Kyungsoo ve Junmyeon atlarına atlamış hızla kasaba inmişti. Acı çeken insanların ağıtlarını duyduklarında atlarından inerek yanlarına gitmişti. Şimdiden yüzü geçkin ceset vardı.
Aylardan Haziran ama kar yağmaya başlamıştı bile. Kyungsoo kafasını kaldırıp avcunu açtığı zaman kar taneleri avucuna düşmüş ve anında erimişti. Kyungsoo arkadaşına döndü.
"Bu hiç iyi değil." Dedi sadece. Junmyeon ise vebaya yakalanmış olanlarla ilgilenmeye başladığında genç bir kadın Kyungsoo'un kolunu tuttu."Kral'ım lütfen. Eşimi iyileştirin. Ne isterseniz ne dilerseniz yapmaya hazırım. Lütfen kralım." Ağlayarak konuşan kadın, karnını tuttuğunda Kyungsoo onu kucağına aldı.
"Junmyeon! Buraya gel!" Diye bağırdığında Junmyeon ölen adama hüzünle bakmış Kyungsoo'un yanına gitmişti.
Genç kadını muayene ederken, Kyungsoo insanlara bakmış ve kederle iç çekmişti.
Kurtların bünyeleri sağlamdı. Kırıkları bir kaç saate hemen düzelir, soğuk algınlığı bile geçirmezlerdi.
Ama şimdi vebadan bahsediliyordu.
Dünyanın yarısı bu hastalıktan ölmüştü.Hasta olanları ve hastalık belirtileri yaşayanlar sağlıklı olanlardan hemen ayrılmıştı.
"Hekime gözükün. Sağlıklı olanlar saraya gitsinler."
"Kral' ım onlar bizim ailemiz." Küçük çocuk gözlerindeki yaşlarla konuştuğunda Kyungsoo onun yüzünü avuçladı.
"Biliyorum küçüğüm. Onları tedavi etmek için elimizden geleni yapacağız. Söz veriyorum." Dediğinde küçük çocuk ona sarılmıştı. Kyungsoo çocuğun sırtını okşarken, yaşadığı korkuyu bastırmaya çalışıyordu.Jongin pencereden içeriye gelen insanlara bakarken, yanağından süzülen yaşı sildi.
"Woosung ben neden gidemiyorum onların yanına?" Jongin yanında duran korumaya baktığında genç adam hazır ola geçti.
"Size de hastalık bulaşmaması için efendim."
"Ama bende onların Kral'ı değil miyim? Onların yanında olmam gerekmez mi?"
"Sizin güvenliğiniz daha önemli efendim." Jongin aldığı yanıtlardan hiç memnun değildi. Yixing kardeşine bakıp nefes verdi.
"Junmyeon iyi midir acaba?" İçin kemiren soru dudaklarından döküldüğünde, Jongin sadece dudaklarını birbirine bastırdı.
"Umarım ikisi de iyidir."Saraya gelen halkın sayısı artıyor ama Kyungsoo ile Junmyeon geri dönmüyordu. Jongin mühürsüz olduğu için de vebayı kapması çok daha kolaydı. O yüzden belirli kişiler odaya giriyordu.
"Efendim!" Mark'ın sesi endişeli geliyordu. Onlara bir şey mi olmuştu yoksa. Iki kardeş hızla oturdukları yerden kalkıp kapıyı açtılar.
"Kyungsoo'ya zarar mı geldi?" Endişeyle sorduğunda dolan gözleri akmaya hazır yaşları zar zor tutuyordu.
"Hayır. G-idle kasabasından gelenler var." Mark'ın tedirgin haliyle kaşlarını çattı.
"Gelsinler tabi ki."
"Kral'ım " dedikten hemen sonra diz çökmüştü Mark.
"G-idle kasabasının halkı Kral'ımız Kyungsoo'yu desteklemeyen kesimlerden." Dediği anda Jongin kaşlarını havaya kaldırdı.
"O vakit burada işleri yok."
"Anlaşma yapmak istediklerini söylediler. Veba onların da kasabasında belirmiş. " dediğinde Jongin hızla odadan çıkıp büyük salona ilerledi. Odasından çıktığı vakit insanların acı dolu feryatlarını daha iyi duymaya başlamıştı. Kalbine oturan taşa rağmen elinden hiçbir şey gelmemesi genç Kral'ı çok üzüyordu. Ama eşi için sağlıklı olmak ve kendini korumak zorundaydı.Büyük salonun kapısının önünde durduğu zaman kapıda ki muhafızlar ilk önce saygıyla eğilmiş, ardından kapıyı açmışlardı. Kapı büyük ve oldukça ağırdı, açılırken çıkardığı ses yankı yaparken, Jongin gerginliğini atmak için derin bir nefes aldı. İçeriye girdiği zaman üç tane kadının alaycı bakışlarıyla karşılaştı.
Üçünün de üzerinde kaplan kürkü vardı. İkisi sarı saçlı ve oturan kadın kısa, sarı saçlara sahipti. ' Umarım Luhan gelmez.' diye içinden geçirdi Jongin. Sarı saçlı kadının kürkü aynı zamanda kaplan dişleriyle elbisesine bağlanmış haldeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lupus|Exo
Manusia Serigala"Ben yemek yapamam." Dedi omega olan. Alfa olan gülümseyip omeganın güzel yüzünü avuçları içine aldı. "Temizlikten anlamam. Terziliğimde kötü. Avlanmayı hiç beceremem." Dedi omega üzgünce. Alfa uzandı ve omegasının burnundan öptü. Omega gözlerini k...