Mark bavullarını dolabının içine saklarken oflamış ve annesine çaktırmamak için pijamalarıyla durmaya devam ederken telefonunu kontrol etmişti, ağabeyini bekliyordu gelip ebeveynleriyle konuşması için.
Kapının çaldığını duyduğunda kazağının kollarını avuç içlerine çekip odasından çıkmıştı, abisi annesiyle sarılıyordu.
''Hoşgeldin hyung.''
''Hoşbulduk canım, kapıda durmayalım, salona ilerleyin.'' Mark salona ilerleyen ilk kişi olmuştu, anne ve babası ağabeyiyle konuşarak ilerliyordu.
Koltuğa oturduklarında annesi koşarak mutfağa ilerlemiş, babası ağabeyinin yanındaki yerini almıştı, Mark da annesinin peşinden mutfağa ilerlemişti.
''Ağabeyine kurabiye vereyim, çekil bakayım.'' Annesinin uzanamadığı tabağa uzandığında koluna yediği darbeyle göz devirip uzaklşamıştı, ailesinin ona bebek gibi davranmasına anlam veremiyordu.
''Yapma, tabaklar tehlikeli. Düşer kırarsın, sen ayağımın altından çekil.'' Mark mutfaktan da çıkıp salona ilerlemişti, ağabeyi benzin fiyatları hakkında babasıyla muhabbete başlamıştı. Mark bisikleti bile kaskla ve dizliklerle sürüyordu hala.
Eline bir bardak süt ve kurabiye konulduğunda ağabeyine göz atmış, kendisine bakarak güldüğünü görmüştü. Bebek gibi davranılmasıyla en çok dalga geçen kişilerdendi.
''Tamam, tamam oturun. Hayır iyiyim ben, yastığa ihtiyacım yok. Oturur musunuz?!'' Anne ve baba büyük oğullarının iki yanına oturduklarında Mark derin bir nefes aldı.
''Sizinle önemli bir şey hakında konuşacağım.'' Mark kafa salladı, ebeveynleri onu dikkatle dinliyor, yüzünü süzüyorlardı.
''Mark hâlâ size küçük bir çocuk gibi geliyor, biliyorum. Sakar olması, dünyayı mahvedebilecek kadar tuhaf olmasıyla falan tehlikeli bir çocuk...''
''Göm beni göm, ben yokmuşum gibi.'' Johnny gülmeye devam ediyordu.
''Hala çizgifilm gördüğünde duraklaması, kurabiyeye dayanamaması ve bir şey istediğinde tuturmasıyla bebek gibi olduğunu da biliyorum.'' Mark göz devirdi.
''Ama o büyüdü, kocaman çocuk oldu kabul etsek de etmesek de. Bu yüzden rahat bırakılması gerektiğini düşünüyorum-''
''Biz rahat bırakmıyor muyuz Johnny?!'' Annesi söylenmeye başladığında Johnny elini kaldırmıştı ki, ağzını açamadan annesi devam etti.
''Kardeşinin sabah yediden akşam altıya kadar dışarıda olma özgürlüğü var, tabi bu caddelerde. Hem odasının kapısını kapatmasına da izin veriyoruz iki aydır. Telefonuna da bakmıyoruz, bakıyor muyuz Mark?''
Mark cevap vermemeyi tercih etti, bunun üzerine Johnny yine devreye girdi. Bir söz vermişti ve tutmak zorunda olduğunu hissediyordu.
''Evet, kendinizi gelliştirmişsiniz Mark'a karşı ama... ben Mark'ı kendi yanıma almak istiyorum!'' tek seferde söylediğinde Mark heyecanla anne babasına baktı.
''Ne?''
''Mark benim evimde kalsın diyorum.'' annesi düşen suratıyla kafasını iki yana salladı.
''Olmaz, Mark hiçbir yerde tek kalmadı bu seneye kadar.''
''Anne kalması için imkan vermediniz ki, bu çocuğun iki sene önceye kadar bakıcısı vardı. Hem ben bakacağım ona.''
''Anne lütfen!''
''Hayır!'' Johnny derin bir nefes aldı.
''Anne... bana güvenmiyor musun? Ben bakacağım Mark'a.'' annesi yüz çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three Men One Love JohnJaeYong
FanfictionYıllardır evli çiftin ilişkileri karşılarına taşınan komşularıyla daha da güzelleşmeye başlar. Çünkü birbirlerini anlamak için konuşmalarına gerek yoktur, Johnny onların arzularını görebilmektedir.