Ertesi gün hava daha sıcak olduğu için temiz hava almak adına kahvaltılarını arka bahçede bulunan çardakta yemeye karar vermişlerdi. Hepsi yerlerine oturduktan sonra masaya yüzü asık şekilde, saçları hafif esen rüzgardan dolayı birbirine karışmış Hyunjin de geldikten sonra yemeklerine başladılar.
Hyunjin dün geceden beri Seungmin ile aynı odada kalamadığından dolayı suratı asıktı. Aynı zamanda kendi halince Jeongin'e trip atıyordu. Yemek yerken inatla yüzüne çarpan saçlarını toplamasını söylediklerinde ise karşı çıkmıştı.
"Zaten meleğimle aynı odada kalamadım. Bırak rüzgar yeleme çarpsın, böyle daha etkileyici oluyorum." O sırada yediği peynire daha çok dikkatini veren Seungmin'in, onunla ilgilenmediğinden haberi bile yoktu.
Evet, bilinmedik bir şekilde prensin evinin mahzeninde onları birkaç günlüğüne idare edecek malzeme çıkmıştı. Jeongin'in ne zaman aklının esip buraya geleceği belli olmadığı için direkt kar ile kaplanmış odada sakladığı acil durum eşyaları vardı. Ama Chan'ın yine de en kısa sürede Batı Krallığına dönüp en son olayları kontrol etmesi ve Felix'in ailesine de nerede olduklarına dair endişelenmemeleri için haber vermesi gerekiyordu.
"Sızlanmayı bırak Hyunjin, yemeğini ye. Uzun süredir antrenman yapmadın. Minho'yla çalışman gerek artık." Chan onu uyararak konuştu.
"Vay, prensim beraber çalışacağız demek öyle mi?" Dudaklarını memnuniyetle büzmüştü.
"Hayır."
Minho yerine Jeongin'in cevap verdiğini görünce ona ters bir şekilde baktı.
"Ben seninle konuşmuyorum velet. Sen benim prensim değilsin." Dün geceki eşleştirmeden sonra uzun süre genç olana tavır alacağı belliydi.
"Bakalım seni ileride orduya koymam için yeterli misin?" Minho araya girerek konuştu.
Hyunjin elini göğsüne koyarak yüzündeki şaşkın ifadeyle büyük olana baktı. "Alındım, gücendim. Bu laflar hiç yakışmadı sana hyung."
Minho karşılık olarak gülüp geçse de, içten içe eğer Hyunjin'e yenilirse gururuna nasıl yedireceğini düşünüyordu.
.--. .- .-. .- --. .-. .- ..-. / .- .-. .- ... ..
Yemekten sonra Hyunjin ve Minho arka bahçede kılıç çalışabilecekleri temiz bir alan bulmuşlardı. Chan onların hareketlerini analiz etmek için, Jisung ise kendine yapacak bir iş bulamadığından izlemeye gelmişti.
Chan, ikisine de yanında getirdiği kılıçlardan ellerine en uyanı verdikten sonra birkaç adım uzaklarına giderek durdu. İkilinin suratına bakıp hazır olup olmadıklarını kontrol etti. Hyunjin, prensi kışkırtmak için yüzünü tuhaf şekillere sokuyordu ama prensin aklı onda bile değildi. Normalde insanlar karşısında asla stres olmazdı ama küçük olanın onu ilk defa dövüşürken izleyeceğini ve kaybederek bozmayacağı bir karizması olduğunun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed || Minsung
Fanfic[Prens Minho daha 10 yaşındayken lanetlenmiş, 19 yaşında ait olduğu krallıktan kaçırılmıştı] *finali yaziyom 2024ten guncelleme