11) Zeus Geri Dönüyor

241 24 33
                                    

Değerli vaktini ayırıp kitabımı okuduğu, güzel oy ve yorumlar attığı için bu bölümü @neokriss adlı okuyucuma ithaf ediyorum.      

Rhea, Hera'dan çok farklıydı. Kibirli, yelloz veya tanrıların beyinlerini ele geçiren türden bir özelliği yoktu. Gelmiş geçmiş en güçlü altı tanrıyı doğuran bu kadın yine de çok genç ve güzel duruyordu. Gözümü kısarak ona baktım, kime benzetsem o olabiliyordu. Hera gibi baksam yüzü Hera'ya benziyordu, Pose gibi baksam (Beyaz sakalı hariç) Pose'yi andırıyordu. Ama aynı zamanda hiçbirine de benzemeyen kendine has bir aurası vardı.

Takdir ederseniz ki Olimpos'a her gün bir titan gelmiyor. Rhea'nın gelişi çok hızlı yayılmıştı, tüm olimpos halkı taht odasının kapısına dizilmiş konseyden çıkacak kararı bekliyordu. (Lanet olası magazinciler de oradaydı.) Dışarıda herkesin toplanması gibi bizim safımızda kalan tüm tanrılar da bugün konseydeydi. Rhea babam Zeus'un yerine oturmuştu, kimse de buna itiraz etmemişti. Benim için bir sorun yoktu ama Ares memnun değil gibiydi. Tahtında oturmuş bıçağını biliyordu, başı öne doğru eğik olduğu için saçları yüzünü örtmüştü, yüz ifadesini tam seçemiyordum ama sinirli olduğuna emindim.

Posedion bile denizlerin altındaki eğlencesini bırakıp gelmişti. (Ki onu buraya çağırma yetkisi olan tek kişi babamdır). Afrodit savaş sırasında pek göz önünde olmasa bile toplantıya katılmama cüretini göstermemişti. Athena, Dionysos ve Hepshaistos da yerlerine oturunca konsey resmen başlamıştı.

"Torunlarım ve oğlum Posedion, uzun zamandır görüşmediğimizin farkındayım. Beni bu yüzden bağışlayın lakin sizin daha fazla birbirinizle savaşmanıza ölümsüz kalbim razı gelmiyor." diye söze başladı Rhea.

"Aman aman ne kadar da dokunaklı (!)" Ares'in kendi kendine mırıldandığı bu sözler kulağıma ulaşmıştı. Muhtemelen herkes duymuştu ama hiçbir şey olmamış gibi devam edildi (Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın) Ares'e yandan sert bir bakış attım, tabii bu bakış onu zerre kadar etkilememişti. Onun neyi vardı böyle? Son zamanlarda anne babası boşanan çocuk triplerine girmişti.

Afrodit bıkkın bir nefes verdi. "Bizlik bir mesele değil, senin cadaloz kızın her fırsatta Olimposa ihanet etmese bunların hiçbiri olmayacaktı. Bir de ailenin tanrıçası olacak." Her ne kadar ağzını yaya yaya, itici de konuşsa söylediklerinde haklılık payı vardı. (Haklı olmasından nefret ediyorum.)

"Şu durumda geçmişle ilgilenmenin bize bir yararı olmayacaktır, asıl yapmamız gereken bu durumun içinden nasıl çıkacağımızı bulmak olmalı." Athena, her zamanki gibi bilmiş edasıyla ortamdaki negatif havayı kırmıştı. Rhea tüm söylenenleri büyük bir olgunlukla dinleyip başını salladı. (Olimposta eşi benzeri görülmemiş bir davranış, genelde birbirimizin sözünü kesip bağırarak ya da tehdit ederek konuşuruz halbuki.)

"Telaşınızı ve öfkenizi anlıyorum. Hepimiz zor bir dönemden geçiyoruz." Rhea tatlı ama otoriter sesiyle konuşurken kısa bir süreliğine durup gözlüğünü düzletti. Bu kadın gerçekten kraliçe olmayı hakkedecek kadar asildi (Birilerinin aksine öhöm Hera öhöm)

"Lakin daha kötü bir duruma gitmemesi için elimizden geleni yapmalıyız eğer şimdi önlem almazsak şu ana kadar savaşmanız da boşa gidecektir." Ares, huzursuzca yerinde kıpırdandı. Konunun bir şekilde Zeus'a geleceği belliydi ve nedense Ares bunu istemiyordu. İlk başta Zeus'a kızgın olduğu için mahzenden çıkartmadığını düşünmüştüm ama birkaç zaman önce "Olympos'un yöneticisi benim" demesi beni hayretle karışık bir korkuya sürüklemişti.

"Bundan daha kötü durum ne olabilir ki?" Hephaistos çirkin yüzünü buruşturarak daha da çirkin bir hale getirdi. Tüm gün ateşin yanında çalışmaktan yanmış elleri ve beyni yüzünden etrafa garip bakışlar atıyordu.

APORES (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin