Buradan itibaren bazı önemli olaylar yaşanırken orada değildim. Bu yüzden Ares'in bana sonradan anlattığı kadarıyla yazacağım. Merak etmeyin elbette harikulade yorumlarımı katmayı unutmayacağım.
Hapis hayatı beni çok değiştirmişti. Şimdiden saçlarıma beyazlar düştüğünü hissedebiliyordum oysaki daha buraya geleli bir gün bile olmamıştı. Zaten sıkıcı olan Yeraltında bir ekstra sıkıcı bir hapishane mi? Harika fikir. Aklımda dönüp dolaşan kehanet de buradan çıkacağıma dair son umutlarımı da alıp götürmüştü. Tanrılar sefaletinden kurtulacak, Şimşeğin oğlu ölünceBahsedilen şimşeğin oğlu olmamak için ne zamandır kendime dua ediyorum bir bilseniz! Kehanetlerin sağı solu belli olmaz. Kehanet tanrısı olduğum için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Resmen bir dergi uğruna kendimi Hades'in b*oklu hapishanesine attırmıştım ve şimdi tek yaptığım şey yerdeki taşla duvara çizikler atmaktı. Ahh yüce ben aşkına benim gibi masum birisi bunları hakkedecek ne yaptı? (Belki birkaç şey yapmış olabilirim.)
Hücre, Hades'in zihni gibi kapkaranlıktı. Kendi elimi dahi göremiyordum, öylece kenara sinmiş oturmaktan arada mahkumlara özgü biçimde duvara çizikler atmaktan başka bir şey yapmam yasaktı. Bir kibarlık yapıp kainatın en güzel sesi olan sesimi gardiyanlarla paylaşıp şarkı söylemeye başlamıştım ki iskelet askerler tarafından susturuldum. (Siz sanattan ne anlarsınız be!) Hücrenin kapısında birisini görmemle ayağa fırladım karanlık olduğu için kimin geldiğini göremiyordum. (Nolur Ares olsun, Nolur Ares olsun)
Demir parmaklıklara daha da yaklaştıkça gizemli kişinin Ares olmadığını anlamıştım. Başına kapüşon geçirerek sözde kılık değiştirmiş Persephone.. Zifiri karanlıkta olmamıza rağmen bocuk mavisi gözleri parlıyordu. Üzerinde bahar çiçekleri renginde uzun belden oturtmalı bir elbise vardı. Sence kılık değiştirmede için fazlaca kötü değil misin?
"Sen mi geldin?" dedim yarım ağız. Şu anda görmek isteyeceğim kişilerin en sonunda bile yer almayan bu kibirli kraliçemiz acaba ne istiyordu?
"Ne sandın? Kocamla olan ilişkinizi öğrenmeyecek miydim? Bir de gelip kendi kendini mi ispiyonladın bana?" Üstten bir bakış atarak dudak büzdü. Zeki görünmeye falan çalışıyordu ama durumu daha yeni çözdüğü barizdi.
"Al kocan senin olsun benim tek istediğim buradan çıkmak." Dedim ruhsuz biçimde. Hades'in neden bu kadar donuk olduğunu anlamaya başlamıştım. Daha şimdiden bütün yaşam enerjim çekiliyordu. Ahh Tanrılarım bir de burada sonsuza dek kalacak mıyım?
"Kehanet ne diyor?" Aniden sorduğu soru ile kaşlarım çatıldı. Ortalıkta bir kehanetin dolaştığını biliyordu ama sanırım ne olduğuna dair fikri yoktu. Kehanetler geleceği dolayısıyla bu savaşın sonunu da söyler. Eğer doğru bir şekilde yorumlanırsa gelecekte neler olacağını bilmek mümkündür. Hera kehaneti öğrenmek istiyordu ve kehaneti bilen sadece iki kişiydik, tabii eğer Ares kimseye söylemediyse.
"Beni buradan çıkartman karşılığında seve seve seninle paylaşabilirim." Elimdeki tüm kozları kullanmam gerekiyordu. Persephone alaycı biçimde güldü. "Cezanı çekmen gerektiği görüşündeyim ama cezan bu olmamalı. Haklısın Apollon, Hera'ya güven olmaz ama Hades beni dinlemiyor." Yüzümde "Hadi canım sende" der gibi bir ifade vardı. Persephone ve Hades ayrı görüşteler miydi yani? Daha da ilginç olanı Persephone'in düşünebiliyor olmasıydı.
"O halde aynı saftayız demek." Hiç istemesem de aynı safta durmam gereken bir müttefik elde etmiştim. (Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam)
"Ee buradan kaçmama için anahtar falan vermen gerekmiyor mu?" Kibirli tanrıçamız tek kaşını kaldırıp demirlere doğru yaklaştı. Biraz daha dibime sokulursa benden hoşlandığını düşünecektim (Ki benden hoşlanmamak mümkün değildir.)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
APORES (+18)
HumorApollon ve Ares'in tartışılmaz derecede zorlu ilişkisini bizzat Apollon'un ağzından okumaya hoş geldiniz. Selam sana yüce Apollon'un günlüğünü okumaya cüret eden ölümlü. Aslında Homeros Aresle nasıl evlendiğimi sorunca ona geçmişe hızlı bir dönüş...