sevgilim ol

2.4K 322 282
                                    

Ortamda ölüm sessizliği hakimken sadece sertçe yutkunuşlarım duyuluyordu. Şuan sadece çıkıp gitmek istiyordum ama şoktan ve utançtan yerimde öylece kalmıştım.

"Ne saçmalıyorsunuz siz?"

İki dakika gibi bir sürenin sonunda ayaklanan Changbin bu sessizliği bozmuştu. Bakışları ikimizin arasında gidip geldikten sonra bana sabitlediğinde kısa bir bakış atıp gözlerimi kaçırdım.

"Sana söyle demiştim."

Çaprazımda oturan Minho mırıltılı bir sesle konuşsa da duyulmuştu.

"Sen de mi biliyordun?"

Chan'ın yüzüne yansıyan sinir daha açık bir şekilde seçiliyordu şimdi.

"Evet biliyordum."

Minho'nun bunu yapmasına gerek yoktu. Boşu boşuna kendini de kötü duruma düşürmüştü. Hem Chan hem de Jisung'un ona bakışları iç açıcı değildi çünkü. Gerginlikle alnımı ovaladığımda gözlerim Hyunjin'i buldu. Yerinde doğrulmuş bir şekilde endişeli bakışlarını üzerimde sabitlemişti. Sesi çıkmayan tek kişiye, solumdaki Seungmin'e döndüğümde yere odaklanmış bir şekilde gergince elleriyle oynuyordu.

"Ah, şey gerilmeye gerek yok gençler."

Wooyoung ortamı toplamak istercesine neşeli bir şekilde konuşmaya çalışsa da bir şey değiştirmemişti bu.

Kimsenin bir şey demeye niyeti olmadığını anladığımda derin bir nefes verip burdan defolup gitmek için ayaklandım. Ama kolumu tutan Chan buna engel olmuştu.

"Söyleyeceğin bir şey yok mu Lix?"

Şuan bilincinin yerinde olduğuna emindim ama yine de biraz içmiş olması davranışlarını dengesizleştirmişti. Gözleri ateş saçarken yarım ağız sırıtarak konuşuyordu çünkü. Şu durumda isteyeceğim en son şeyi yapıp göz yaşlarımı akıttığımda sadece yerin dibine girip uzun süre yok olmak istemiştim. Ama Chan kolumu bırakmıyordu.

"Bu kadar tiyatro yeter."

Hyunjin sert bir sesle konuşup kalktığında aklımı okumuşçasına hızlıca elimi kavrayıp beni peşinden sürüklemeye başlamıştı. İhtiyacım olan tek şeyi yaptığı için ona minnettardım. Hızlı adımlarla çıktığımızda direkt arabasına sürüklemişti beni. Motorum buradaydı ama şuan bu önemli değildi. Sonra da alabilirdim.

Yol süresince ikimizden de çıt çıkmamıştı. Sadece sessizce ağlama seslerim yankılanıyordu. Tamamen sinirden ağlıyordum. Chan ne zamandır biliyordu, nerden öğrenmişti kafam allak bullaktı. Geçen ikimizin bir şansı olabileceğini ve Hyunjin'i sevdiğini söylemesi de kafamı karıştırmak içindi. Ve başarılı olmuştu da. Hyunjin'le kavga etmiştik.

Araba aniden durduğunda odağımı dağıtıp Hyunjin'e dönmüştüm. Kemerini çıkardıktan sonra bana doğru eğilip sıkıca sarılmıştı. Ben de kollarımı boynuna doladığımda kendimi daha çok salmıştım.

"Şşt...ağlama bu kadar."

Ama bu daha çok ağlamama sebep olmuştu. Şuan ağlamamın sebebi içimde biriken şeylerdi. Bir yandan üzerimden büyük yük kalkmış gibi hissetsem de bir yandan da yeni bir yükün altına girmiş gibiydim.

Benden ayrılıp kemerimi çözdükten sonra kollarımdan tutup beni yönlendirmesiyle ona tutunup kucağına oturdum. Daha rahat bir pozisyon için yapmıştı. Kollarımı tekrar ona dolayıp yüzümü boyun girintisine yasladığımda elleri belimi sıkıca sarmıştı. Sakinleşene kadar böyle kaldıktan sonra yavaşça yüzümü boynundan ayırdım. Yüzümü bulan parmakları ıslak yanaklarımı silerken bir yandan çillerimde geziniyordu.

love and war; hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin