Minho göğsündeki ağırlığı ve burnunu gıdıklayan sarı saçları hissederek uyandı. Bedenini kıpırdatmadan gözleriyle aşağıya bakarak kafasını göğsüne koymuş, yanağına olan baskıdan dolayı dudakları hafif aralık olan genci izledi.
Bu duruma nasıl geldiklerini düşününce kendi halinde tebessüm etti. Dün gece Jisung onu içeri çektikten sonra ortak oturma alanında Jeongin'in krallığa geri dönüşünü tartışmışlardı. Genç prens o gün fazla hareket etmesinden dolayı uyuyakalmıştı. Chan onu yatağa yatırdıktan sonra Minho da uyumak için odalarına gittiğinde genç olanın deniz yıldızı gibi yatakta yayıldığını görmüştü.
Onu rahatsız etmemek adına odadan geri çıkarken koridorda elinde su bardağı olan Jisung'la karşılaşınca, genç olan onu kolundan tutarak odasına çekmişti. Yatağa girdiklerinde ikisi de sırtüstü yatarak tuhaf bir şekilde tavana bakmışlardı. Minho, Jisung'un ona dönerek beline sarılması ve başını prensin omzuna yaslanmasından sonra gevşeyerek kollarını genç olanın bedenine sarmıştı.
Minho dün gece yaşadıklarını aklına getirip gülmesinden dolayı oynayan göğsünde yatan Jisung'u uyandırdı. Gencin sarı saçlarına elini atıp yavaşça okşamaya başladı. Lanetten kurtulmayı artık daha fazla bekliyordu. Gencin saçlarını hissederek dokunmak istiyordu.
Jisung kafasını yasladığı zeminin kıpırdanmasıyla homurdanarak uyandı ve saçlarında hissettiği ağırlıkla kafasını kaldırarak ona yumuşak bir şekilde gülümseyen Minho'yla göz göze geldi. Prens ellerini gencin saçlarından çekerek yanağına getirdi ve nazikçe tuttu. Jisung yanağındaki sıcaklığa daha çok yaslanarak Minho'nun eline sokuldu.
"Bazen bana büyü yaptığın konusunda şüpheleniyorum." Parmakları gencin yanağını okşarken konuştu.
"Büyü yapsaydım seni mi seçerdim? Chan hyung daha anlayışlı." Jisung sesini şakayla karışık şekilde ciddileştirerek konuştu.
"Ya? Öyle demek."
Daha sonra Minho, Jisung'u yatağa yatırıp bedenini gencin üstüne bıraktı. Jisung üzerindeki ağırlıkla nefes almaya çalışırken onu kollarıyla gittikçe sıkan prensten kaçmaya çalışıyordu.
Prensin midesinden gelen sesi duymalarıyla gülerek birbirlerinden ayrıldılar. Banyoda günlük işlerini hallettikten sonra üstlerini değiştirerek diğerlerine katılmak için merdivenlerden aşağıya indiler. Ortak alanda her zamankinin aksine daha fazla ses vardı.
"Bu gürültü de ne böyle?" Masada oturmuş Seungmin'in diğerlerine sırıtarak bir şeyler anlattığını gördüler.
"Önemli bir şey yok. Bizimkilere sadece dün akşam gördüklerimi anlatıyordum." Elini gelişigüzel sallayarak konuştu.
Jisung iç çekerek ekmeğine reçel süren Hyunjin'in yanına sandalyeyi çekerek oturdu. Uzun saçlı gencin suratı ona bugün biraz daha güzel gelmişti sanki. Elini uzatarak gencin yanağına dokundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed || Minsung
Fanfiction[Prens Minho daha 10 yaşındayken lanetlenmiş, 19 yaşında ait olduğu krallıktan kaçırılmıştı] *finali yaziyom 2024ten guncelleme