Sehun özenle Kyungsoonun saçlarıyla oynamaya devam etti "Özür dilerim ejdarhacık hepsi benim yüzümden" Kyungsoo kendini saklamak istercesine yüzünü kapattı.Buradan yok olup gitmek istiyordu.Avcısıyla hiç görüşmemiş olmayı diliyordu.
Sehun Kyungsooyu öylece bırakıp mutfağa ilerledi.Şimdi verilecek en doğru kararı o verirdi,Kyungsoo isterse buralardan giderdi.Tek ailesiydi Kyungsoo onu terk etmeye ve ya ölmesini izlemeye niyeti yoktu...
Luhan sandalyeye öylece devrilen Kaini yanına oturdu.Sorar gözlerle onu süzüyordu. "Sorun şu " Kai onu anlamış olmalı ki direk cümleye giriş yaptı. "Bende bilmiyorum ama sende onun çekimine kapılmadın mı ?" Kai Luhandan bir cevap gelmeyeceğini bilsede konuşuyordu.
"Bak şimdi Luhan" dudaklarını yalayıp konuşmaya devam etti. "Şu ana kadar yüzlerce köy gezdim biliyorsun.O yaratıkları alt etmek için herneyse işte...Ama bu farklı bak bende bilmiyorum gerçekten.Genede onu yanımda yakınımda istiyorum"
Luhan anladığını belirtircesine kafasını salladı.Kai onun sırtını sıvazlayıp az önce Kyungsoonun yattığı yatağın bulunduğu odaya gitti yüz üstü uzanarak yastığı kokladı.Ağır günün verdiği yorgunluğun yanında Kyungsoonun ona göre mükemmel olan kokusuyla uyuyakaldı.
Sabah Luhan gün ışığını içeri sokana kadar deliksiz bir uyku çekti Kai.
"Lanet olsun Luhan!"
Luhan tek bir kelime etmeyip yorganı Kainin üzerinden yere yuvarladı.Kai derin bir nefes alarak ayağa kalktı.Uyku mahruru gözleriyle gülümsedi.Bugün yeni bir gündü ve o Kyungsooyu görmeye gitmek için sabırsızlanıyordu.Luhan onu banyoya gidecekken durdurdu.
"Çarşıya çıkmamız gerek" Kai ikiletmeden başını sallayıp onay verdi.Salınarak bütün işlerini tamamladıktan sonra Luhanla birlikte çarşıya ilerlediler.
Karşı evin bahçesinde gözlerini gezdirdi Kai bir adet küçük kediciğe rastlamak için fakat yoktu. Derin bir iç çekerek evlerine oldukça yakın olan çarşıya yöneldiler.Etraftaki bütün gözler korkakça Kaiye dönmüştü.Namının bu kadar çabuk yayılması onu gülümsetmişti. Gururla soludu o yenilmez ejdarha avcısıydı ve mükemmeldi.
Luhan her durakta durup birkaç bir şey alıyor ve onları Kai'yle kendi arasında bölüştürüyordu.Herkes imrenerek Luhanın üzerinde gözlerini gezdiriyor kız güzelliğine sahip bu oğlan için içlerinden işkenceler düşünüyorlardı.Kai neden bu kadar önemliydi kimse bilmiyordu ama o ejderha öldürüyordu ve zengindi ayrıca yakışıklıydı da.Bu yeterdi insanoğlu için,sadece insanoğlu için...
Başı önde çarşıya giriş yapmış beden Kainin üstündeki bakışların yarım saniyeliğine oraya yönelmesini sağlamıştı.Daha sonra herkes odak noktaya geri dönmüş bütün gözler küçük bedenin üzerinden çekilmişti, bir bedenin gözleri hariç.
Kai dikkatle başını kaldırmadan yürüyen çocuğu izliyordu.İyileşmiş miydi? Yavaşça yürüyerek yanına yaklaştı başı önde olan çocuk onu görmemişti bile.
"İyi misin şimdi?" kibar bir şekilde sorduğunda küçük beden titreyerek geri çekildi.Cidden bu çocuğun sorunu neydi?
"E-evet teşekkürler" Kyungsoo sesindeki titremeye ve ya hecelemesine engel olmaya çalışsa da başarısız oluyordu.Katilinin yanında soğuk kanlı olabilmek gibi bir becerisi olduğunu düşünmüyordu.
"Hazır çarşıdayken bir doktora görünmek ister misin?" Kai elini Kyungsoonun omzuna koyduğunda elinin altındaki beden bir anda kayıp yere düştü.Kyungsoo dizlerinin üzerine çökmüş öylece duruyordu Kai korkarak onun yanına çöktü.
"Doktora gidelim hemen şimdi.Tamam mı?" Kyungsoo hızla başını iki yana salladı doktor olmazdı olamazdı.
"O zaman" dedi Kai derin derin soluyarak bu çocuğun yanında aşırı derecede sinirleniyor olsa da onun masum suratına bakarak sakinleşebiliyordu. "Seni eve götüreceğim"
Kyungsoo itiraz edemeyeceğini bildiği için başını salladı.Kai elindeki poşetleri Luhana bıraktı "Bir kişi bu poşetleri taşısın" sert ifadesini bozmadan oradaki insanlara bağırdı.Bir kaç insan şimdiden poşetleri taşımak için gönüllü olmuştu bile.
Kai eğilerek Kyungsooyu kucağına aldı onlara dönen bakışları umursamayarak eve doğru yürümeye başladı. Kucağındaki Kyungsoonun kendini kastığını hissettikçe içinde bir yerler parçalanıyormuş gibi hissetti "Sana zarar vermem"
Kyungsoo heyecanla bakışlarını Kaiye çevirdi.Kai çevrilen bakışlarla olduğu yerde donmuştu. "Bana zarar vermeyeceksin?" Kyungoo gözleri yaşla parıldarken umutla sordu.
"Asla sana zarar vermeyeceğim ve seni koruyacağım" gözler birbirlerine kenetlenirken Kyungsoo avcısının gözlerinde boğuluyordu,öldürülüyordu.
"Beni koruyacaksın?" Kyungsoo gözlerini kaçırırken sordu.
Kai gülümseyerek Kyungsoonun başını öptü Kyungsoonun heyecanla gözleri kocaman açılmıştı.Kai Kyungsoonun büyük gözlerine bakıp kıkırdadı.
"Sevimlisin"
Kyungsoo ağlamamak için dudaklarını ısırırken mırıldandı "B-Ben olmaz" Kai dehşetle açılmış gözlerle kucağında hıçkırarak ağlayan çocuğa bakıyordu.Çarşıdaki bütün gözler az önce onlara imrenerek bakarken şimdi sorgulayacılıkla doluydu.
"Sorun ne Kyungsoo" Kyungsoo konuşmayarak hıçkırıklarına devam ediyordu.Kai hiçbir şey sormadan ya da söylemeden seri adımlarla eve doğru yürüyordu.Sinirliydi kucağındaki küçük bedene sinirliydi,onu ağlatan nedene sinirliydi.
Kyungsoo evinin önünden öylece geçerken onu kucağında bir yerlere sürükleyen Kaiye baktı.Bu kadardı demek ki, en azından Sehuna veda etmeliydim diye düşündü Kyungsoo o onun ailesiydi,biriciğiydi...
Kai evin kapısını tekmeyle açıp merdivenlere hızla çıktı.Kyungsooyu çatı katındaki odaya sokup yatağa fırlattı.Kyungsoo daha fazla ağlamaya başladı sanki olabilecekmiş gibi daha fazla hıçkırıp bağırmaya.
"Senin sorunun ne?" Kai bu çocuğa soru sormaktan bıkmıştı,cevapsız bırakılmaktan sıkılmıştı.
"Bana zarar vermeye...cektin" Kyungsoo ağlamalarının eşliğinde bağırdı.
"Sana zarar vermeyeceğim" Kai Kyungsooyu fırlattığı yatağa oturup onun suratını elleri arasına hapsetti.Baş parmağını yumuşak yanaklarda gezdirdi.Kyungsoonun suratının her köşesini itinayla inceledi ıslamış kirpikleri onların ucundan damlayan küçücük bir damlanın takip ettiği yolu,onun dudaklarına kadar gelişini,burnunu,hayretle açılan ağlamayı kesmiş gözlerini,en sonunda dudaklarını.Baş parmağını yavaşça Kyungsoonun alt dudağında gezdirdi.
"Nasıl böyle hissettirebiliyorsun küçüğüm?" Kai çarpık bir gülümsemeyle Kyungsoonun dudaklarını üzerinde gezen ellerine bakıyordu. "Sana kıyamıyorum ama şu anda sana tecavüz etmek istiyorum."
Kyungsoo derince yutkunarak Kaiye baktı "Yalvarırım bana zarar verme"
Kai küçük çocuğun alnına bir öpücük kondurup alnını alnına dayadı. "Sana zarar verebilir miyim? Kötü bir adam değilim ben küçük kedicik ama sen o kadar iyisin ki" dudaklarını yaladı Kai aklını ve kalbini toplamaya çalışıyordu. "Seni öpebilir miyim?"
Kyungsoo korkarak yüzünü döndü Kainin alnı alnından kaymıştı.
"Bana zor kullandırmak mı istiyorsun" Kai sinirle soludu.
"Yalvarırım" Kyungsoodan kısık bir yakınma duydu "Beni öldür"
Kai gözü dönmüş bir şekilde ayağa kalktı "O kadar tiksinç biri miyim?"
Kyungsoo kaçmak için yataktan doğrulduğunda Kai üstündeki pelerini kenara fırlattı.
Kyungsoonun Bir karar vermesi gerekiyordu ya tam şimdi şu an ölecekti ya da bir şekilde hayatına devam etmek zorundaydı.Kyungsoo ölmek istemiyordu gözlerinin önünde hunharca katledilen ailesi gibi ölmek istemiyordu.Acı,kan,pislik içinde ölmek istemiyordu
"Lütfen efendim bana zarar vermeyin" Kyungsoo son bir umutla Kainin gözlerine baktı.
Kai o gözlerin içinde boğulduğunu,öldüğünü hissetti.
Yazar Notu : Yorumlarınız beni very very very sevindiriyo bebeklerim Hep böyle olun canımı yiyin yav