İri kıyım herifin ağzından çıkan tek kelime ile onun yanında bitmem bir oldu...
Darbeleri savururken zihnim çok bulanıktı, düzgün düşünmüyordum.İlk darbe hedefini bulduğunda hemen ardından ikincisi gelmişti fakat ilk darbe hedefimi yere sermeye yetmiş ikinci darbe ise okulun eski püskü duvarlarını kaplayan soluk beyaz mermere isabet ettimişti.Darbenin etkisi ile kırılan mermer büyük bir gürültü çıkararak arta kalan parçaları ile yere düştü.Yerde yatan iri kıyım herif ise derin soluklar alarak homurdanıyordu, şoka girmiş olmalıydı.
Ben bunları düşünürken Stefan elim için endişelenmiş ve okul müdürüne haber vermişti.Okul müdürü ciddiyetini bozmayarak merdivenlerden aşağı indi ve yanıma geldi.Dirseğimden tutup kolumu kaldırdı, elimden akan kanlar kolumda ince bir çizgi bırakarak yere damlıyordu.Müdür revire gitmemi söyleyip yerde yatan adama doğru döndü.Ona ne yapacağı yada ne olacağı hiç umrumda değildi, hızlıca merdivenleri çıkıp revire gittim.Orta yaşlı sevimli hemşiremiz yine bana bir sürü azar yağdırarak kalıcı bişey olmadığını fayansın elimi kestiğini söyledi ve büyük beyaz dolaptan çıkardığı sargı bezi ile elimi sıkıca sarıp dikkatli olmamı söyledi.Başımla onaylayarak revirden çıktım.
Kate'nin sınıfı 4. katta benim sınıfım ise 5. kattaydı, minik okulumuz resim odasının bulunduğu katı sayarsan 6 katlı eski bir binaydı.Okulumuz yurttan dönme olduğu için sınıfımızda yuvarlak şekilli bir gece lambası bile mevcuttu.İlk liseye geldiğimizde çok dalga geçmiştik bununla.
4. katın nöbetçi masasının kenarındaki kalorifere oturup zilin çalmasını bekledim.Pek uzun bir süre geçmeden zil çaldı.Sınıftan koşarak çıkanlar merdivenlere yöneliyor yada diğer sınıftaki arkadaşlarıyla buluşuyordu.Benim uyuşuk prensesim ise tabiki zil çaldıktan 2-3 dakika sonra hırkasının kollarını uzatıp ellerini içine sokmuş şekilde yavaş yavaş yürüyerek yanıma geldi.Öğrenmiş olmalı ki yüzünde anlayamadığım bir ifade vardı.Benim için endişelenmişmiydi.
Olay hakkında bir süre konuştuktan sonra çok endişelendiğini söyledi ve herzaman yaptığı gibi karın boşluğuma bir yumruk geçirdi.Bende muzip bir şekilde sırıtarak karşılık verdim.Her ifadesinin farklı bir güzelliği vardı; sinirliyken burnunu ısırmamak için kendimi zor tutuyordum, endişeliyken yüzünü ellerimin arasına alıp yumuşak yanakları ile o tatlı ifadesini görmek istiyordum.
Uyuşuk prensesim sağolsun tenefüsün yarısı kadar zaman geçirebilmiştik.Diğer tenefüs ödev yapması gerektiğini söyledi ve iyi dersler diyerek bana kocaman gülümsedi.Bu gülümseme içimi öyle ısıtıyordu ki her gülüşünde bir kez daha aşık oluyordum.
Diğer tenefüs sınıftan dışarı çıkmayıp pinekledim.Stefan heyecanla olayı anlatıyor ve beni övüyordu, gerçekten tam bir baş belasıydı.Diğer teneffüsler Kate ile bahçeye inip basket yada voleybol oynayanları izledik, bana basketbol oynamam için ne kadar ısrar etselerde onun yanından ayrılmak istemedim.O benim yanımdayken bir topu delikten içeri geçirmek için uğraşmak tam bir saçmalıkdı bana kalırsa.Omuzlarımız birbirine değerken ellerimizi birleştirdik.Benimkinin yanında minnacık kalan eli benim ellerim arasında sıkışmış gibi gözüküyordu.Elini yavaşça yukarı kaldırıp uzun bir öpücük kondurdum.Ve son teneffüsün bitiş zili kulağımızda yankılandı.
Oyalanarak merdivenleri çıkıp onun sınıfının bulunduğu kata geldik.Birbirimize dönüp iyi dersler diyerek gülümsedikten sonra o sınıfına doğru yöneldi.Bende onun katında bulunan erkekler tuvaletine girdim.Aynaya bakıp şekilsiz saçlarımı karıştırdıktan sonra tuvaletten çıkıp bir üst kattaki sınıfıma gittim.Stefan sıkılmamış olacak ki hala o konu üzerinde arkadaşları ile tartışıyordu.Son dersin rehberlik olması da ayrı bi güzeldi.Kafamı sıraya koyup çıkış zili çalana kadar gözlerimi kapattım.
Çıkış zili her zamanki melodi ile çalarken göz kapaklarım aralandı.Montumu giyip sırt çantamı sağ omzuma taktım.Kalabalığın içinde yavaş yavaş aşağıya indik.Okulun kapısından çıkıp her zaman Kate'yi beklediğim yerde durdum.Bir kaç dakika sonra yanıma geldi, elleri arasında devasa duran telefonunu iki eliyle kavramış gülümsüyordu.Biraz yürüdükten sonra kolumu kollarıyla kavrayarak koluma girip çenesini omzuma yasladı.Sım sıkı kavramıştı kolumu.İçimi farklı bir huzur kaplamıştı, ait olma hissi...
Koşu yolunda ayağımızı yere sürterek yürüyorduk.Yavaşça durdu.Kolumu kavrayan elleri çözüldü ve karşı karşıya dikildik.Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti, kızılımsı kahverengi gözleri sevgiyle doluydu sanki.Kollarını yukarı kaldırdı bende aynısını yaptım ve bedenlerimiz birbirine kenetlendi.Yüzümü boynuna gömmüş kokusunu derin derin içime çekiyordum.Hiç bir ahengin yakalayamayacağı bu koku her zerresine kadar ciğerlerime işliyordu.Onun huzur verici mis kokusunu koklamadan önce hiç bir kokunun bu kadar anlam taşıyabileceğine inanmazdım.Güneş saçlarına vuruyor ve altınsarısı renginde parlıyordu.Kafamı yana doğru kaydırıp beyaz tenini uzunca öptüm.
Adımlarımızı sıklaştırıp eve vardık.Kapıyı sertçe kapattım.Odama geçip çantamı bi köşeye fırlattıktan sonra kravatımı gevşetip boynumdan çıkardım.Döşeme sesiyle arkama döndüm Kate yüzündeki o eşsiz gülümsemesiyle bana bakıyordu.Yavaşça yanıma geldi ve bana sarıldı, bende kollarımı ince beline sarıp kokusunu ciğerlerime doldurdum.Ağırlığını bana verdi kendimi arkaya bıraktım eski yatağımda birkaç yaylandıktan sonra bu şekilde uyuya kaldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişte Kalan
FantasyDante liseye giden sıradan bir öğrenciydi.Belki fazla utangaçtı belki fazla güçsüz belki fazla asosyal. Onu diğer insanlardan ayıran ise kaderin onu seçen cilvesiydi.Geçmişte kalan öfke dolu bir ruh kaderin sonsuzluğunda onun ruhunu yakalamıştı. D...