BÖLÜM 8

459 33 2
                                    


“Dokun bana” Kyungsoo heyecanla Kaiye bağırdı.

Kai hiçbirşey diyemeden sadece Kyungsooya bakıyordu.

“Dokun bana lütfen” Kyungsoo yeniden bağırsada Kai hiçbir tepki vermiyordu.Kyungsoo Kainin elini tuttu.İçinde derinlerde bir yerde oluşan mutluluğu hissediyordu sanki.

“Ne…Ne yapıyorsun” Kai sessizce fısıldadığında Kyungsoo elini hızla çekti.

“Üzgünüm sadece bir şeyi hissetmem gerekiyordu” Kyungsoo heyecanla sırıttı.

“Neyi hissedeceksin” Kai sorgularcasına bakıyordu.

Kyungsoo gülümseyip bir daha Kainin elini tuttu.Hafif kıkırdadıktan sonra Kaini yanağına mini minnacık bir buse bırakıp geri çekildi.

Kai’nin kalbi heyecanda olsa gerek yerinden çıkmaya çalışıyordu sanki.

“Efendim” Kyungsoo Kainin önünde ellerini salladı “İyi misiniz?”

Kai transtan kutulmuşçasına silkelendi. “Ne yapıyorsun” Kai sinirleniyordu hatta sinirden kuduruyordu.1 ay boyunca tam 1 ay boyunca her saniye izlediği adama dokunamamıştı tam tamına 1 ay onu uzaktan avarece takip etmişti.1 ay kahrolasıca 1 ay neler çektiğini o biliyor muydu? Delirmenin eşiğine geldiğini biliyor muydu ?

“Sorunun ne senin” Kai sinirle bağırdığında Kyungsoo oluşan sesin yüksekliğinden kurtulmak için kulaklarını kapadı.

“Sorunun ne senin. Seni lanet… Benden ne istiyorsun.Cidden ne istiyorsun.Artık acıyor Kyungsoo benimle oynama,senin için hiç iyi olmaz.” Kai arkasını dönüp uzaklaşacakken vazgeçti geri aynı yerine geçip Kyungsoonun dolu gözlerine baktı.

“Sakın ağlayayım deme” Kai kızdığında Kyungsoo akmaya niyetlenen gözyaşlarının düşmemesi için kafasını gökyüzüne kaldırdı.

“Bak bana Kyungsoo.Seni…Ben seni…Seviyorum.Anlamıyorsun beni tamam ama lütfen bana acı çektirmekten vazgeç.Bir süre daha burada kalmak zorundayım sonra gideceğim zaten , o zamana kadar yalvarırım ya yanıma yaklaşma,bana gözükme,kokunu benden sakın.Ya da bırak yanında olabileyim sana dokunayım,seni hissedeyim,kokunla sarhoş olayım.Yalvarırım bir seçim yap”

Kyungsoonun gözlerinin önünde bir kelime dönüp dolaşıyordu ‘Gideceğim’ hayır Kai hiçbir yere gidemezdi.1 aydır her yerde onu izlediğini biliyordu,her gece ayazda dışarı çıkıp derin derin havayı soluyup sürekli onun odasını gözlediğini biliyordu.Bunları biliyordu ve Kai gidemezdi,o izin verse bile küçük ejderhası buna izin vermezdi.

“Hayır” Kyungsoo Kainin kızacağını bilsede gözyaşlarını serbest bırakmıştı. “Hayır” tekrar sessizce fısıldayıp yere düştü.

O buna izin vermezdi.Bebeği babasının gitmesine izin vermezdi.Acırdı eğer Kai giderse çok acırdı.

Gökyüzünden yağmur taneleri yeryüzüne yavaşça düşmeye başlarken.Havada 3 nefes 2 de ses yankılanıyordu. Soluk alıp veren 2 adam ve daha minicik bir bebek nefesi,yanlarına eklenen acı hıçkırıklar ve kaderin bağırırcasına fısıldaması.

Kai en sonunda dayanamayıp Kyungsoonun çöktüğü yere çöküp ona sarıldı. “Tamam özür dilerim Kyungsoo sana bağırmak istemedim” Kai sarılıp Kyungsooyu yatıştırmaya çabalıyordu defalarca özür dilememişti hayatında hiç özür dilemeyen Kainin özürleri toplanıp binlerce defa ağzından çıkıyor gibiydi.

“Gitme” Kyungsoo sessizce fısıldadı. “Kai gitme” 

Kai mutluluktan ağlıyordu “Sonunda Soo sonunda” Kyungsooyu daha çok kucağına çekip onu yağmurdan korumak istermişçesine sarılıyordu.

“Beni yağmurdan koruma Kai kendinden koru” Kyungsoo kıkırdadığında Kai hayretle ruh hali sürekli değişen çocuğa baktı.

“Nasıl bir şeysin sen?” Kai sorduğunda Kyungsoo kıkırdamaya devam etti.

“Emin ol sevmeyeceğin bir şey” Kai Kyungsoonun söylediklerini dinlemeden onu kucağına alıp kendi evine doğru taşıdı.

“Ters yön Kai” Kyungsoo cırladığında Kai suratını buluşturdu.

“Bazen susunca daha güzel olduğunu düşünüyorum” Kyungsoo somurttuğunda Kai toparladı “Ama sonra her halinin güzel olduğuna kanaat getiriyorum”

Kyungsoo Kaiyi odasına çıkarıp üstünü değiştirmesi için bir kaç kıyafet eline tutuşturup odadan çıktı.Kapının önüne çöküp sessizce beklemek yerine konuşmaya karar verdi.

“Şu an ne olduğunu inan bilmiyorum.Sana ne olduğunu neden şuan beni umutlandırdığını bilmiyorum.Ama sikimdede değil Kyungsoo yanımda olduğun sürece istersen konuşmam bile,sadece seni hissetmeme izin verirsen bana yeter yanımda olman bana yeter.”

Kyungsoo yavaşça kapıyı açıp Kaiye arkadan sarıldı.

“Sana acı çektirebilirim,bana acı çektirebilirsin.Seni sevdiğimi defalarca inkar edip korkularımın arkasına saklanabilirim,senden ağzından çıkan tek bir sözcüğü bahane ederek bile kaçabilirim,geçmişinden nefret edebilirim,sana dokunmak bile beni iğrendirebilir.Ama olmadı Kai senden vazgeçmedin.Sen vazgeçmedikçe içimde 3 şey büyüdü.Birincisi umut,ikincisi aşk, üçüncüsü ise bebeğimiz”

Kai Kyungsoonun sarılmasıyla kendini kaybetmişken birde yaptığı itiraf düşünme yetilerini kaybettirmişti. Aşk lafıyla sarhoş olmuşçasına beyni sallanıyor, bebeğimiz lafıyla beyni uyuşuyordu.Bir sure sadece Kyungsoonun kollarında düşündü.

Kyungsoonun içi içini yiyordu kendi bile şu dakikaya kadar Kaiye aşık olduğunu fark etmemişti.Üstüne üstlük bir de çocukları olduğu gerçeğini kendi bile hazmedememişken Kaiye söylemişti.Deli gibi korkuyordu Kainin bebeği ve onu istememesinden deli gibi korkuyordu.

Kai Kyungsoonun kolları arasından sıyrılıp ayağa kalktı Kyungsooda onunla birlikte ayağa kalkmıştı.

“Aşk? Bebek?” Kai zayıfça mırıldandığında Kyungsoo delice başını evet manasında sallıyordu.

“Bebek?” Kai tekrar sorduğunda Kyungsoo kafa sallamayı bırakmış dolu gözlerle onu izliyordu.

“Evet Efendim bebeğiniz” Kyungsoo korkuyla fısıldıyordu.

Kai Kyungsoonun korktuğunu anladığında onu kucaklayıp kendi etrafında döndürdü. “Bizim bebeğimiz Soo ikimizin bebeği”

Kyungsoo rahatlamışlığın verdiği mutlulukla kahkaha atıyordu.

“Bu dünya üzerinde kulaklarımın duyduğu en güzel şeydi Kyungsoo,bana bunu bahşettiğin için teşekkür ederim” Kai mutlulukla Kyungsooya sarılmaya devam ediyoru.

“Baya uykum vay” Hyunil rahatsızca yerinden kıpırdarken Luhan onu kucağında iyice rahat ettirebilmek için zıplattı.

“Uyuma bebeğim tamam mı babayı görmeye gideceğiz” Luhan karşıdaki eve yavaşça yürüyordu.

“Baya” küçük çocuk uykulu sesiyle mırıldandığında Luhan kıkırdayarak başını salladı.

Kapıyı tıklattığında saniyeler içinde kapı açılmıştı.

“Oğlum” Sehun direk Hyunili kucağına alıp döndürmeye başladığda Luhan surat asmıştı.

Hyunil Sehunun kucağında çığlık atarcasına gülüyordu. “Baya duy duy noluy”

Sehun en sonunda durup kapıda kalmış Luhana baktı. “Neden içeri gelmiyorsun sevgilim”

Luhan Sehunu umursamadan es geçip salona yürüdü.Sehunda onun peşinden oğluyla konuşarak yürüyordu.

“Onun uyuması gerek Sehun” Luhan sinirle mırıldandığında Hyunille Sehunun başı Luhana döndü.

“Uyumalıymışsın küçük adam” Sehun Hyunilin kucağına bir öpücük bıraktı.

“İtiraş etmeyeceyim çünküm uykum vay” Hyunilde babasının yanağına bir öpücük kondurdu. “Ama baya aytık yanımdasın deyil mi?” sırıtarak sorduğunda Sehun başını salladı.

Sehun oğlunu alarak kendi odasına yöneldi Hyunili yatağa koyup saçlarıyla oynarken Hyunil uyuyakalmıştı.Oğlunun başına yavaşça öpücük kondurup üstünü iyice kontrol edip etrafına yastıklar koydu, daha sonra gülümseyerek dışarı çıktı.

Luhan sedirin üzerinde somurtarak oturuyordu.Sehunda hemen yanına kuruldu.

“Sorun ne sevgilim” Sehun sırnaşarak sorduğunda Luhan onu umursamamıştı.

“Bir sorun yok” Luhan hala umursamayarak konuşmaya devam ediyordu.

Umursamaz Luhan onun en sevmediğiydi. Luhanı kolundan çekip boylu boyunca sedire yatırdı. “Beni Hyunilden kıskanıyor olamazsın değil mi,ya da onu benden”

“S-saçmalama” Luhan Sehuna yakınlığın verdiği heyecanla kekeliyordu.

“Seni özledim,seni deli gibi özledim Luhan” Sehun Luhanın dudaklarına minik minik hızlı öpücükler kondurarak geri çekiliyordu.Luhan en son dayanamayarak Sehunu kendine çekip öpücüğü derinleştirdi.

Sehun Luhanın ağzının her bir miliminde dilini gezdiriyordu.Onun muhteşem tadını doyasıya tatmak istiyordu.Öpücük daha da derinleşirken Sehunun eli pantolonun kemerini çözüp hızla fermuarı aşağıya indirdi.Luhanın küçüğünü avuçluyordu.

Luhan Sehunun ağzına bir bakir gibi delice inliyordu.Sehun mutlulukla yukarıya kıvrılan dudaklarıyla duraksadı Luhan fırsattan istifade Sehunun diş etlerini yalamıştı.

“Hiç kimseyle değil mi Luhan hiç kimseyle” Sehun elini iç çamaşırının içine sokup iyeyi aşağı yukarı sıvazlarken mırıldanıyordu.

“Hiç kimseyle Sehun senden başka hiç kimseyle...Peki ya sen?” İnlemelerinin arasında düzgün konuşuabildiğine seviniyordu Luhan.

“Asla senin vücudunu gördükten sonra başka vücutları nasıl beğenebilirdim” Sehun üstündeki gömleği başından çıkarıp odanın bir köşesine fırlattı.Aynı işlemi Luhanda da gerçekleştirip vücudunun her yerini yalayıp öpebilmek adına başını aşağılara doğru indirdi.

Boynundan başlayarak yavaşça yalayarak aşağıya iniyordu.Pembe tepeciklere geldiğinde onları ağzına alıp emmeye başladı.Bu sırada Luhan inlemelerini bastırabilmek için eliyle ağzını kapatıyordu.Sehun daha fazla ısırıp daha fazla emiyordu.İki tepeciği bir kenara bırakıp daha da aşağılara yöneldi Luhanın göbek deliğine dilini sokup ileri geri hareket ettiriyordu.

“Seh-un” Luhan derince inlediğinde Sehun gülümsedi “Hala zevklerin aynı Luhan” gülümseyip Luhanın pantolonunu çıkardı.Luhan gözlerini Sehundan ve vücudundan bir saniye bile ayıramıyordu.

Sehun eğilip Luhanın üyesine bir öpücük kondurdu. “Öyle özledimki seni miniğim” Sehun kıkırdadığında Luhan sinirle soludu “Minik falan değil o gerizekalı”

Sehun Luhanın üyesine daha fazla öpücük kondurmaya başladı adeta Luhanın miniğiyle öpüşüyordu. Luhan zevkten çıldırıyordu. Sehun kafasını kaldırıp Luhana baktı,kızarmış yanakları sedirin üzerinde dağılmış saçlarıyla mükemmel bir görüntü şöleni yaşatıyordu Sehuna.

Sehun hızla pantolonunu çıkarıp Luhanın bacaklarını ikiye ayırdı. Diliyle pembe sıkı deliği genişletmeye çalışıyordu.Her yalayışında Luhan inliyordu,her sıkı delik Sehunun dilini çevrelediğinde Sehun şehvetle inliyordu.Elini Luhana doğru uzattığında Luhan hızla parmakları emmeye başladı.

Luhan Sehunun parmaklarını ıslatıp geri ağzından çıkardı.Sehun yukarı doğru çıkıp tekrar Luhanı derince öpmeye başladığında ilk parmağını delikten içeriye yollamıştı.Luhan bu kadarcık bir şeyle bile acı çekerken Sehunun üyesinin ne kadar acıtacağını düşünemiyordu bile.

Sehun Luhanı öperek dikkatini dağıtmaya çalışırken ikinci parmağıda sıkı delikten içeriye yollarken genişletme çalışmalarına başlamıştı bile. Luhan kendini tutamıyor acıyla inliyordu.

Sehun geri çekilip eline tükürdü boylu boyunca üyesine kendi tükürüğünü yaydıktan sonra Luhanın girişine konumlandırdı. “Canını acıtacağım için şimdiden özür dilerim sevgilim” Luhan tam ağzını açacakken içine tek seferde giren kocaman üyeyle kendini tutamamış çığlık atmıştı.

“Siktir siktir Luhan Hyunil uyanacak” Luhan ani hatırlatmayla Acıyla sızlanmaya başlamıştı.

“Eğer uyanırsa senin sikik üyen yüzünden Sehun ,seni geberteceğim” 

Sehun Luhana gülümseyip üyesini yavaşça ileri geri itmeye başladığında Luhandan kazandığı derin inlemeyle yerini ezberlediği noktaya daha hızlı vurmaya başladı.Bir yandan Luhanın üyesini sıvazlıyor bir yandan kendini Luhanın içine itiyordu.Kısa sure sonra Luhan boşaldı ,Sehun eline bulaşan menileri memnuniyetle yaladı.

Kendiside Luhanın hemen ardından Luhaın içine tohumlarını bıraktı.Luhan ani gelen *click* sesiyle Sehunun omzuna yumruk attı. “İçime boşaldın Sehun seni geberteceğim”

Sehun kıkırdayıp Luhanın dudaklarına bir öpücük bıraktı. “Bence Hyunile bir kardeş lazım”

“Bencede bi kaydeş iyi oluy” 

Kapıdan gelen sesler ve kıkırdamayla ikisi aynı anda başını o yöne çevirmişti. “Tanrım Hyunil” Luhan dudaklarını dişlediğinde Sehun hala Luhanın içinden çıkmamış bir Luhana bir Hyunile bakıyordu.

“Bana öyle bakma baya ileyide sevgilimle yapıcayım şeyleri öyrenmem geyek”

Ejderha AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin