Bu sabah karakola giderken yolda bir çiçekçi görüp durmuştum. Seoding Puding vakasında Jeongin çok çalışmıştı ve bu çiçeğin onu daha da cesaretlendireceğini düşündüm.
"Merhaba hoş geldiniz. Nasıl bir çiçek türü istersiniz?" Çok tatlı bir teyzeydi.
"Papatya buketi sanırım iyi olacaktır." dedim.
"Yeni bir başlangıç için güzel bir seçim. Çok güzel bir kız olsa gerek." Kız demesiyle dudaklarım düz bir hal almıştı.
"Aslında bu çiçekleri iş arkadaşım için alıyorum." açıklama yapmamla yüzünü buruşturdu.
"Utanmana gerek yok oğlum. Buketin hazır al ve kız arkadaşına ver bakalım." Kız olduğuna ısrar etmişti ve bende hiç düzeltme gereği duymadan ödemeyi yapıp dükkandan çıktım.
Kısa bir sürüş mesafesinin ardından karakola girdim. Elimde papatyaları görenler bana bakıyordu. Hele de Minho'nun yüzündeki sırıtış hiç hoşuma gitmemişti.
"Sakın!" Diye atlayıp o hiçbir şey demeden hemen odama geçtim. Eşyalarımı masamın üstüne bırakıp arkama döndüm. Jeongin'in olduğu tarafa baktığımda elindeki dosyaya bakıyordu.
Cama tıklattığımda beni görünce çatık kaşları gitmiş yerine gülen yüzü gelmişti. "Günaydın Dedektif Hwang." dedi.
"Günaydın Jeongin." dedikten sonra elimdeki papatyaları ona uzattım.
"Bunları kime götüreyim?" diye sormasıyla afalladım.
"Jeongin, onlar senin için." dememle şokla ağzı açılmıştı. Bu kadar sevineceğini bilmiyordum.
"Ne! Benim için mi gerçekten?" Küçük bir çocuk gibi sevinmişti.
"Evet Jeongin senin için. Son vakada çok çalıştın ve biraz seni motive etmek istedim. Bir de erkekler ilk çiçeklerini mezarda alırmış. Sen bunu yaşarken tat istedim." diye açıkladım.
"Çok teşekkür ediyorum Dedektif Hwang. Gözüm gibi bakacağım." beğendiğine sevinmiştim.
Jeongin'in telefonun çalmasıyla ona bakmayı kesmiştim. Telefonu cevapladığında kaşları çatıldı.
"Ne? Dalga mı geçiyorsun? Silahlı saldırı hem de benim mekanımın önünde?" Dikkatlice onun konuşmasını dinliyordum.
"Mingi de mi oradaydı? Lanet olsun o iyi mi?" Sesi titremişti sanırım tanıdığı birisine bir şey olmuştu.
"Tamam bekleyin hemen geliyorum." Sinirli bir şekilde telefonu kapattı.
"Bir sorun mu var?" merakıma yenik düşmüştüm.
"Bizim mekanın önünde ateş açmışlar. Ortağım ile kız arkadaşına. Mingi'nin durumu iyiymiş fakat kız arkadaşı ağır yaralı. İşin tuhaf tarafı ise ateş saçan adamlar trafik kazasına karışmış." Sıradan bir olaya benzemiyordu.
"Bir nedeni olabilir mi?" Diye sordum.
"Kız arkadaşı şarkıcı adı Lee Sun Mi." Şimdi tüm basın orada olacaktı.
"Ekiple birlikte seninle geleceğiz. Bu iş çok sıradan durmuyor." dememle hemen herkese haber verip karakoldan çıktık.
On dakika içerisinde Jeongin'in gece kulübünün önüne gelmiştik. Polis arkadaşlar hızlıca caddeyi kapatmaya çalışıyordu. Medya bunu öğrenmemeliydi.
Herkes dağılırken ben Jeongin'in peşinden gidiyordum. Arkadaşı olduğunu düşündüğüm kişinin yanına ambulansa geldik.
"Mingi durum nedir?" diye sordu.
"Jeongin, onu kaybettim." Mingi hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
"Bu yapanları bulup cezalarını kendim keseceğim. İntikamını alacağım." Arkadaşına sarılmıştı.
"Dedektif Hwang vaka ile ilgili gelişmeler var." Polis memurunun beni çağırmasıyla Jeongin'e döndüm.
"İstersen arkadaşınla kalabilirsin." dememle dolan gözlerini silip kafasını iki yana salladı.
"Hayır vakit kaybedemem onları ben bulacağım." Mingi'yi diğer arkadaşına bırakıp benimle kaza yerine geldi.
"İsmi Nam Kyu, basit bir torbacı. Bir poşet uyuşturucuyu adamın cebinde bulduk. Diğer poşeti ise Sun Mi'nin çantasında bulduk." Belli ki uyuşturucuyla alakalı bir durum vardı.
"Sun Mi yapmaz o kullanmaz." Jeongin inkar ediyordu. Arkadaşını kaybetmek çok zordu.
"Muhtemelen parayla ilgili bir sıkıntı vardı. Sun Mi son günlerde iyi değilmiş." Görevli polis durum raporunu özetliyordu.
"Bir bilgin var mı Jeongin?"
"Para ile ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Birimizden illa yardım isterdi." dedi.
"Peki adamın basit bir torbacı olduğunu nasıl anladınız?" diye sordum. Benim göremediğim şeyleri görmüş olabilirlerdi.
"Arabasına bakın Dedektif Hwang." Derin bir nefes aldım. Adamın ateş ettiği araba yüzünden basit bir torbacı damgası yapıştırmışlardı.
"Peki kolundaki Rolex'i gördünüz mü?" diye sordum.
"Muhtemelen sahtedir." demişti. Jeongin ise arabaya yaklaşıp incelemeye başladı.
"Hayır gerçek. Saatlerden iyi anlarım."
"Jeongin!" Mingi yanımıza doğru geliyordu. "Ben Sun Mi vurulduğunda kaza olduktan sonra o adamın yanına gittim." diye ekledi.
"Ölü adamla mı konuştun?" Jeongin sonradan sorusunun saçmalığını anlamıştı.
"Hayır seni aptal daha ölmemişti. Neden yaptığını sordum ve bana para için ben sadece tetiği çektim cevabını verdi." Mingi cümlesini bitirdikten sonra yine hıçkırıklara boğulmuştu.
Yani Nam Kyu kiralık bir katil miydi?
Yine bir gizemin ortasında kalmıştık.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Detective - Hyunin
Fanfiction"Başkomiserin oğlusun diye sana herhangi bir ayrıcalık tanımayacağım aksine seni zorlamaktan çekinmeyeceğim." Sert bir şekilde söylediklerimin karşısında içten dilini yanağına bastırıp gülmüştü ve iddialı bir şekilde bana doğru yaklaşmıştı. "Beni z...