Sol gözümden uğurlanan gözyaşım aheste aheste yanağımda gezindi. Rotasını ezberlediğini bildiğim için onun varlığını bir süre umursamadım.
Onu silmek yerine ezberlediğim karanlığın içinde biraz daha kendimi kaybettim. Yalnızlığım üşütürken bedenimi yaz günü olmasına aldırmadan üzerimdeki yorgana sığındım.
Titremelerim şiddetini arttırırken vücudumdaki hücrelerin isyan çıkardığının farkındaydım. Ruhumun artık onun hasretine dayanamadığının farkında olduğum gibi... Midemin bulantısına aldırmamaya çalışarak yerimden doğrulmaya çalıştım.
Lakin doğrulmamla birlikte büyük bir öğürme sesi odayı doldurdu. Gözlerim bu duruma düştüğüm için dolarken saatin kaç olduğuna aldırmadan koşarak odadan çıktım.
Odamın karşısındaki tuvalete kendimi hızla attım. Klozete eğilip içimdeki bütün birikenleri boşaltmaya başladım. Gözümden akan yaşlar midemin acısını gölgelerken sağ elimi kalbime uzattım.
Sanırım artık dayanamıyordum. Gözünün önünde yanarak kül olurken ben, denizinin kıyılarına beni yaklaştırmamasına dayanamıyordum.
"PİRAYE." Annemin yüksek sesinden ismimi duymamla birlikte saçlarımın gözümün önünden çekilmesi eş zamanlı oldu. Midemdekilerin boşalmasına rağmen dinmeyen öğürtülerim sebebiyle daha fazla acı çekiyordum.
Klozete baktıkça bulantımın arttığını annem fark etmiş olacak ki hızla sifona bastı. Başım dönmeye başlarken son birkaç öğürtü dudaklarımdan koptu. Bununla birlikte birkaç damla kan pisliğinden arınmış suya karıştı.
"Anne..." kısık sesim yok oluşumun habercisiyken annem başımı göğsüne yasladı. Annemin şefkatini göstermekten çekinen kollarının dahi ruhuma acıdığını o an fark ettim.
"Kızım..." diye kendisine bastırmaya devam ederken aynı zamanda saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Her ne kadar beni sakinleştirmek için uğraşıyor olsa da gözyaşlarının arasında esir kaldığını kesik kesik gelen nefesinden anlayabiliyordum.
Elini alnımdaki saçlarıma uzattığı an "KENAN!" diye babama bağırması aynı anda oldu. Ardından kendisini biraz toplayıp devam etti. "Kenan yanıyor kızım. Telefonumu getir çabuk bana." dedikten sonra beni tutarak ayağa kaldırmaya çalıştı.
Ayaklarımdaki hareketlilik sanki beni terk etmişti. Daha doğrulamadan tekrar annemin kollarına yığıldım. "Asiye." diyerek tekrar anneme seslendi babam. Bu seslenişin ardından annemin eski samsung telefonunun kilit açılma sesi banyoda duyuldu.
Ardından saatin kaç olduğunu umursamadan titrek elleri onu aradı. Gözyaşlarını dindirmeye çalışırken karşıda uyuyan kadının uyanmasını bekledi. Ardından telefonun ahizesinden bütün banyoya Sema teyzenin uykulu sesi yayıldı.
"Sema." dedikten sonra annem devam edemedi. Hıçkırıkları banyoda yankılanırken babamın sesi duyuldu bu sefer banyoda.
"Sema hanım uykundan uyandırdık kusura bakma. Piraye çok rahatsızlandı da eğer Mert evdeyse bir bakabilir mi diye aramıştık." İsmini duymamla birlikte atışları hızlanan kalbimle birlikte tekrar yaşlar gözlerimden uğurlanmaya başladı.
Annemle benim hıçkırıklarımız banyonun fayanslarına çarpıp yere dökülürken Sema teyzenin "Hemen geliyoruz Kenan abi." dediğini işittim.
"Anne." dememle birlikte "Efendim kızım." diye yanıtladı annem. "Anne ben çok yoruldum. Ben her gün zehir gibi olan bu cümleleri içimde tutup söyleyememekten çok yoruldum."
Gözyaşlarımı elleriyle silip "Anlat güzel kızım. Anlat derdini anneciğim." dedi. Ama ben artık söylediği cümleleri anlamlandıramıyordum. "Çok yoruldum." diye sayıklamaktan başka bir cümle de dudaklarımdan dökemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİRAYE
Genç Kız EdebiyatıYıllardır defterlerime nakış gibi işlediğim isminde takılı kaldı gözleri. Bakışlarını yüzüme çevirerek anlattı bütün hislerini. Ardından hızlıca kapattı günlüğümün sayfalarını. Gözlerini yüzümden çekerek arkasını dönüp hızla birkaç adım attı ileriye...