Merve'deki eşyalarımı yeni evime taşıdığım gün, onunla birlikte kostura koştura birkaç yeni eşya almaya gittik. Ares ile vasadığımız evdeki birçok eşyamı almamış, hepsini orada birakmıştımtim; o eve de, Ares'e de bir daha dönmek istememiştim. Artık kendi kendime, yeni eşyalarla yeni bir hayat kurmak istiyordum . Henüz her ihtiyacımı alamamış olsam da, en azından su an bir yatağım, büyük bir koltuğum ve salona aldığım masayla sandalyelerim vardı. Televizyon uzun süre olmasa da olurdu, biliyorum ki izlemesem de çok şey kaybetmezdim. Eğer ülkede bilmem gereken bir şeyler olursa, buna sosyal medyadan da ulaşabilirdim. Şimdilik en önemlilerini hallettiğimi düşünüyordum. En güzeli de, dün kendi evimde uyudum. Bu hengâmenin ortasında, kendi evimde uyuyabilecek kadar her şeyi hızlı halledebildiğim için de kendimle gurur duyuyordum. Küçükken de her şeyi hızlı hallederdim zaten. Okulda hocalarımızın resim dersi için alınmasını istediği malzemeleri koşarak kırtasiyeden alır öyle dönerdim yurda... Hemen başucuma koyar, kullanmak için hevesle beklerdim. Bu belki işimi garantiye almaktı, belki de bir daha hiçbir zaman hiçbir şeyin eksikliğini kendime ya şatmak istemememdendi. Annemle babamın eksikliği üzerimde yeterince yük ve ağırken, bir de buna başka şeyler eklemekten kaçınmaktı...
Şimdiyse yeni evimin yeni boyanmış tavanındaki avizeme bakıyordum. Bugün, uzun zamandan sonra Deniz'le yapacağım seansı düşünüyordum. Düşünürken, pencerenin olduğu tarafa doğru döndüm ve yorganıma biraz daha sarıldım. Hava bugün güneşli ve sanki benim içim de aynı renkteydi. Bir de açıklıkla, utanmadan söyleyebilirim ki heyecanlıydım. Yüzümde tatlı bir gülümseme bile vardı! Çünkü sanırım bir ayı geçti ve Deniz bu süre zarfında hiçbir zaman randevu almadığı için onunla karşılaşamadık... Bakalım bugün neler olacaktı? Yataktan kalkıp yüzümü yıkadım, henüz odama dolap alamadığım için kıyafetlerimi bavulumdan çıkarıp ütüledim. Neyse ki Merve'de fazladan bir ütü olduğundan, ütü almama gerek kalmayacaktı. Kıyafetlerimi ütülerken, Deniz'le bugün neleri konuşmam gerektiğini kendime soruyordum. En son ona çözümlemelerimden bahsetmeye çalışmış, onun rüyasını dinlemiştim. Beni rüyasında görmesine sevinmiş ancak sevinmemiş gibi yapmıştım. Sonra da sevgilim olduğunu ona söylediğimde kendini geri çektiğini görmüş ve bunu gecelerce anlamlandıramamış ama sonunda birkaç çıkarım yapmıştım. Her ne kadar yaptığım çıkarımın sonu benim için imkânsız gibi görünse de, şu an hissettiğim duyguyu kendime itiraf etmek zorundaydım. Heyecanlıydım. Aklımda bu heyecandan başka hiçbir şey yoktu.
Kahvaltımı edip, bugün Deniz'le saat iki buçuktaki randevuma yetişebilmek için, bir buçukta evden çıktım. Ofise vardığımda, Merve beni lobide karşıladı ve onunla sohbet etmeye başladık.
"Ne kadar uzun süre oldu seninle görüşmeyeli?"
dedi gulerek. Ne güzeldi, üzerinde çok tatlı krem rengi bir elbise vardı.
"Niye, özlemedin mi beni? Dün 'Ne olur kal, gitme,' diyen sen değildin sanki... Yalvardın be!"
diyerek ona karşılık verdim.
"Şaka yapıyorum şapşal, özledim tabii ki... Şuraya geçelim danışanların önünde konuşmayalım,"
diyerek beni olduğumuz yerden başka bir yere çekiştirdi.
"Nasıl oldun? Ares'den haber var mı?"
"Gayet iyiyim... Insan kendi kendinin psikoloğu da olabiliyormuş. Hatta belki de en iyi psikolog kendi kendini çözendir. Ve galiba artık o seviyedeyim!"
Bunu samimiyetle, içimden gelerek söylemiştim. Merve, "Çok sevindim," diyerek yüzünde bir rahatlamayla haktı bana. Ancak ardından, "Ares sorumu cevaplamadın?" diyerek, aynı soruyu tekrarladı.
"Artık kendisi mevzubahis olmasın lütfen. Cümle içinde bile kullanmayalım adını. Onun hakkında konuşmak istemiyorum. Bu sahsı lütfen bana bir daha sorma,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK
Teen FictionYasak bir aşk hikayesi Ben Cemre. Takvime göre 28 yıl önce dünyaya geldim ama sadece anne karnından çıkmakla doğmuyor insan. Hayatta bir acının içinden geçince de doğabiliyorsun, kendi içinde başka bir "sen"le tanıştığında da. Ve belki de en öneml...