hâlâ onu pek sevmediğini hissediyorum."
Bu söylediği ile, Felix birkaç saniye ne diyeceğini düşündü. Sevgilin bana çok garip davranıyor ve benim de kafam karışık, diyemezdi değil mi?
"Gerginlik değil de soğuk biri olarak geliyor işte. Sen de dedin. O yüzden ayrı bir yakınlık gösterme gereği duymuyorum."
"Anladım tamam."
Aralarında sessizlik oluştuğunda, Felix düşünmeye başladı. Eskiden Chan'la cidden yakınlardı. Eskiden dediği de Hyunjin'den önceydi. Gruptan ayrı da buluşur ve her şeylerini birbirlerine anlatırlardı. Tabii Felix yalan söylüyordu ona. Sevdiğini söylememişti.
Şimdi kafasını kurcalayan şeylerden biri ise Chan'a karşı soğuduğunu hissetmeseydi. Kesinlikle eskisi gibi hissetmiyordu. Heyecanlanmıyordu, kıskanmıyordu. Sadece olaya bir dost edasıyla yaklaşıp Hyunjin gibi biriyle çıkmasını ve üzülmesini istemiyordu.
Ama yine de emin değildi hiçbir şeyden. Belki de üzülmemek için kendini onu sevmediğine inandırmak istiyordu. Oldukça karışıktı yani kafadı. Fakat emin olduğu tek bir şey varsa, o da Hyunjin'i istemediğiydi.
Yanındaki çocuğa çevirdi bakışlarını.
"Chris dürüst olmamı ister misin?"
Başı hâlâ onun omzunda olan Chan, başını olumlu anlamda salladı.
"Lütfen."
"Eski seni özledim. Seviyorsun diye bir şey demek istemiyordum ama bak sen de rahat hissetmiyorsun. Diyorum ki..."
"Evet?"
"Belki de bitirsen senin i-
O cümlesini bitiremeden, Chan hızlıca başını kaldırmış ve kaşlarını çatmıştı.
"Hayır hayır, istediğim kesinlikle bu değil. Ben ayrılmak istemiyorum. Düzelsin istiyorum sadece."
Göz devirme isteğini bastırdı Felix. Yanındaki çocuk fazla saftı.
"Tamam da o çocuğun karakteri öyleyken sen nasıl düzeltebilirsin?"
"Mutsuz olmamı mı istiyorsun Felix?"
Felix şoktan diyecek bir şey bulamamıştı. Chan kesinlikle böyle biri değildi. En azından onum bildiği Chan.
"Saçmalıyorsun. Kötü etkileniyorsun ve bunu istemiyorum. Arkadaşımı geri istiyorum sadece."
O, kızgın bir ifadeyle cevapladığında Chan az önceki tepkisinin yersiz olduğunun farkına varmıştı. Dostça patpatladı Felix'in omzunu.
"İyiyim ben. Zamanla iyiye gidecektir ilişkimiz. Sen de takma beni kafana."
Felix ne dese fayda etmeyeceği için daha fazla üstelememeye karar verdi. Ardından, tekrar bir sessizlik oluşmuştu.
Bu sefer bozan Chan oldu.
"Peki sen? Seni tanıdığımdan beri yalnızsın."
Bu söylediğiyle beraber Felix omuz silkti.
"İyiyim ben böyle."
"Nedense ben bir ilişki kurmaktan kaçtığını düşünüyorum."
Bu cümle ile; seni sevdiğim için aptal, diye geçirdi içinden.
"Düzgün biri olmadı ki hiç. Kaçtığımdan değil."
Geçiştirici cevabına karşılık Chan onun omzuna yavaşça vurdu.
"Hah, seni kaç kişinin istediğini bilmesem inanacağım. Hukukçu çocuk vardı mesela, nasıl koşmuştu ama peşinden... Şans vermiyorsun ki kimseye."
Chan'ın bahsettiği kişiyi hatırlatığında komik bir şekilde suratını buruşturmuştu Felix.
''Tipim değildi o bir kere."
"Hadi ama, cidden beğendiğin biri yok mu?"
Pekâlâ, yanındaki çocuğun susmaya niyeti yok gibiydi. Ve Felix, bir şeylerin farkına şimdi varıyordu.
Chan'dan sürekli bir şeyler sakladığı için onunla başbaşa konuşamayacak hale gelmişti resmen. Ne zaman böyle olmuştu her şey? Cevap belliydi aslında, Hyunjin. Her şey onun gelişiyle olmuştu. Düzenini bozuyordu Felix'in. O çocuğa hiçbir zaman ısınamayacaktı.
"Yok."
Felix bunu öylesine söylemiş olsa da, yalan sayılmazdı. Çünkü yanındaki çocuğa karşı olan hisleri günden güne azalıyordu. Tek sorun hâlâ fark etmemiş olmasıydı.
Tabii, fark etmediği biri daha vardı.