Bu sabah karakola erkenden gitme isteğim ile kalkıp uzun siyah saçlarımı dağınık halde bıraktım. Her zaman kullandığım odunsu parfümümü de üstüme sıkıp ayakkabılarımı giymeye koyulmuştum.
"Hyunjin, ne zaman evleneceksin sen oğlum?" Annemin sesiyle afalladım onun bu hafta beni ziyarete geldiğini unutmuştum ve şaşkınlıkla kafamı mutfaktan çıkan anneme çevirdim.
"Evliyim ben zaten, işimle." sonda dediğim şey ile kaşlarını havalandırmış terliğine doğru uzandı. 26 yaşında bile olsam annem her zaman beni çocuk olarak görüyordu. Ani hareketiyle çantamı alıp hızlıca evden çıktım.
Yolda aklıma gelen fikirle sırıtıp arabayı Starbucks'ın önüne park ettim. Bugün ekibime kahve ısmarlamak istiyordum. İçimde gereksiz bir heyecan vardı ve ben bunu vakanın bugün çözüleceğine bağlıyordum.
"Teşekkürler." Kasadaki kıza göz kırptıktan sonra çıktım. Karakola geldiğimde diğerlerine selam verip kahvelerini dağıtıyordum.
"Hyunjin bu kahveleri neye borçluyuz?" Jisung gülerek soru sorduğunda göz devirmekle yetindim sadece.
Odama geçtiğimde camla ayrılan bölüme baktığımda Jeongin'in masasında olduğunu görmüştüm. Elindeki kağıtlara odaklanmış bir şekildeydi ve dudaklarını büzmüştü. Bebek gibi diye geçirmiştim içimden büyük ihtimalle geldiğimi daha fark etmemişti.
"Günaydın Jeongin." Elimdeki kahveyi masasına bıraktığımda irkilip gözlerini bana çevirip dudaklarını yalayıp konuşmak için ağzını araladı.
"Teşekkürler Dedektif Hwang." Kahveyi biçimli ellerine alıp dudaklarıyla buluşturduğunda onu izliyordum. Parmakları fazlasıyla uzun ve elleri bir erkeğin eline göre narindi.
"Vakada gelişmeler var mı?" Sorduğum soruyla kahveyi bırakıp önündeki yeşil dosyayı bana uzattı.
"Çocukların hepsinin sorgusunu aldık elimizde iki tane şüpheli var. Bunlardan birisi Kang Misha diğeri ise Seo Mingi. Seo Mingi'nin şüpheli olduğunu oda arkadaşı Jungbin'den öğrendik. Kim Haneul ile en son görüşen o olmuş. Misha ise o saatlerde odasında değilmiş." Ergenlerden bunları öğrenmek zor olmasa gerekti. Bu vaka kolay çözülecekti.
"Pekala önce sahibi ile görüşelim." Odadan çıktığımda o da beni takip etmişti. Seungmin ekip arabasının hazır olduğunu söyleyince hızlıca bindik.
Kuruma geldiğimizde Felix'in hâlâ burada olduğunu gördüm. Gerçekten çok çalışıyordu. "Adam orada adı Choi Dongsan sizi bekliyor." Cebimden kağıt kalem çıkartıp adama doğru ilerliyordum.
"Merhaba Bay Choi. Size vaka ile ilgili birkaç soru soracağız" dememle adam kafasıyla onaylamıştı.
"Öncelikle Kim Haneul'a zarar verebilecek birisi var mıydı?" Sorumu sormamla Bay Choi'nin verdiği tepkileri dikkatlice izliyordum çünkü beden dili bile bize bir sürü ipucu verebilirdi.
"Hayır, o en iyi psikoloğumuzdu. Herkes onu çok severdi. Birisi buraya sızıp onu öldürmüş olmalı. Çocuklar yapmaz." demişti üst kattaki kırık camlara bakarken.
Yanımdan gelen gülme sesiyle gözlerimi sonuna kadar açarak Jeongin'e döndüm. "Etrafımız kötü alışkanlıkları olan çocuklarla dolu ve Bay Choi suçlunun dışarıdan olduğunu düşünüyor." demişti bana bakarak.
"Hayal dünyanızda yaşıyor olmalısınız Bay Choi." adama dönüp devam ettiğinde sessizce onu izliyordum. Mantığını kullanıyordu ki katilin burada olması çok yüksek ihtimaldi.
"Size söyledim çocukların bunları yapma ihtimali bile yok burası onları kötü alışkanlıklarından kurtarma kurumu." Bay Choi buradaki çocukların hepsine güveniyordu.
"İnsanlar değiştirilemez ve değişmezler. İnan bana biliyorum." Jeongin'in sözleri üzerine dikkatlice ona bakmaya başladım. Önceden neler yaşadığını deli gibi merak ediyordum.
"Böldüğüm için üzgünüm ama bu alet çantasını kurbanın ofisinde bulmuşlar." Felix yanımıza gelip elindeki çantayı göstermişti. "Bir alet eksik gibi duruyor." diye eklemişti.
"Budama testeresi kayıp." Bay Choi çantayı incelerken mırıldanıyordu.
"Tahmin edeyim sekiz santimlik ve tırtıklı değil mi ve o bizim kayıp cinayet silahımız. Bu alet çantası kime ait?" Notlarımdan okuduğumda kafamı tekrar Bay Choi'ye çevirdim.
"Sadece burada kalanlara verilir." demişti sıkıntılı bir biçimde.
"Hah! Şah ve mat. Görünüşe göre o güvendiğiniz sevgili çocuklarınızdan birisi." Jeongin haklı çıkmanın verdiği keyifle dudağını kıvırmıştı.
"Alet çantalarının kime ait olduğunu bulmak için kodlarını yazdığımız bir defter var. Size yardımcı olacağım." Bay Choi yanımızdan ayrıldığında Jeongin etrafı incelemeyi bırakmış ve bana dönmüştü.
"Nasıl gidiyorum dedektif?" kendinden emin bir şekilde konuşuyordu.
"Düşünme yapını sevdim. Mantığa odaklı gidiyorsun ve fazla detaycısın." Başlarda her ne kadar başkomiserin torpiliyle gelmiş olduğunu ve hiçbir işe yaramayacağını düşünsem bile ama şu an gerçekten de yardım ettiğinin farkındaydım.
"İşte burada." Yanında getirdiği küçük bir çocuk defteri açmış ve alet çantalarının kodlarına bakıyordu. Muhtemelen alet çantasının sahibi katildi.
"Bir dakika bu kanatlı rozet de ne?" Jeongin küçük çocuğa yaklaşarak yakasındaki rozeti gösteriyordu. Benden daha detaylı etrafı incelediği çok açık belliydi.
"O buradaki en büyük onurun gösterdiği bir rozettir." demişti Bay Choi ve bunun üzerine Jeongin kaşlarını çatmıştı.
"Onur olarak kanatlı bir rozet mi veriyorsunuz? Şaka falan mı bu?" Jeongin, Bay Choi'yi sorgularken bende yanımdaki çocuk ile defteri karıştırıyordum.
"Burada kalan çocuklar ne kadar iyi davranırlarsa onu kazanıyorlar ve böylece çok istedikleri ayrıcalıklara kavuşurlar. Bilgisayar, telefon-."
"Bir dakika bir dakika." Jeongin ellerini havaya kaldırıp Bay Choi'nin sözünü bölüp ve ona doğru adımlamıştı.
"Çocukların özgür iradelerini, onların sizin kurallarınıza uymaya zorlayarak kısıtlayıp sonra onlara ödül olarak rozet verip değiştiklerini mi söylüyorsunuz?" Haklıydı ben böyle düşünmemiştim.
"Bu davada suçsuz bile olsanız yaptığınız bu alçak manipülasyon ve reşit olmayan çocuklara yaptığınız istismar yüzünden sizi içeri tıktırmaktan asla çekinmeyeceğim." Yapardı.
"Seo Mingi." Küçük çocuk araya girerek gerilimin artmasını engellemişti. "Alet çantası ona ait." diye eklemişti.
"Pekala odasına gidip bakalım." Bay Choi kafasıyla beni onaylayıp önden gitmişti. Silahımı belimden çıkartıp arkalarından ilerliyordum. Jeongin'in de benden bir farkı yoktu. İkimiz de her an tetikte bekliyorduk.
Odasına girdiğimizde boş olduğunu görünce derin bir nefes aldım . Sonunda katilin kim olduğunu bulmuştuk.
Jeongin, silahını geri yerleştirip boş çekmecelere bakıp Bay Choi'ye dönmüştü. "Anlaşılan Seo Mingi kazandığı kanatlarını buradan kaçmak için kullanmış."
***
Kurgu hoşunuza gidiyor mu 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Detective - Hyunin
Fanfiction"Başkomiserin oğlusun diye sana herhangi bir ayrıcalık tanımayacağım aksine seni zorlamaktan çekinmeyeceğim." Sert bir şekilde söylediklerimin karşısında içten dilini yanağına bastırıp gülmüştü ve iddialı bir şekilde bana doğru yaklaşmıştı. "Beni z...