“Hayır Soo bu nasıl olur” Sehun bir sağa bir sola yürürken bir yandan kafasını kaşıyor bir yandan mantıklı bir açıklama bulmaya çalışıyordu.
“Şerefs-izin evladı saba-ha kadar bırakm-adı ki” Kyungsoo ağlamayı bırakmış olsada nefes alışları hala kesik kesikti.
“Benim yüzümden” Sehun delirecekmiş gibi hissediyordu eğer o gün Kyungsooya emir vermeseydi hiçbir şey böyle sarpa sarmayacaktı.
“Ne yapa-cağım” Kyungsoo derin derin nefesler alıp nefes alma ihtiyacına bir son vermek istiyordu.
“Hepsi benim şuçum Soo özür dilerim.Eğer seni zorlamasydım mührü bozman gerekmeseydi” Sehun aynı şeyleri dilinde ve beyninde tekrarlayıp duruyordu.
“Sehun” Kyungsoo Sehuna seslensede Sehun ona aldırmadan bir sağa bir sola yürümeye devam ediyordu.
Kısa bir sure sonra yön değiştirip kapıdan dışarıya çıktı.Kyungsoo çarpan kapı sesiyle oturduğu yere daha da sindi.
**
“Biz ne yaptık?” Sehun kederli sesiyle fısıldadı.
“Bizim elimizde değildi” genç adamın gözleri sulanırken ellerini karşısındakine uzattı.
“Hayır biz yaptık.Ben yaptım…Senin yüzünden” Sehun fısıldamayı bırakıp bağırmaya başlamıştı.
“Hayır hayır Sehun ne olur böyle konuşma.Yemin ederim bizim şuçumuz değil daha kötüsü olmasın diye”
“Kyungsoo hamile.Daha ne kadar kötü olabilir.O Kaiden korkuyor nasıl ondan bir çocuk doğurabilir.” Sehun bir yandan bağırıyor bir yandan sesini kısarak konuşuyordu.Beyni ya da hiçbir organı onu umursamıyordu sanki,hiç biri onu dinlemiyordu.
“Lütfen Sehun benden bu yüzden uzaklaşma” Sehunun karşısındaki çocuk gözlerindeki yaşların taşmasına engel olamamış öylece Sehuna bakıyordu.
“Seni bırakamam ama bu böyle devam edemez” Sehun adamın gözyaşlarını silip arkasını döndü. “Üzgünüm Luhan”
“Hayır Sehun hayır” Luhan Sehuna arkasından sarılıp sırtına öpücükler bırakıyordu. “Çocuğunu bırakamazsın lütfen bizi bırakma”
Sehun eli ayağayı boşalmış öylece karşıya bakıyordu.
“Ço-cuk?” kekeleyerek kendi kendine mırıldanıyordu.
“Bizim çocuğumuz Sehun” Luhan kollarını Sehuna dolamaya devam ediyordu.
“Bizim?” Hala kelimeleri hazmetmeye anlamaya çabalıyordu Sehun. Çocuk? Bizim? Bizim çocuğumuz?
“Luhan sen ne” Luhanın kollarından kurtulup ona doğru döndü.
“Özür dilerim Sehun daha once söylemeliydim ama”
“Söylemeliydim ama ne Luhan? Lanet olsun ama ne?” Sehun Luhanı omuzlarından tutup delice sarsıyordu.
“Uzaktaydın lanet olasıca benden,bizden çok uzakta” Luhan olduğu yere çöküp ağlamaya başlamıştı.
“Nerede o şimdi.” Sehun yavaşça yutkundu.
“Annemin yanında yarın gelecek” Luhan gözyaşlarını silerek yanına oturan Sehuna baktı.
“Kaç yaşında,kız mı erkek mi? Adı ne ?” Sehun gözleri dolu dolu Luhana sarıldı.Luhanda kollarını sıkıca Sehuna doladı.
“Erkek Sehun bize benziyor.4,5 yaşında o kadar güzel ki. İsmi de Hyunil”
Sehun gözünden bir damla yaş akarken gülümsedi. “Güzelse sana benziyordur”…
**
“Sehun” Kyungsoo mutfağa Sehunun yanına gitti. “Ne zaman geldin?”
“Sabaha karşı geldim Soo uyuyordun” Sehun gülümseyip Kyungsoonun saçlarını karıştırdı.
“Beni korkuttun” Kyungsoo sızlandığında Sehun daha büyük gülümsemeye başladı.
“Neden sırıtıp duruyorsun”
“Bugün çok güzel bir gün Soo bak çok parlak bir gün” Sehun neşeyle cıvıldadğında Kyungsoo karamsar olan havasını hiç bozmadı.
“Çok iyi en azından birimiz mutlu” Kyungsoo çarpık bir şekilde gülümsediğinde Sehun onun karnını okşadı.
“Nasıl hissediyorsun”
Kyungsoo kahkaha attı “Çocuklu ortada bırakılmış bir dul gibi”
Sehunda onunla birlikte kahkaha attı “Yerinde bir his” ikiside birlikte kahkaha atmaya devam ederken Kyungsoonun kahkahaları yüksek sesli bir ağlamaya bırakmıştı kendini.
“Kyungsoo iyi misin?” Sehun merakla Kyungsooya bakıyordu.
Kyungsoo koşarak kendini bahçeye attı. “Yağ” gökyüzüne bakıp bağırdı. “Yağ lanet olasıca”
Sehunda Kyungsoonun peşinden bahçeye çıkmıştı “Kyungsoo”
“Yağmıyor Sehun” Kyungsoo bağırdığında Sehun tekrar kahkaha attı.
“Çünkü canın yanmıyor gerizekalı hamilelik yüzünden”
Kyungsoonun ağlaması durmuş öylece Sehuna bakıyordu.
“Sorun ne” Luhan bahçedeki seslerle oraya ilerlemişti.
“Sadece ağlıyordu.” Sehun gülümseyerek Luhana baktı.
“İyi misin?” Luhan Kyungsoonun yanına çöküp onu izlemeye başladı.
“İyiyim” Kyungsoo nazikçe gülümseyip ayağa kalkıp üstünü silkeledi.
“O zaman görüşürüz” Luhan Kyungsooya gülümseyip arkasını döndü.
Sehun içinden Luhana saydırıyordu daha sabah kollarında uyuyan adam şimdi nasıl bu kadar duyarsız olabiliyordu.
“Baya” bütün gözler Kailerin bahçesindeki sese çevrildi.Küçük bir çocuk ve Kai hızla koşarak Luhana doğru geldi.
“Hey Hyunil neden koşuyorsun” Luhan çocuğu azarladığında çocuk dudaklarını büktü.
“Gittin şandım baya”
Luhanın sanki kalbi parçalara ayrılıyordu nasıl onu bu kadar boşlaya bilmişti. “Gitmiyeceğim bebeğim bundan sonra baba hep yanında tamam mı” Luhan gülümseyip Hyunile sarıldı.
“Baya” çocuk terar mırıldadığında Luhan geri çekilip ona baktı.
“Efendim bebeğim”
Küçük çocuk Luhanı es geçip arkasındaki adama doğru ilerledi.Minik eli uzatıp kocaman eli tuttu. “Baya”
Sehun ve Luhan aynı şok olmuş suratlarla çocuklarına bakıyorlardı.Minik çocuk ellerini babasına doğru uzattı onu kucağına almasını istiyordu.
Sehun tereddüt etmeden onu kucağına alıp yanağına sulu bir öpücük kondurdu.
“Özür dilerim.Sizi babası olarak gördü sanırım.Yani gerçekten.Ben ne diyeceğimi bilmiyorum.” Luhan durumu toparlamak istercesine lafları bir bir sıralıyordu.
“Önemli değil.Çocukları çok severim” Sehunda gülümseyip tekrar bir öpücük kondurdu çocuğun yanağına.
“Baya çok yakışıylı” küçük çocuk mutlulukla kıkırdarken herkes sevgiyle onu izliyordu.
Kai gidip Luhanın omzunu sıktı ona destek olmak istercesine çünkü bu çocuğu büyütmek için neler çektiğini biliyordu.
Kyungsoo köşede Sehunla minik çocuğu izleyip ağlıyordu.Elinin karnına götürüp sıktı onu korumak istercesine.
Kai köşede öylece ağlayan Kyungsooya bakıyordu.1 aydır deli gibi özlediği bedene doya doya sarılıp neden ağladığını sormak istiyordu.Her gün gizlice izlediği,her gece sadece birazcık kokusunu alabilmek için gece ayazında titrediği,dudaklarındaki sevimli kalbi öpmek için can attığı bedeni öylece izlemekle yetiniyordu.
Küçük çocuk Sehunun yanağına minik bir öpücük kondurdu “Baya yeye bıyak” Sehun bu sefer minik çocuğun alnına bir öpücük kondurup yere bıraktı.Küçük çocuk gülümseyerek Kyungsooya yaklaştı ayak parmaklarının üstüne kalkarak Kyungsoonun karnına minik bir öpücük kondurdu. “Seni seviyoyum sevgilim”
Herkes bu küçük çocuğun yaptıklarını hayretle izliyordu.Kyungsoo dizlerinin üstüne çökerek küçük çocukla aynı boya geldi.
“Sen nereden anladın ?” sessizce sorduğunda küçük çocuk gülümsedi.
“Sevgiyimi hissediyoyum”
Kyungsoo küçük çocuktan gelen farklı ışıkla türünü anlayamadığı yaratığa hayretle bakıyordu.
“Nesin sen” gözlerini büyüterek sordu.
“Sevgiyimim sevgiyisi” çocuk kıkırdayarak Luhana koşturdu.
“Kai abiy Kyungsoo abiyi sev”
Kai derin kahırlı bir iç çekerek gülümsedi. “Ama Kyungsoo abi beni sevmiyor miniğim”
“O şeni şeviyoki sen onun kaynına sevgiyimi koydun”
Luhan kahkaha atarak çocuğunu kucağına aldı. “Haha çok komiksin bugün bebeğim”
Çocukada kıkırdadı “Bayalarımı jokk seviyoyum sevgiyimi seviyoyum Kyungsoo anneyle Kai babayıda seviyoyum”
Luhan kucağındaki çocukla hızla oradan uzaklaşırken. Sehun hasretle,Kai şaşkınlıkla,Kyungsoo düşüncelerleonları izliyordu.
“Kyungsoo” Kai sessizce fısıldadğında Sehun ses çıkarmadan eve doğru yürüdü.
Kai yaklaşıp hala aynı yere bakan Kyungsoonun önüne geldi. Gülümseyip yanağına küçük bir öpücük kondurdu.Kyungsoo aniden sıçramıştı.
“Özür dilerim sana dokunduğum için ama bunu yapmak zorundaydım” Kai bu sefer Kyungsoonun dudağına bir öpücük kondurup yanındaki adamın kokusunu içine çekmek için derin bir nefes aldı.
Zayıf gelen ejderha kokusu aniden yoğunlaşmıştı.Havada rüzgar yoktu, bu ejderha kokusu uzaktan geliyor olamazdı.Kai kaşlarını çatıp Kyungsooya baktı…