Luhan panikle Kainin omuzlarını tuttu “Kai ejderha yok burada”
Kai Luhanın ellerini iki yana savurdu “Hayır Luhan ejderha buralarda bir yerde.Lanet olasıca hergün her tanrının günü bu kokuyu alıyorum.Sizi korumam lazım bebeğimi Kyungsooyu korumam lazım”
Kyungsoo ağlamamak için sedirin üstündeki minderi sıkıyordu.
Luhan tekrar Kainin kollarına yapıştı “Kai bir şey olmayacak tamam mı.Hiçbir şey” Luhan Kaiyi sakinleştirmek adına sarıldığında Kyungsoo hıçkırılarını serbest bıraktı.
Kai Luhanı yavaşça kenara ititp Kyungsooya sarıldı.
“Korkma bebeğim iyi olacaksınız”
Kai Kyungsoonun içinde kopan fırtınaları bilmiyordu.Kyungsoonun hıçkırıkları bu sefer kendi için değil minik bebeği için dökülüyordu.
Kai onun kokusunu alamazdı çünkü ona aşıktı.Aşık olunca ejderhaların kokusu partnerlerine normal gelirdi çünkü aşk insanları bütünüyle birleştirirdi, kokularıda dahil.
Hyunilde hıçkırarak ağlamaya başladığında Sehun ve Luhan aynı anda onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
“Baya onu öldüymesinler yalvayıyım” Hyunilin hıçkırıkları Kyungsoonun daha hatta daha da fazla ağlamasına neden oluyordu. Hyunil en ufak tehlikede bile sevgilisini koruma derdideydi.
Kai hiç bir şey anlamıyordu beyni adeta pelte olmuştu.Kim neyi öldürecekti.Burada ölmesi gereken tek şey bir ejderhaydı ne kadar cılız da olsa kokusunu alabiliyordu.
Kyungsooyu bedeninden uzaklaştırıp elini çenesine koyup kendine bakmaya zorladı.
“Koruyacağım seni dedim” yumuşak olmaya çalışan sesiyle mırıldandı Kai.
“Beni kendinden koru Kai” Kyungsoo acıyla fısıldadığında Kai kendini oracıkta öldürmek istedi.
“Benim suçum ne?.. Benim suçum ne!! .Lanet olasıca suçum ne?..” Kai daha fazla bu gürültüye dayanamıyordu. Bu ortama dayanamıyordu , ejderha kokusuna, havaya karışan hıçkırılara,küçük çocuk mırıldanmalarına dayanamıyordu.
Anıları bir bir geri geliyor, canını yakmak için küllerinden doğuyorlardı sanki.
“Yalvarırım susun” Kulaklarını kapatıp en gür sesiyle bağırdığında içeride tek bir çıt bile çıkmıyordu.
Kyungsoonun gözyaşları gözlerinde donmuş,Hyunil babasının kucağında derin derin nefesler alıyordu.
“Kai ne olur kendine hakim ol” Luhan korkudan titrerken Sehun onun elini tutuyordu.
“Beni sakinleştir” Kai acıyla hırladığında Luhan Kyungsooya yalvarırcasına baktı.
“Kyungsoo onu sankinleştir” Luhan yalvarırcasına Kyungsooya bakıyordu.
“Kai” Kyungsoo ağlamaktan hırpalanmış sesiyle bağırmaya çalışıyordu.
“Yanındayım,yanındayız” Kyungsoo ürkekçe Kaiye sarıldı.
Kai kollarını bir koala gibi Kyungsoonun çevresine sarmıştı.
“Sizide öldürmemeli Soo,annem gibi sizide öldürmesine izin vermem”
Kyungsoo o zaman içindeki bir kaç parçanın cız ettiğini hissetti.Sadece acı çeken kendi değildi,Kai de acı çekiyordu.
“Sorun ne anlat bana” Kyungsoo Kainin sırtını sıvazlıyordu.
“Yıllar önce” Kainin çatallaşmış sesi ne kadar acı çektiğinin belirtisiydi “Ben daha küçükken annemle bir göl kenarına gittik.Her şey başta mükemmeldi Soo, her yerde renkli çiçekler vardı,kuşlar,böcekler,kelebekler. Sadece bir an için bir kelebeğe kapılıp annemin yanından uzaklaştım” Kainin sesi sonlara doğru kısıldıkça kısılıyordu.
“Büyük bir çığlık sesi duydum ardından bağırışmalar.Hiç bir şey yapamadım, sadece hıçkırarak ağladım,daha küçüktüm ben.Daha sonra bir anda üstümdeki gökyüzü simsiyah oldu. Başta karanlık oldu zannettim,geceye daha çok vardı ama…Sonra onu gördüm beyaz bir ejderha tam üstümde duruyordu” Kai gözleri doluyken kıkırdadı.
“O kadar beyazdı ki iyiliğin rengi gibi ama o annemi öldürmüştü Soo”
Kyungsoo korkuyla titriyordu.Beyaz ejderhanın methini duymuştu,kötü biriydi,kötü bir ejderha.Bütün ejderhaların sonunu getiren beyaz ejderha.
“Merak etme Soo bana bir şey yapamadı neden bilmiyorum ama.Gitti öylece bırakıp gitti”
Kyungsoo nedenini sormak istemiyordu.Yeni bir macerayı kalbi ya da bedeni kaldıramazdı.
“Kai” Kyungsoo gözlerindeki yaşlar parıldarken Kaiye gülümsedi.
“Her şey iyi olacak.Biz iyi olacağız”
Kaide gülümsedi “İyi olacağız”
..“O ejderha ölünce iyi olacağız” ..
Hepsi bir ağızdan çığlık atmak istiyordu gerçeği Kainin yüzüne vurmak istiyorlardı ama yapamadılar. Hepsi gerçekliklerin verdiği korkuyla susup öylece Kaiyi izlediler.Kyungsoonun onu sakinleştirmesini beklediler.
Kyungsoo sinirlenen Kainin bir canavara bile dönüşebileceğini Luhandan öğrenmişti.Gerçek manada olmasa da insan canavarlara dönüştüğü kesindi.
“Kyungsoo” Kainin her halinden sakinleştiği belli sesi odada yankılandı.
“Efendim” Kyungsoo hala Kainin sırtını sıvazlarken cevap verdi.
“Sizi kaybedemem” Kai daha da sarılabilirmiş gibi sarılmasını sıkılaştırdığında Kyungsoo delirecekmiş gibi hissediyordu.
“Kaybetmeyeceksin” Kyungsoo yeni bir kara almıştı.Ne olursa olsun bütün gerçekler orataya çıkmalıydı.
Kai den ayrılıp derin bir nefes aldı.
“Herkes beni dinlesin” Kyungsoo bağırdığında Kai hariç bütün gözler ona imkansızlıkla bakıyordu yapmamalıydı,en azından şimdi değil.
“Kai istersen beni şimdi öldür” Kyungsoo titremesine engel olamasa da konuşuyordu.
“Ben bir canavarım” Kyungsoo kahkaha atmıştı.
“Sana göre azılı bir katil.Öldürülmesi gereken bir canavar”
Kai tam konuşacakken Kyungsoo onu susturdu.
“Sadece beni dinle…Ben sana göre bir canavarken anneme babama göre küçük bir bebek üstüne titrenmesi gereken bir evlattım.Ama senin anneni aldıkları gibi benim ailemide aldılar Kai…Sana göre ejderhalar canavarsa bana göre insanlar canavar. İkimizinde bi farkı yok ki”
Kyungsoo sonlara doğru kısıklaşan sesiyle Kaiye bakıyordu.
“Sen…Sen bir canavarsın” Kai acıyla bağırdığında Kyungsoo kaçacak bir delik bulmak, biran önce buradan gitmek istiyordu.
Ani itiraf zamanın geldiğinin habercisiydi.Çanlar çalıyor,kaderin sesi Luhanın kulaklarında çınlıyordu.İtiraf anı Kyungsoonun elinde olmasa da onu mecburiyetli kılıyordu.Aslında kendi isteği değildi dış mihraklar onu bu itirafa sürüklüyordu.O da zamanı ya da yeri hesaplamadan içindeki sırrı delice kusuyordu.