"Yongbok!"Wooyoung, Felix'i 40 yıldır görmemiş gibi üstüne atladığında Felix yavaşça onu ittirdi.
"Kardeşim sen normal selam veremiyor musun?"
"Yongbokie aramızda lafı mı olur bunların ayıp ediyorsun sen de."
Wooyoung her zamanki gibi alayla konuşurken Felix yapmacık bir gülümsemeyle onu omuzlarından tutmuştu.
"Bana Felix demen için alnıma yazıp mı gezmem lazım Woo?"
"Ne carladın ya, neyse."
Wooyoung kolunu Felix'in omzuna attığında fakülteye yürümeye başlamışlardı.
"İletişim fakültesindekilere özel parti var, gelsene benimle."
"Hiç havamda değilim."
"Yah, gel işte. Hem zengin partisi bak."
Yanındaki çocuğun ısrarıyla ofladı seslice Felix. Ardından, aklına gelen şey ile alayla sırıttı.
"San gelmiyor mu seninle?"
Bu soruyla beraber Wooyoung'un suratı asılmıştı. Felix koluyla dürttü onu.
"Pişt noldu ya?''
"Ben bir boklar yedim. Tam sevgili olmamıza bir adım kalmışken bıraktık konuşmayı."
Aldığı cevapla boş bakışlarını yollamakla yetindi. San, arkadaşının bir aya yakındır flörtü olan çocuktu. Fakat Wooyoung'un saçma şeyleri yüzünden iki günde bir tartışıyorlardı.
"Ya Wooyoung sen salak mısın? Kim bilir ne için kavga çıkardın yine."
Söylenmeye başladığında omzuna bir yumruk yemişti.
"Sen de benim arkadaşım mısın onun mu belli değil."
"Partide San da var değil mi?"
Wooyoung heyecanla el çırptı.
"Aynen öyle."
Felix, San'ı biraz tanıyordu ve kızgınken üstelenmemesi gerektiğini biliyordu ama karşısındaki çocuğu durdurmanın imkansız olduğunu bildiği için kabul etmişti. Hem kafası dağılırdı.
"İyi gidelim ama derslerden sonra eve uğramam gerek. Alırım sonra seni ben."
"Tamam. Şimdi San'ın bölümünün olduğu kata gidiyorum. Biraz kesmem lazım."
"Dersimiz başlıyor beş dakika sonra?"
"Var ama ekeceğim."
Söylediğinden sonra yanağına sulu bir öpücük kondurup hızlıca gittiğinde Felix gülmeden edemedi. Wooyoung ile Changbin sayesinde tanışmış ve aynı bölümde oldukları için de yakınlaşmışlardı. Biraz manyak falandı ama birlikteyken çok eğlendiği biriydi.
Partiye gidesi pek olmasa da, belki de kötü bir fikir değildir diye geçirdi içinden. Diğerlerinden ve özellikle Hyunjin'den uzakta bir yerde kafa dağıtmaktan zarar gelmezdi.
---
Wooyoung kaldırıma oturmuş Felix'i beklerken sonunda görüş alanına giren motorla ayaklandı. Konuştukları saatten geç geldiği için söylene söylene arkasına bindi.
"Nerede kaldın ya geç kalacağız. İçeri almazlarsa görürsün."
"Sanki kraliyet malikanesine giriyoruz amına koyayım. Almazlarsa da umrumda değil."
Wooyoung laf dalaşıyla uğraşamayacağı için sustuğunda yaklaşık yirmi dakika içinde adresteki yere gelmişlerdi. Felix kaskını çıkardıktan sonra şaşkınlıkla söylendi.