Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm bildirimleri gitmiyo bir önceki bölümü okumayı unutmayın lütfen
Bekledikleri 2 hafta geçmiş, dolunayın yaşanacağı gece sonunda gelmişti. Bu süre zarfında Chan idamla tehdit edilmiş ama Minho'nun referans mektubunu kullanarak yine ait olduğu pozisyona geri dönmüştü.
Diğerlerinin anlattıkları mektuba göre bazı askerler cadılar tarafından kaçırılmış ve rehin alınmıştı. Kraliyet tarafından halkın evlerinden gerek olmadıkça çıkması bir sonraki emire kadar yasaklanmıştı. Kral ve kraliçe oğullarının iyi olmasına bir nevi de olsa rahatlamış ve gelecek savaşla ilgili ittifaklarla ilgilenmeye başlamışlardı.
Şimdi ise Jisung ve Minho bütün gün evin içinde stres halinde dolanırken gece vakti gelmişti. Doğu sınırlarında oldukları için mart ayının ortalarında olmasına rağmen havanın soğukluğu derilerini yakıp geçiyordu. Birbirlerinin ellerinden sıkıca tutarak bir önceki zaman yanlışlıkla buldukları göle bu sefer emin adımlarla ilerlediler.
Minho'nun ifadesiz düz yüzüne rağmen genç olanın endişesi tüm çıplaklığıyla belli oluyordu. Seungmin'in leydi hakkında kendinden emin konuşması Jisung'un bu zamana kadar duyduğu ve tanık olduğu her şeye ters olmasına karşın içinde ufak da olsa şüpheye yer açmıştı.
Zeminde hâlâ yer edinen kalın karlara basarak ilerlerken kristal parlaklığındaki turkuaz renkli göle geldiler. Ay ışığı gerçekten de göle çarpıp etrafa umut verici bir hava yaymasına neden oluyordu. Gökyüzünde uçuşan ateş böceklerinden gözlerini çektiklerinde göl kenarında ayakta uzun lacivert paltosuyla dikilen Leydi Juhi'yi gördüler.
Minho, leydinin gözlerindeki parıltının anlamını tam olarak çıkartamasa da mesafesini koruyarak Jisung'la beraber tam karşısında dikildi. Kadının mavi gözleri hemen ikilinin iç içe geçmiş ellerini buldu. Soluk tenine karşılık kömür siyahı olan saçlarını omzunun arkasına attıktan sonra bir elini beline koyarak rahat bir şekilde dikildi.
"Görüyorum da aranız düzelmiş." Yan ağızla sırıttıktan sonra devam etti.
"Ne hoş, o zaman geriye tek bir şey kaldı."
Gölün önünden çekilerek ikiliye yol açtı. Minho genç olana emin olmayarak baktı. 'Suyun içine gireceklerinden dolayı kıyafetlerini çıkartmaları gerekmez miydi?'
Leydi, Minho'nun tereddütünü fark etmiş bir şekilde konuştu.
"Bu su sizi ıslatmaz, gönül rahatlığıyla girebilirsiniz Prens Minho."
Jisung ve Minho derin bir nefes alıp suya adımlayacakları sırada leydi eliyle onları durdurup Minho'nun boynundaki tılsımı işaret etti.
"Onu bana versen daha iyi olur. Suyun büyüsünden dolayı belki zarar görür."
