Uyandığımda gördüğüm ilk şey mağaranın soluk gri zeminine çarpan günışığı oldu.Sert zeminden dolayı sırtım ağrıyordu.Içgüdüm çok fazla zaman kaybettiğimi bi yere yetişmem gerektiğini fısıldıyordu.Kendimi yaklaşık beş metre yükseklikte bulunan mağaranın girişinden aşağı doğru bıraktım.
Düştüğüm alandaki toprak fazla yumuşaktı.Dikkatli baktığımda etrafta bir sürü küçük dairesel şekilde kraterler açılmıştı.O anda beynimde küçük bir kıvılcım çaktı...
-- FLASHBACK --
Yüce iblisim kraliçe Chorlotte namı değer Kaosun Hanımı , bütün ihtişamıyla obsidyen tahtında asilce dikiliyordu.Onun bir kaç kez savaşa katılıp ortalığı kasıp kavurduğunu görmüştüm ancak en ufak bir tedirginlik bile hissetmeden savaşı izliyordu.Dördüncü Akıncı lideri olarak kalan son birliği yönetiyordum.Diğer akıncılar düşman tarafından bertaraf edilmişti.Diğer kalanımız da kutsal tapınağın surlarını dövüyordu.Komutan olarak başı ben çekiyordum düşmanın liderini yoketmem ilk işim olmuştu.Boğazını kesip bir mızrağa kazıklamıştım.Bunu gören askerleri kin ve nefretle üzerime çullanmıştı.Düşman hattındaydım bir iblis oğul için bile kritik bir durumdu.Şükürler olsun ki Sihir Üstadı Nora'nın kutsaması altındaydım uzun bir süre savaştıktan sonra zafer bizimdi esir almazdık, kara büyücüler büyü yapmak için ruhlarını sömürürdü.Ve işte olan oldu Chorlotte açgözlülüğü yüzünden dikkatsiz davrandı, tapınağın girişindeki bir mühre yakalanıp yer altının en derin köşesine hapsedildi.Dehşete düşen ordu yüzünden çok zaman kaybettik, istediğimizi alamadan yeni düşman birlikleri gelip bizi yoketti.Savaş alanına kaos hakimdi, bana isabet eden bir büyüyle savaş alanından savruldum.Bu büyü insanın zihnini emen ve bilincini kaybetmesini sağlayan türdendi bir iblis oğuldan daha güzel esir olabilirmiydi.Zihnim öteki diyara göçetmeden önce senin bulanık ve karamsar zihnine rastladım başka şansım yoktu ve senin zihnine hapsoldum.
-- FLASHBACK SON --
Bunları kulağıma fısıldadı ve sustu.Derin düşüncelere daldım.Bu dünyada geçirdiğim zaman boyunca ne yapacağımın planını yapıyordum.Küçük bir yerleşim yerinde zaman geçirip bu dünya konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak daha sonra ise iblisin karanlık geçmişini yavaş yavaş aydınlatmak istiyordum.Güneş hala tepedeyken bir yerleşim yeri bulsam iyi olacaktı.Kökleri topraktan dışarı çıkmış dev gövdeli ağaçların arasından hızlı ama dikkatlice yol alıyordum.Dağın eteğine kurulmuş yerleşim yeri odağıma girdiğinde yüksek bir ağaca tırmandım ve mesafeyi hesapladım, benim için bile oraya mola vermeden gitmek imkansız değil aptallık olurdu.Güneş hala yeryüzünü aydınlatırken alabildiğim kadar yol almak en iyi seçimdi.Fazla oyalanmadan yola koyuldum.Ağaçların arasında ilerlerken çamur birikintisinde eşelenen bir yaban domuzuyla karşılaştım.Aç sayılmazdım ama gideceğim kasabada ticaretle uğraşmak insanlarla daha yakın olmamı sağlayabilirdi üstelik doğuştan avcı bu bedenle en zor avı bile avlamak çocuk oyuncağı olurdu.
Domuz bayağı meşgul görünüyordu.
Ağacın kalın ve sert dallarından tekini kırdım oldukça uzakta olduğum için çıkan ses domuzu tedirgin etmemişti sopanın ucunu sivriltmek için materyalim yoktu kılıcımı da kullanmak istemiyordum bu işi biraz kaba kuvvetle halledicektik.Küçük bir çakıl taşını domuza yaklaşıp kavisli bir şekilde havaya fırlattım, taş domuzun arka tarafına düştü.Domuz beklediğimden hızlı bir tepkiyle doğrulup koşmaya başladı.Oysa ben kafasını kaldırıp etrafa sersem sersem bakacağını düşünmüştüm.Evet şimdi size ufak bir genel kültür bilgisi vereceğim.Kendimi belgesel sunuyor gibi hissetsemde bu bilgiyi vermem gerektiğini düşündüm.Yaban domuzları koşmaya başladıklarında sağa sola dönmeleri çok zordur, düz bir şerit halinde yol alırlar.
Domuzdan daha hızlı olduğum için istikameti doğrultusunda yaklaşık beş on metre ilerisine atladım yerdeki kuru toprak ayağımın altında kayıyordu.Haraketimle etrafa savrulan toz parçacıkları giysimin etrafında süzülüyordu.Elimde tuttuğum sopayı yatay bir şekilde bana doğru gelen avıma savurdum.
O kadar sert bi darbe olmuştu ki, domuzun bana doğru hızla haraket etmesinden kaynaklanıyor olmalı.Elimdeki çapı yaklaşık on santimetreyi bulan sopa parçalarına ayrıldı, domuzun isi kafatası parçalanmış olmalıydı ki başından akan kanlar kuru toprağı ıslatıyordu.Gidip kontrol ettiğim de öldüğünü öğrendim.Eğer ölmüş olmasaydı kılıcımı kirletmek zorunda kalacaktım.Daha fazla acı çekmemesi için bunu yapmalıydım.Etraftan topladığım geniş yapraklar ve dallarla avımı rahat taşıyabilmek için bir ekipman yaptım.Avımı hazırlayıp tam yola çıkacaktım ki otlukların arasından bir ses işittim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişte Kalan
FantasyDante liseye giden sıradan bir öğrenciydi.Belki fazla utangaçtı belki fazla güçsüz belki fazla asosyal. Onu diğer insanlardan ayıran ise kaderin onu seçen cilvesiydi.Geçmişte kalan öfke dolu bir ruh kaderin sonsuzluğunda onun ruhunu yakalamıştı. D...