Changlix
Beraber güzel bir yürüyüş parkına gelmişlerdi.Changbin hemen arabanın bagajındaki piknik sepetini çıkardı.
" Piknik mi yapacağız?"
" Evet, yani güzel olacağını düşünmüştüm eğer istemezsen başka bir yere de gidebiliriz."
" Hayır burası çok güzel bir yer ayrıca piknik yapmayı seviyorum."
" Aklımda bulunsun bundan sonra seni hep pikniğe götüreceğim."
Boş buldukları bir ağacın altına örtülerini serip oturdular. Ve yemeklerini yemeye başladılar.
" Bunları sen mi yaptın?"
" Hayır tabiki ben bu kadar becerikli miyim Felix .Annem yaptı."
" Cidden çok güzel yapmış.Hem kendine öyle söyleme istersen sen de öğrenebilirsin."
" Yani sen öğreteceksen neden olmasın."
" Öğretirim."
" Tamam o zaman anlaştık. "
" Felix şu çiçeklere bak ne kadar da güzeller öyle değil mi?"
" Evet çok güzeller. "
" Güzeller ama dallarından kopunca yaşayamazlar.Dalları onlara oksijen ve besin üretirler.Ben de senden ayrı kalınca dalından kopmuş bir çiçek gibi oluyorum Felix oksijenim kesiliyor seni her an yanımda istiyorum."
" Bir de biraz bencillik olacak ama senin güzelliğini benden başka görmesin istiyorum.Felix benimle çıkarmısın? Her an yanımda oksijenim olur musun? "
Felix onun bu söyledikleri karşısında çok şaşırmıştı .Çünkü onu şuana kadar seven kimse olmamıştı herkes onu dışlamış ve arkadaş olarak bile kabul etmemişlerdi.Felix ortaokuldan liseye kadar zorbalık görmüştü.Üniversite de ise Minho sayesinde kurtulmuştu Minho onun ilk arkadaşı olmuştu.Sonra Changbin ve Jisung ile arkadaş olmuştu işte o zaman gerçekten sevildiğini hissetmişti.Şimdi ise yeni bir duyguyu tatmıştı bu duygunun adını bilmiyordu ama belirtileri çok açıktı,kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyor midesine kramplar giriyordu.
" Felix bak yanlış anlamanı istemem yani seni zorlamam ama bir cevap ver lütfen."
" Benimle çıkar mısın?"
Felix o an konuşmak istedi ona onu sevdiğini söylemk istedi ama yapamadı sankı boğazı düğümlenmişti konuşamıyordu.O an sadece kafasıyla onayladı ve Changbin'e sarıldı. İkiside çok mutluydu uzun süre sarılmalarına devam ettiler.
Minsung
Jisung Felix'le Changbin'i gönderdikten sonra balkona çıktı hava çok güzeldi rüzgarlıydı ama asla soğuk değildi sıcaktı.Balkondaki sallanan koltuğa oturup kitabını okumaya başladı.İnsan psikolojisi ile ilgili bir kitaptı bu.Yaklaşık yirmi dakika okuduktan sonra zil çaldı kim olabilir ki diye düşündü ama aşağı inmedi kitabına devam etti.Birkaç dakika sonra boynunda hissetiği nefesle korktu ama sonra o kişinin Minho olduğunu anladı.
" Ne yapıyorsun? "
" Sadece okuduğun kitabı merak etmiştim.Çok sıkıcıymış nasıl okuyorsun bunu?"
" Bana göre ilgi çekici birkere."
Minho Jisung' un yanına oturdu.
" E ne yapalım?"
"Buraya be yapma düşüncesiyle geldin?"
" Sana birşey söyleyecektim o yüzden geldim."
" Söle o zaman. "
" Tamam "
" Jisung, biliyorum çok uzun zamandır tanışmıyoruz ama ben birşey fark ettim. Sana karşı farklı hissediyorum daha önce olan arkadaşlarımdan ya da Felix ve Changbin'den farklı.Sen benim için farklısın."
" Sen de benim için farklısın. "
" Öyle değil ben senden hoşlanıyorum. "
" Bende ondan bahsediyorum salak."
" Cidden mi? Tamam o zaman çıkalım mı?"
" Nereye?"
Jisung gülmeye başlamıştı aslınsa Minho'nun dediğini anlamıştı ama şakaya vurma fikri daha cazip gelmişti.
" Ya Jisung dalga geçme benimle cevap ver. "
" Tamam çıkalım."
" Bir dakika bu çok kolay oldu.Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim."
" Istersen biraz süründürebilirim."
" Yok yok iyi böyle."
" Salak"
İkiside Changbin ve Felix'in dönmesimi bekliyordu gelince Changbin Minho'u evine götürecek Jisung ise Felix'i derin bir sorguya sokacaktı beklerken sıkılmamak için kitap okuyorlardı.Minho tabikide okumuyordu kitap yerine Jisung'a bakıyordu.O gün hepsi için güzel geçmişti.
Yazdığım en uzun bölüm 496 kelime.Ve Hyunjin döndü cidden özlemiştik artık kaç kişiler diye saymak yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Twin《Minsung♡Changlix》
General FictionFelix okumak için geldiği Kore'de rüyalarının nedenini bulur