Üzerindeki yaralı sürücüsüyle ilerleyen at, krallığın doğu tarafından içeri girdi. Görmeye ve duymaya alışık oldukları sevgi dolu kasabadan geriye sadece küller ve yıkıntılar kalmıştı. Genç olan kimsenin bulunmadığı, sadece rüzgarın yıkılmış kulübelere çarpıp çıkarttığı ıslık sesini duyarken içine vuran kahroluş duygusuyla kollarını sardığı bedenin etrafında tutuşunu sıkılaştırdı.
Kasabanın geniş sokaklarında kendilerinden başka bir yaşam belirtisi olup olmadığını kontrol etmek için atı yavaşlatıp yavaşça dolanmaya karar verdiler. Dağ evinin Batı Krallığı'na sadece 4 veya 5 saat uzak olduğu göz alındığında, geceden bu yana aralıksız at sürdüklerinden gökyüzü hâlâ karanlıktı. Etrafı aydınlatan sokaklardaki süslü meşaleler değil kundaklanan evlerden yükselen ateş olması geceyi daha da kötüleştiriyordu.
Geniş caddede dolaşırken sağ taraflarından gelen kısık ve acı dolu sesle yönlerini dar sokağa çevirdiler. Sokağın ortasındaki kulübenin merdivenlerinde yatan bedeni görünce attan inip yanına ulaştılar. Bir kolu merdivenin üst basamağına koyup kendini desteklerken diğer eliyle de karnındaki yaraya baskı uygulayan yaralı adamı buldular.
Adam gözlerini açıp kısık sesle inlerken yarasının üzerinde tuttuğu elini kaldırıp kendi sağını işaret edip yavaşça konuşmaya çalıştı.
"O-orada, orada."
Minho yaralı adamın nereyi ve neyi işaret etmeye çalıştığını anlamasa da adamı daha fazla konuşmaya zorlamayarak Jisung'a teslim edip işaret edilen yere adımladı. Jisung ise fırsat kaybetmeden ellerinden çıkan parlak ışıkla yaralı adamın acısını azaltıcak büyüler mırıldanmaya başladı.
Minho kulübenin sağ tarafına ilerlediğinde camın altında tahtadan yapılmış küçük evcil hayvan kulübesinin içerisinde vücudunu saklayacak şekilde kıvrılmış olan sarı tüylü yavru köpeği gördü. Nazik ve sakin ellerle yavruyu korkutmayacak şekilde uzanıp aldı. Yavru köpek bedenini Minho'nun bedeninin sıcaklığını hissederek prensin göğsüne gömdü. Minho köpeğin boynundaki kırmızı tasmada asılı duran isim etiketine baktı.
'Forte'
Prens ismin anlamıyla kendi kendine tebessüm ederek köpeğin gerçekten şans getirmesini umarak kollarındaki yavruyla onu bekleyen Jisung'un yanına geri döndü. Jisung artık üzeri çamurla kirlenmiş beyaz bir örtüyle kapatılmış bedenin önünde durup yere bakıyordu. Jisung yanına yaklaşan Minho'yu hissederek kafasını kaldırıp üzüntü dolu gözleriyle prense baktı.
"Onun için yapabileceğim tek şey acısını azaltmak oldu."
Minho üzgün olmuş olsa da yaralı adamın en azından acısız bir şekilde gözlerini yummuş olmasını düşünerek kendini yatıştırdı. Ama içinde bir yerlerde eğer daha erken olsaydı sonuçların daha güzel olabileceği düşüncesi aklından çıkmıyordu.Jisung, prense yaklaşıp kucağındaki yavru köpeği kendi kollarının arasına aldı. Minho kafasını çevirerek etrafı kontrol etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed || Minsung
Фанфик[Prens Minho daha 10 yaşındayken lanetlenmiş, 19 yaşında ait olduğu krallıktan kaçırılmıştı] *finali yaziyom 2024ten guncelleme