Felix
"Changbin ve Seungmin hayal kırıklığına uğradı baya işte. Bilirsin..."
Minho duraksayıp yanımdaki onu pür dikkat dinleyen Hyunjin'e baktığında göz devirmişti.
"Bu burada olmak zorunda mı?"
Hyunjin de ona göz devirdikten sonra ayaklandığında seslice ofladım.
"Kavga çıkarmasanız?"
Söylediğimle beraber Hyunjin geri otururken hâlâ iç açıcı bir şekilde bakmıyor olan Minho devam etti.
"Onlar olaya biraz başka arkadaşına ihanet eden biri bize neden etmesin gözüyle bakıyorlar."
"Haklılar da."
Geldiğinden beri sesi çıkmayan Jisung konuştuğunda gözlerimi ondan kaçırdım. Sanırım Minho onu buraya zorla sürüklemişti.
"Siz neden o gözle bakmıyorsunuz peki?"
Sert bir cevap vereceklerini bilsem de içimdeki merakı gidermek için sormuştum. Açıkçası Minho öğrenmeden önce, Hyunjin'le birlikteliğime en çok onun tepki vereceğini düşünüyordum. Vermişti de zaten ama şuan evimde olduğuna göre yumuşamış gibiydi.
"Yanlış anlama sana hala kızgınım ve sonuna kadar Chan'ın yanındayım. Ama kendini yeterince kötü hissettiğini görüyorum. Yaptığının yanlış olduğunu bilmen de iyi bir şey."
Derince iç çektim.
"Yanlış olduğu konusunda hergün kendimle yüklenen hep bendim zaten. Ama yine de... aşık oldum işte. Siz de birbirinize aşıksınız. Zaten empati kurabildiğiniz için buradasınız değil mi?"
"Aşık olmak güzel bir şey Felix ama ola ola buna mı oldun?"
Jisung, Hyunjin'i işaret ederek konuştuğunda gülmemek için dudaklarımı birbine bastırdım. Hyunjin'in gram umursamayacağını bildiğim için içim rahattı.
"Ben burda değilmişim gibi konuşmasak mı?"
"Sen neden buradasın ki zaten?"
Hyunjin ağzı açık bir şekilde onlara baktıktan sonra ayağa kalkıp bana döndü.
"Lix ben mutfağa geçiyorum."
Kolundan tutup onu yerine oturttum.
"Hayır geçmiyorsun. Madem o kadar geldiniz ne konuşacaksak beraber konuşacağız."
"Ben Minho'nun zoruyla geldim."
Jisung'un açık sözlülüğü karşısında kafamı sallamakla yetinmiştim. Asla kızmıyordum ona. Normaldi bu tavırları.
"Hayır yani ben nasıl fark etmedim ki? Hepinizden akıllıyımdır."
Evet beş dakika konuşmamak Jisung için fazla bir süreydi. Açılmıştı şimdi.
"Felix konuşmayayım diyorum ama sen niye kabul ediyorsun her dediklerini?"
Hyunjin ufak bir sinirle bana doğru konuştuktan sonra onlara döndü.
"Ben bilerek onun hayatına girdim ve kendime aşık ettim. O da fazla karşı koyamayıp benimle olmak istedi. Adma öldürmedik yani sıktı bence bu tavırlar."
Hyunjin ilk defa böyle bir atak gösterirken az sonra kavga çıkacağına emindim. Sakin olmasını istediğimi belli etmek için yavaşça kolunu sıktım.
"Sen hâlâ konuşabiliyor musun?"
Minho onun atağına karşılık verdiğinde bıkkınca iç çektim. Pekâlâ, ortalık iyice gerilmişti.