Toplumsal cinsiyet demişken, Ares'ın evden çıkma süresiyle kendi evden çıkma süremi karşılaştırdım. Mesela o, evden, muhtemelen yirmi, yirmi beş dakikada hazır olup çıkmışs ama genelde evden çıkma süresi yirmi dakikayı bile bulmazdı. Çünkü duş alıp giyinir ve çıkardı. Oysa kadınların bu kada kısa sürede çıkmaları genelde mümkün değil. Ben her ne kadar az makyaj yapsam ve bu toplumsal beklentileri kendimce aza indirgemeye çalışsam da, onun hızına yetişemiyordum. Bunun da kadının bedenine yüklenen toplumsal beklentiyle çok alakalı olduğunu düşünüyordum. Erkeğin bedenine bu beklenti yüklen, memiş. Erkek daha çok maddiyatla ilişkilendirildiğinden, "Parası olursa her erkek yakışıklı görünür," şeklinde farklı bir algı var. Korkunç! Ve biz kadınların üzerindeki bedensel baskrysa dayanılmaz!
Bugünkü seanslarım için evden çıkmadan önce zaman tuttum. Ben de Ares ile aynı dakikada hazır olmayı deneyecektim. Duştan çıktıktan sonra, üzerime hızlıca bir şeyler seçtim; geçen gün aldığım boğazlı beyaz kazağımı ve altına siyah pantolonumu giydim. Altına da siyah kısa botlarımı geçiririm diye planladım. Elime iki yüzüğümü, boynuma Ares'ın yıldönümümüzde aldığı minimal kolyeyi taktım. Çok hafif makyaj yaptım. Ve evet, 22 dakika 47 saniyede hazır olmuştum. Kendime ne yakıştırdıysam onu giydim. Ve gerçekten de güzel oldum... Kimseye uymasam bile kendime uysam yeterdi! Arabaya bindikten sonra, yağmur eşliğinde ofise doğru yol aldım. Kırmızıda durdum. Deniz'in bugün veya yarın randevusu var mi diye telefonumdaki ajandadan işlerimi kontrol ettim. Hayır, yakın tarihlerde randevu almamış. Yeşil ışık yandı. Geçme zamanıydı. Umarım sorularıma da en yakın zamanda yeşil ışık yanar diye içimden dua ettim.
Çok ünlü bir televizyon yüzü olan kadın oyuncu seansın kırk beşinci dakikasında,
" Cemre Hanım, işin özeti aslında şu," dedi.
"Her yerimi yaptırmak istiyorum. Hiçbir yerimden memnun değilim. Burnumdan, göğüslerimden, kaşlarımdan... Hepsini vaptıracağım. Kocama bu isteğimden bahsettiğimde, o da yaptirmamı söylüyor. Beni bu konuda destekliyor. Siz ne düşünüyorsunuz şimdi, yaptırmamamı mi söylüyorsunuz?"
diye sordu. Alımlı, güzel ve estetik gerektirmeyen haliyle cümlelerini bağdaştıramadığımdan, şaşkınlık içerisinde onu izliyordum. Kafasına bu düşünceleri kimin yerleştirdiğini merak etmiştim. İnsanların başkalarının beyinlerine bu kadar çok bilgiyi, özellikle gereksiz olanları, nasıl çat diye yerleştirebildiklerini gördükçe, insan denen varlığın manipülasyona ne kadar açık olduğunu fark ediyordum. Ve danışanımı gözlemlerken, aynı zamanda toplumun yarattığı kadın figürünü de seyrediyordum. Onu yaratmışlar, ondan beklentilerini kadına yüklemişler, kadın bu beklentiyi hem toplumdan hem kocasından almış ve şimdi kaybolmuş bir şekilde, küçük bir çocuk gibi,
"Ne yapmalıyım Cemre Hanım, lütfen söyleyin?" çığlıkları atıyordu.
"Burnunuzdan, göğüslerinizden, kaşlarınızdan siz mi rahatsızsınız yoksa bu rahatsızlığınız nedeni toplumun ve kocanızı üzerinizde oluşturduğu baskı mı? Samimi bir şekilde kendiniz ilk başta bunu sormalı, cevabınızı öğrenmelisiniz,"
diyerek onu yönlendirmeye çalıştım. Bir süre, su yeşili gözleri gözlerimde takılı kalıp sorumu algılamaya uğraştı. Bileğindeki takılarıyla oynarken, kendisine yardım etmelerini dilercesine hepsini hia aşağı bir yukarı hareket ettiriyordu. Zihnindeki karışıklıktan kurtulup daha yüksek bir ses tonuyla,
"Ay kocami takar mıyım sizce? Takmıyorum ki. Sadece onun da onayladığını söyledim. Toplum da umrumda değil o kadar. Ben artık kabullendirdim kendimi. Hem ekran için bir dolu filtre var artık... Yaşlılık belli olmuyor bile. Hem ben yaşlı mıyım ki? Değilim,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK
Fiksi RemajaYasak bir aşk hikayesi Ben Cemre. Takvime göre 28 yıl önce dünyaya geldim ama sadece anne karnından çıkmakla doğmuyor insan. Hayatta bir acının içinden geçince de doğabiliyorsun, kendi içinde başka bir "sen"le tanıştığında da. Ve belki de en öneml...