Kafam karma karışıktı.Ne hissettiğimi bilmiyordum.İçinde bulunduğum bu beden o kadar da yabancı gelmiyordu sanki.Bir tarafım ona bağlı gibiydi, ama bu tarafın iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyorum.Ne yapmam gerekiyordu.Neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.Nasıl olabilir di Nasıl!
Öylece ıslak çamurun üstüne uzanmış gökyüzünü izliyordum.Bulutlar, bu dünya için fazla güzellerdi.Kafalarının estiği yere süzülürler kırıldıkları zaman yağmur olup kaybolurlar.O kadar özgür olmak isterdim, bulutlar kadar özgür.İstemeye istemeye yavaşça yerimden doğruldum, bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama içimdeki bir his buradan uzaklaşmamı söylüyordu.Kalktıktan sonra karşımdaki gölcüğün çok tuhaf bir yerşekili olduğunu farkettim.Sanki doğal değil gibiydi, bir krater gibiydi.Kafamın yanından vızlayan bir ok geçip yanağımda ufak bir çizik bıraktı.Bu düşüncelerimin arasından kurtulmam için kesinlikle yeterliydi.Okun geldiği yöne kafamı diktim,kaşlarım çatıldı omuzlarım dikleşti, fırlamaya hazır bir kaplan gibiydim.Vücudumda akan güce daha rahat hakim olabiliyordum adrenalin buna olanak sağlıyordu.Gelen tuhaf görünümlü insanlar bi kaç yüz metre uzağımdaydı, sim siyah giyinmişlerdi maskeleri yüzlerini saklıyordu.Bir tanesinin ise başında gümüş renkli bir taç vardı.Soylu insanlara pek benzemiyorlardı daha çok haydut gibiydiler.Gümüş renkli tacı takan sanırım liderleri, kalabalığın arasından sıyrılıp öne doğru bi kaç metre ilerledi.Bana seslendi 'İblis! Ya teslim olursun ya da kelleni alırız.' İblis, bana hitap şekli buydu bunun anlamı neydi acaba.Bu konuya kafamı yoracak zaman ve mekan olarak çok yanlış bir andı.Liderleri sırtındaki oldukça geniş olan yayı eline aldı.Ama üstünde sadağı yoktu oksuz bir yay ne işe yarardıki.Elini yavaşça kaldırdı ve yayın telini yavaşça kendine doğru çekmeye başladı.Çektikçe etrafında bir hava dalgası oluşuyordu,yerdeki toprak dalga dalga genişliyordu.Nerden geldiği belli olmayan ışıl ışıl parıldayan ok yayın içinde geriliyordu.Bu yay ihtiyacı olan oku kendi yaratıyordu!Ben bunları düşünürken düşmanım oku fırlattı, normal bir ok olsa bunu rahatlıkla savuşturabilirdim ama o kadar süratlıydı ki geri çekilemeden omzuma saplandı ve karanlık ormanın içine savruldum.O kadar muazzam bir güçtü ki çarptığım ağaçların kalın dalları kırılıyordu.En son hatırladığım şey dev bir meşenin gövdesine toslayıp yanağımda sert ve kuru toprağı hissettiğim oldu.
Gözlerimi açmakta oldukça güçlük çeksemde, sonunda göz kapaklarımı açtım.Ormanda değildim;küçük ahşaptan yapılmış bir evin içinde yatıyordum.Önümdeki şömineden gelen ışık vücuduma vuruyordu.Kalkmaya yeltendim ama omuzumdaki ağrı öyle bir sızladıki ağzımdan hırıltılar çıktı ve yüz üstü yere devrildim.Kapı aralandı ama yüzümü çevirip bakamadım.Ayak sesleri ahşap zeminden dolayı çok net duyuluyordu.Bu bir kadındı, ayak seslerinden zayıf birisinin olduğu açıkca belliydi.Ve bir erkeğin bu kadar zayıf olcağını pek sanmıyordum.Zarif kolları ile beni yüz üstü çevirmeye çalıştı pek başarılı olduğu söylenemezdi.Son gücümü toplayarak sola doğru vucudumu yatırdım ve yüz yüze geldik.Korkup geri sendelemesine neden oldum.Mırıldanarak benden korkmamasını söyledim.Onun söylediği tek kelime ise 'Göz- Gözlerin'.Ürkek ürkek yanıma yaklaştı,omzuma sardığı beyaz kumaşı çekti ve yaramı kontrol etti.Nasıl diye sordum.Gözünü yaradan ayırmadan bu normal bir insanın başına gelmiş olsa ya bedeninin yarısı yok olurdu yada parçalara ayrılırdı dedi.Onlar kim diye sordum.' Seni bu hale getiren Passim Lux yayına sahip olan vahşet klanının lideri, çapulcu gibi gözüktüklerine bakma oldukça acımasız bir klandır.Passim Lux yayınıda elde edince köyleri yakıp yıkmaya başladılar bizde köyümüze zarar vermemeleri için her ay erzak ve altın veriyoruz.' Yerimden bir kez daha doğrulmaya çalıştım, ellerini göğsüme bastırıp buna engel oldu.Daha iyileşmesi çok zaman alıcak büyü ile vuruldun sıradan bir ok ile değil dedi.Ne kadar diye sordum.En az iki ay omzun yerine kalbine isabet etmiş olsaydı çoktan ölmüştün.
Elini alıp göğsüme bastırdım gözlerine bakarak sordum 'Ben neden ölmedim?'
Tedirginliğini saklayamadı göğsümde duran eli titriyordu 'Se-Sen karanlıktan gelensin.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişte Kalan
FantasiaDante liseye giden sıradan bir öğrenciydi.Belki fazla utangaçtı belki fazla güçsüz belki fazla asosyal. Onu diğer insanlardan ayıran ise kaderin onu seçen cilvesiydi.Geçmişte kalan öfke dolu bir ruh kaderin sonsuzluğunda onun ruhunu yakalamıştı. D...