C16: Güneş

631 90 47
                                    

Chan gözüne vuran güneş ışınlarına katlanamayıp uyandı. Dün gece geç saatlere kadar çalışmıştı. Kendisini sonunda odasına atabildiğinde perdeleri kapatmayı unutmuş olmalıydı.

Yataktan doğrulup yüzünü yıkamak için banyoya yol aldı. Geri döndüğünde dün gece yere savurduğu kıyafetleri tekrar üzerine geçirdi ve saati kontrol etti. 07:21'i göstermesiyle yalnızca üç saat uyuduğunu farketti.

Aynaya bakıp saçına hızlı bir şekil verdi. Odadan çıktığında karşı odadan ayrılmakta olan Minho'yu gördü.

"Minho? Sen burayı kullanır mıydın?"

"Ah, dün gece lazım oldu. Hyunjin'le aram biraz bozuk da, yalnız kalmak istedim." Aklına gelen ilk yalanı söyledi ve odadan birkaç dakika önce ayrılan Jisung'un peşinden gitti.

Chan başını sallamakla yetindi ve merdivenleri inip çalışanlarına selam verdi. Felix içeri güneş gelmesi için kepenkleri indiriyor, Jeongin dünden kalan karmaşayı toplamaya çalışıyordu.

Felix odaya giren Chan'ı farketmesiyle arkasına dönüp eliyle selam verdi.

"Günaydın Chan." Chan içeri gelen ışığın Felix'ten mi yoksa gerçekten güneşten mi geldiğini ayırt edemedi. Sarı saçları henüz yeni doğmuş gün ışığında parıldırıyordu. Aklına geleni söylese mahalle kekosu olarak damgalacağını biliyordu, racona ters olduğu için hiçbir şey söylemedi.

Yanına yaklaşıp elini omzuna koydu,
"Günaydın Lix." dedikten sonra işini yapmasına yardımcı oldu. Chan önündeki Felix'i belinden kavrayıp yukarı kaldırarak -aslında ikisinin boyu için de fazla uzun kalan- kepenklerin anahtarına dokunmasına yardım etti.

Jeongin bir yandan bulaşıkları yıkıyor, bir yandan da ikisini izleyerek pis pis sırıtıyordu.

Chan işini bitiren Felix'i indirdiğinde kendisine kıyasla minicik kalmış haline baktı. İstemeyerek de olsa ellerini çekip uzaklaştı.

Birkaç adım geriye gittiğinde Felix önünü döndü ve kızarmış yanaklarından birini avcunun içiyle kapatmaya çalıştı. Chan sormadan hamle yaptığı için utanmışa benziyordu.

"Oh, sanırım yapmamam gerekirdi. Pardon Lix."

Felix kendisine doğru konuşan Chan'a bakmayarak cevap verdi.

"Hayır, hayır. Yukarısı tozlanmış da, alerjim olduğu için kızardım sanırım."

Bangchan başını sallayarak gülümsedi ve ofisine gitti.

Chan'ın ayrılmasıyla Jeongin Felix'e yaklaşıp sırtıni patpatladı.

"İşini biliyorsun." Felix Jeongin'in imalarını umursamayıp bulaşıklara yardım etmeye başladı ve
"Öyle yapmaya çalışmadım." diye homurdandı.

"Oh, tabi ki çalışmadın. Onun sana olan bakışlarını biliyorsun Felix."

"Yoo, bilmiyorum." diye inkar etti Felix. Tekrar kızardığını hissediyordu.

Chan'ın ofisten seslenip Felix'i çağırması üzerine Jeongin gülmeye başladı.

"Seninki çağırıyor, koş git bak!" Bulaşık eldivenini çıkarıp ofise yönelen Felix'in arkasından hafifçe bağırdı.

Felix arkadaşını takmayıp odaya girdiğinde önündeki evraklarla meşgul olan patronuna baktı.

"Ne istemiştiniz?" Chan bakışlarını Felix'e çevirip kafasının açılması için bir kahve yapıp yapamayacağını sordu. Felix başını sallayarak ofisten ayrıldı ve mutfağa gitti.

Enayi on the call || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin