Vaka üzerinde geçirdiğimiz üçüncü günümüze gelmiştik ve bugün artık bu işi bitirmek istiyordum. Saatlerdir bilgisayarın başında oturmaktan ağrıyan sırtım ile gerindim.
"Dedektif Hwang, gelebilir miyim?" Jeongin elindeki MacBook ile kapıda duruyordu kafamı onaylamamla yanıma gelip masaya bıraktı.
"Seo Mingi'nin analizini yaptım." Söylediği şeyle kaşlarım havalandı. Jeongin'in bu vaka üzerinde hırsla çalışması gözümden kaçmamıştı.
"Babası hapiste ve annesi ölmüş. Koruyucu aile tarafından yetiştirilmiş. Yedi yaşında çocuk hapishanesine girip çıkmış. Kaydı mühürlü olduğu için daha detayına bakma iznim yok." Hangi ara dibime girdiğini anlamamıştım bile.
Nefesini sağ tarafımda hissedebiliyordum. Yutkunmamla Jeongin'den biraz uzaklaşıp boğazımı temizledim.
"Kaydı neden mühürlüymüş?"
Dudaklarını tek çizgi haline getirip kafasını iki yana salladı. "Üzgünüm, bunun cevabını bilmiyorum Dedektif."
"Peki dışarıda kaçarken görüntülenmiş mi?" Diye sordum. Kafasıyla onaylayıp elinde tuttuğu fotoğrafları bana uzatmıştı. Seo Mingi sırt çantasıyla kaçarken görüntülenmişti.
Kapının tıklanmasıyla Jeongin ile yakın göz temasımı kesip kapıya döndüm. "Gelin." Dememle içeriye giren müfettiş Bang ve namı değer yaveri Changbin'i görmemle ayağa kalktım.
"Hoş geldiniz Bay Bang." Yüzünü ekşitip bana bakmıştı. "Hyunjin, sana daha kaç kere söyleyeceğim yalnızken bana resmî olma diye." Alaylı bir biçimde konuşmasıyla güldüm.
"İş yerindeyiz Chan." dediklerime göz devirip koltuğa oturdu. Yanımda duran Jeongin'i daha yeni fark etmişti.
"Jeongin?" Jeongin sırıtarak Chan'a bakıyordu ve muhtemelen daha önceden de tanışıyorlardı.
"Hyung." Jeongin ona doğru adımladığında ikilinin kucaklaşmasını izliyordum. "Ah demek burada çalışıyorsun." demesiyle Jeongin kafasını sallamıştı.
"Hyunjin, Jeongin benim öğrencimdi. Fakültede derslerine giriyordum bir dönem ve inanır mısın harika bir düşünce yapısı var. Onu yanına almakla çok iyi etmişsin." Jeongin'in iyi bir mantığa sahip olduğunu bende fark etmiştim.
"Yeni başladık ve gayet iyi gidiyor." Gülümseyip Jeongin'e bakmamla kafasını aşağıya eğmiş gülüyordu. Utanmış gibiydi.
"Vaka nasıl gidiyor Hyunjin?" Chan'ın konuşmasıyla gözlerimi Jeongin'den çekip ona çevirdim.
"İlerlemeye çalışıyoruz. Henüz cinayet silahının yerini bulamadık. Birkaç şüphelimiz var onlarla görüşeceğiz fakat birisinin kayıtları mühürlü bunun için savcının özel izni lazım." Omuzlarımı düşürdüğümde önüme bakıyordum çünkü çözülmeyen vakalar beni rahatsız ediyordu.
"Yani bu da bir kaç gün sürer." Changbin'in tamamlamasıyla kafamı salladım.
"Bir kaç gün mü? Ben bunu halledeceğim." Jeongin çatık kaşlarıyla konuştuğunda hepimiz ona döndük.
"İyi de nasıl?"
"Babamın ricada bulunacağı kişilerin babamı kıracağını düşünmüyorum dedektif." Babasını kullanarak bu süreci hızlandırabilirdi. "Öğle saatlerinde izin alınmış olur." Odadan çıkmasıyla Chan'la birbirimize bakmıştık.
"Hırslı görünüyor." Demesiyle onu onayladım. Bilgisayarın ekranına bakıp her sinyali kontrol ediyordum. Seo Mingi'yi bir an önce bulmalıydık.
Yarım saatin ardından ufak bir sinyal belirtisiyle elimdeki kahve kupasını hızlıca masaya bırakıp konum tespiti yaptım.
"Dedektif kayıtlara ulaştık." Jeongin'in nefes nefese odaya girmesiyle ayağa kalktım. "Tam zamanında Jeongin süpersin. Konum tespitini yaptım hadi gidip yakalayalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Detective - Hyunin
Fanfiction"Başkomiserin oğlusun diye sana herhangi bir ayrıcalık tanımayacağım aksine seni zorlamaktan çekinmeyeceğim." Sert bir şekilde söylediklerimin karşısında içten dilini yanağına bastırıp gülmüştü ve iddialı bir şekilde bana doğru yaklaşmıştı. "Beni z...