Kai sabah uyandığında yanındaki küçük bedeni izlemeye başladı.Dün onu ne kadar hırpaladığını hatırladığında kendine okkalı bir küfür savurdu. Sabah saatlerine kadar defalarca Kyungsooyu onun yapmıştı sanki bir daha dokunamayacakmış gibi.
Kyungsoo uyku mahruru gözlerle kendine bakan adama döndü.Vücudu liğme liğme parçalanıyordu adeta her bir kasın hissettiği acıyla kasılıyordu.
“Çok mu acıyor” Kai sıkıntıyla iç geçirirken sordu.
“A-acıyor”
Kyungsoo acıyla mırıldandığında Kai ona sıkıca sarıldı.
“Özür dilerim kendimi tutmalıydım hayvanlığım için özür dilerim Soo”
Kyungsoonun vücudunu belirgin bir titreme esir aldı ona bir tek Sehun Soo derdi bu katil adam ona Soo dememeliydi.
“Soo meleğim neyin var çok mu acıyor? Sana sıcak bir banyo hazırlamamı ister misin?”
“Bana Soo deme!” Kyungsoo sesini duymayacakmış gibi bağırıyordu. “Bana sakın Soo deme!”
Kai ani bağırışmayla şaşırsa da canının acısından olduğunu düşünüp başına bir öpücük kondurdu. “Tamam Soo demeyeceğim meleğim diyeceğim”
“Hayır” Kyungsoo derince soluyordu “Ben melek değilim” artık mühür bozulmuştu ve bu adama karşı çıkabiliryordu bu yüzden içindeki karamsarlığın bir nebzede olsa dindiğini düşünüyordu Kyungsoo.
“Ne demek o öyle” Kai çıplak göğsünün her yerinin açılmasına izin vererek dik bir pozisyona geldi,Kyungsooya sarılı olan kollarını da geriye çekmişti.
Kyungsoo bütün çarşafı üstüne dolayıp yaptığı bütün ayıpları kapatmak istiyordu.Kainin dokunduğu her yeri incelene kadar kazımak derisini sıcak suyun altında kızartmak istiyordu.
“Bir cevap ver” emreder tonunu sonuna kadar zorlayarak bir cevap bekliyordu Kai.
“Ben bir melek olamam” Kyungsoo gerçekliğin verdiği yadırgamayla iç çekti.O bir canavardı melek değil.
Kai sanki karşısındaki çocuk dünyanın en sevimli konuşmasını yapıyormuşçasına onu izliyordu.Az önce ona kızgındı evet ama şimdi onu yemek istiyordu yiyip bitirmek.
“Tanrım kes şunu yoksa canının acıdığını umursamayacağım”
Kyungsoo konuşmanın verdiği ani şaşkınlıkla büyük gözlerini Kaiye dikti.
“Hayır hayır bunu yapmamalısın” Kyungsoo sanki dünyanın en yapılmaması gereken şeyini yapıyormuş gibi Kai onu azarladı.
Dayanamayıp kendi kalın dudaklarını onun kalpli dudaklarıyla buluşturmuştu.Alt dudağını emip küçük bir öpücük bırakarak geri çekildi. “Sen nasıl bir şeysin Kyungsoo” Kyungsoonun alnına düşen bir tutam saçı geriye atıp devam etti.
“O kadar garip bir kişiliğin var ki yemin ediyorum asla bakmam dediğim insanlardansın.Peki ama neden? Neden seni her gördüğümde kalbimin beynimin nasıl işleyeceğine ben karar veremiyorum?” derin bir nefes aldı “Sadece benim ol.Yanında bir başkasını görürsem and olsun ki onu öldürürüm Kyungsoo.Sen sadece benim ol istemediğin hiç bir şeyi yapmam söz veriyorum.Çocuklarımız olur belki ömür boyu onlarla mutlu oluruz olmaz mı?”
Kyungsoo neredeyse ağlayıp Kainin boynuna atlayacağını düşünüyordu.İlk defa biri onu gerçekten seviyordu,ilk defa birine ait olmuştu,ilk defa biri onun hakkında hayaller kuruyordu.Kyungsoonun düşünceleriyle suratına yayılan gülümseme gerçekliğin keskin bir bıçak gibi her şeyi kesip atmasıyla kaybolmuştu.
O bir canavardı.Kendine bile canavar diye tanıtılan bir ejderhaydı,Kai ise onun celladı.Belki bugün Kai onu seviyordu peki ya ileride ? Gerçeklik ortaya çıkınca?
“Neden konuşmuyorsun?” Kai dayanamayıp Kyungsooyu tekrar yatağa yatırmıştı.Kollarını Kyungsoonun suratının iki yanına yerleştirip onun mükemmel yüzünü izliyordu.
“Kai” Kyungsoo kendinden beklenmeyen bir cürretkarlıkla onun ismini dudaklarına bahşetmişti.
Kai mutlulukla sırıtacakken son anda kendini toparlamış boğazına bir yumru takılmış gibi temizlemeye çalışmıştı.
“Efendim” keyifli ses tonunu korumak amaçlı sert bir tonda cevap verdi.
“Ö-Özür dilerim efendim öyle demek istemedim” Kyungsoo sert ses tonuyla tekrar kabuğuna çekilmeye başlamıştı.
“Hayır hayır öyle değil” Kai pot kırdığını anlayıp toparlamaya çalışıyordu. “Yani Kai demen sorun değil.Sadece…Ne diyecektin?” sona doğru çekingen gelen ses neredeyse Kyungsooyu kıkırdatacaktı.
“Sadece bir tek şey isteyebilir miyim?” Kyungsoo çekingence sorduğunda Kai gerildiğini hissediyordu.
“Evet eğer yapabileceğim bir şeyse?”
“Senden başka kimse dokunmayacak bana ama…”
Kai ama ya kadar suratında yayılan gülümsemeyi belirgince sergiliyordu, ama kelimesi suratındaki bütün mimiklerin donmasını sağlamıştı.
“Ama?” Kai sanki kötü bir şey çıkacağını sezercesine çekingenlikle sormuştu.Kai ünlü şovalye, ejderha avcısı Kai çekingenlikle konuşmuştu belki de hayatında ilk defa.
“Ama sende dokunma” Kyungsoo gözlerini tekrar kainin gözlerine kenetlemişti,belki de son defa.
“Asla” Kai çıldırmışçasına yataktan kalkıp çıplak bedeniyle etrafta volta atıyordu.
“Ne sikimden bahsediyorsun? Bir fahişe gibi geldin benimle yattın ve şimdi çekip gitmeyi mi düşünüyorsun”
Kyungsoo Kainin bağırışlarıyla bütün vücudunu toplayarak cenin pozisyonunu almış ellerini kulaklarına siper etmişti.
“Sana dokunmamı istemiyor musun? Peki sana dokunmayacağım ama…” Kai gözlerini yataktaki bedenin üzerinde dikti. “Bu demek değildir ki sana bir başkası dokunabilir.Şimdi defol git buradan”
Kyungsoo çarşafı üzerinden atmadan yerdeki elbiselerini toplayıp yavaşça giyindi.Kai Kyungsoonun olduğu tarafa yarım gözlerle bakıp onu izliyordu.Kyungsoo çarşafı kapının kenarına buruşuk bir şekilde koyup arkasına bile bakmadan kapıyı kapatıp gitmişti.
Kai kapının arkasındaki çarşafı alıp Kyungsoonun uyuduğu tarafa uzanıp derin bir iç çekti.Kyungsoonun kokusunu bütün hücreleriyle hissetmek ona bir bağımlılık gibi geliyordu.Çarşafı kucağına alıp sarıldı.Bir kaç dakika sonra kapının çalınmasıyla hiç toparlanmadan “İçeri gel” diye boğuk bir ses çıkardı.
“Gitti” Luhan gergince sorduğunda Kai ona kahkahayla cevap verdi.
“Neden böyle oldu Luhan? Yemin ediyorum bu sefer sevmekten başka hiçbir şey yapmadım”
Luhan Kainin yanına gidip saçlarıyla oynamaya başladı. “Biliyorum Kai bu ikinizinde suçu değil”
Kai ağlamamak için dudaklarını ısırırken kendini iyice Kyungsoonun yastığına gömmüştü. “Ona bir daha dokunmayacağıma söz verdim ama yapamam.”
Luhan anlayışla kafasını sallıyordu “Kader” dedi kederli sesiyle “Kader Kai”
Kai Luhanın cümlelerindeki gerçeklik payını anlayamıyordu. Buğulanmış kafası ve aşk acısı çeken yüreği alıcılarını sadece Kyungsooya ayarlamış gibi hiç bir şeyi algılamıyordu.
Kai yavaşça gözlerini yumduğunda Luhanın fısıltıyla bir şeyler söylediğini anımsıyordu.
“Kaderiniz kesişti Kai üzülme birliktelik vaktiniz yaklaştı ve aynı zamanda ayrılma vaktiniz de kapıda .”