Enayi on the call || Minsung

C4: Who tf r you

*

Minho, çalıştığı binadan çıkıp garaja doğru yürümeye başladı. Acaba kapısına gitmesi abartı olur mu diye düşünüyor, kendine başka çaresi olmadığını hatırlatıp endişelenen tarafını bastırmaya çalışıyordu.

Kısa bir yürüyüşün ardından kendi arabasının önüne vardığında mesai sonrası değiştirdiği siyah kot pantalonunun cebinden anahtarları aldı ve koltuğa geçip kontağı çevirdi.

Deri ceketini çıkarıp yan koltuğa bırakırken cesareti tazelensin diye araba hoparlöründen comfort şarkısını açmaya karar verdi. Şarkı çalmaya başladığında adeta role girmiş, Mustafa Sandal ile bütünleşmiş bir halde eşlik ediyordu.

"Aya benzer yüreğim"

"E doğal olarak takipteyim" Sözleri mırıldanırken vücudunu kısıtlayan dar alanı görmezden gelerek el verdiğince klipteki kıvrak hareketleri kopyaladı.

||Birkaç dakika sonra||

Minho şarkıyı ikinciye sarmış dinliyordu ki navigasyon sisteminin vardınız uyarısını duydu. Müziğin sesini kapatıp telefonunu hoparlör için sabitlediği yerden çıkardı ve arka cebine koyup arabadan indi.

Kendisini birkaç binadan oluşan bir kasabavari mahallede buldu. Mütahitlerin dağ başına inşa etmeye karar verdiği başka bir yer daha deyip binaya yöneldi. Cebinden adresi not aldığı kağıdı çıkardı.

Tepedekiler mahallesi, Kim Yaptı Burayı Sitesi, E4 Blok, daire 8 Keçiören/Ankara

Binanın ana giriş kapısının önüne geldi ve birisinin çoktan içeriye girmekte olduğunu gördü. Kapıyı arkasından yakalayıp içeri girdi ve birinci katın merdivenlerini çıkmaya başladı. Sekiz numaralı dairenin önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı. Birkaç vuruşun ardından kapının diğer tarafından bir ses duydu. Genç bir çocuk üzerinde mavi pijamalar, kafasında kahverengi saçlarının gözlerinin önüne düşmesini engelleyen pembe bir saç bandıyla kapıyı açtı. Hoş gözüküyordu ama telefondaki çirşef sesi hesaba kattığında fazla tatlı gözüküyordu.

"Kimsiniz?"

Karşısındakinin Jisung olup olmadığını tartmaya çalışırken diğer çocuğun sesini duymasıyla o olmadığını düşündü. Hızlıca yalan söyleyip içeride başkası olup olmadığını kontrol etmek istedi.

"Ah, Jisung için gelmiştim. Bölüm hocası ona teslim etmem için bazı belgeler verdi, doğru mu geldim acaba?"

Aklına gelen ilk yalanı söyleyip Jisung'un üniversite öğrencisi olmasını umdu, sesinden kendi yaşlarında veya belki biraz daha ufak olduğunu tahmin ediyordu.

Seungmin şüphelenmedi ve içeri davet etti, içecek bir şeyler isteyip istemediğini sordu. Ardından Jisung'un odasını işaret etti.

"Şuanda uyukluyor olmalı. Benim bi' markete çıkmam gerekiyor, ona haber verir misin?"

"Ah, evet. Oldu bil."

Seungmin'in evden ayrılmasıyla Minho kapıya yaklaştı ve sakince açtı. Hava yeni kararmaya başlamıştı ve odayı batan güneş aydınlatıyordu. Işıktan dolayı turuncu gözüken beyaz mobilyaları izledi ve ardından gözleri yataktaki Jisung'u buldu. Tek kişilik yatağın duvara bakan tarafına kafasını dönmüş, dudakları hafifçe aralık kalmış halde uyuyordu. Üzerinde yalnızca baksırı ve üstünü örten ince bir battaniye vardı.

Minho gözlerini ondan alıp kısa bir süre tavana bakarak uyandırmak yerine odayı tarayıp şortu bulsa ve kaçsa bugün için illegallik sınırını doldurur muydu merak etti. Telefondaki inatçılığını göze alınca Jisung şuan melekten farksız gözüküyordu.

Yine de riske atmak istemedi ve ses çıkarmadan yatağın karşısındaki beyaz dolaba yöneldi. Birkaç asılı kıyafet dışında karman çorman halde koca bir yığın vardı.

Yere çömeldi ve yığını deşmeye başladı. Tam bulamayacağını düşünmüştü ve kalkıyordu ki Jisung'tan mırıltılar duydu.

"Seungmin yorgunum ses yapıp durma bak"

Minho ellerini ağzına götürerek sıkıca kapattı ve nefesini tutmaya başladı. Şortu falan boşverip tutuklanmamak için odadan çıkmaya karar vermiş, dört ayağı üzerinde yavaşça odadan çıkmaya çalışıyordu ki arkasında bir el hissetti.

"Lan, dur lan! Sen de kimsin?"