Elindeki sigarayı ağzına götürüp derin bir nefes çekti Felix.
Jisung yine aynı adamı gördüğünü söylüyordu işte. Boynunda açmak üzere olan bir gül dövmesi bulunan, kızıl saçlı ve kendisini 'Ölüm Meleği' olarak tanıtan adamı yine gördüğünü söylüyordu. Felix emindi ki bu Jisung'un gördüğü saçma bir halisünasyondu. Onun gördüklerini kimse göremiyordu ve tanrı kutsamadıkça Jisung bir ölüm meleğini göremez diyordu Felix içinden. Bir yandan da korkuyordu çünkü Ölüm Meleği denen adam kendisinden bahsetmişti Jisung'a. Boynundaki gül dövmesinin siyah gözlü çocuğa ait olduğunu söylemişti.
Felix 'siyah gözlü çocuk' dendiğinde anlamamıştı ilk önce. Ama o, siyah korkunç gözlerle doğmuştu işte. Bu onun lanetiydi kendine göre. Şükrediyordu çünkü iki yaşından sonra gözlerinin rengi her rengi alabilen bir elaya dönüşmüştü.
L koltuğun karşısında oturan Jisung'a baktı. Hiçbir şey yapmıyordu zira halisünasyonun etkisinden hala çıkamamıştı. Gözlerini önündeki alçak masaya dikmişti. Gördüğü adamın gerçek olduğunu biliyordu çünkü kendine bazı şeyleri göstermişti. Bazı korkunç şeyleri.
"Yarın restorana gelmemi ister misin Han? Senin gibi patronluk yapayım biraz." dedi Felix ifadesiz yüzüyle.
"Olur." dedi Jisung da sakince.
Felix bitmek üzere olan sigarasından bir nefes daha çekti. Parmağıyla sigarayı söndürüp masanın üzerindeki küllüğün içine fırlattı. Küllüğün içinde de söndürebilirdi ama parmaklarını kullanmayı daha çok seviyordu.
[...]
Direksiyonu sağ tarafa kırdı Felix. Işıkta bekleyen arabaların önünden geçerken tam da ordan hızla bir kamyon geçti. Felix kamyonun kendini ezeceğini ona çarpmadan 5 saniye önce fark etti. Kafasını kamyonun olduğu tarafa çevirdikten 3 saniye sonra kamyon arabayı parçalayıp geçti.
Sol ve ön cam parçalandı, tüm cam parçaları Felix'in yüzünde ve boynunda kırmızı çizikler oluşturdu. Bir cam parçası elinin ortasına girdi ve öylece kalakaldı. Bacakları ilk önce birbirine sonra da kapılara çarptı. Sağ bacağında kırılan kemik kaslarını da yanında alarak dışarı çıkıverdi derisinin içinden. Direksiyona çarpan anlı sarı bir tozla kaplandı. Sağ omzu kapıya çarpıp çıkıverdi yerinden. Burnundan sıçrayan kan direksiyonu kirletti. Elinin içindeki büyük cam parçası direksiyona çarparak daha da içeri girdi.
Üç takla ardından arabanın tekerlekleri zifte yapışmış gibi durdu. Felix direksiyonun önünde yerde duran kafasını çevirmeye çalıştı ama başaramadı. Önüne uzanan iki eline baktı. Birinin ortasında kocaman bir cam parçası ve diğerinin üzerinde kanla bulanmış derin çizikler vardı.
Jisung arabanın takla attığını gördüğünde bu arabanın Felix'e ait olduğunu anlaması pek de gecikmedi. Avazı çıktığı kadar "FELİX!!" diye bağırdı. Olamazdı değil mi, olmamalıydı!
Jisung koşarak göbeğin ortasında duran arabaya seslendi. Ama tam da o anda Felix'e çarpan kamyonun bir benzeri ona çarpıverdi. Jisung arabanın altında kalırken kafası oraya dönük olan Felix gördüklerinin şokunu geçirmeye çalışıyordu.
Kamyon geçip gittiğinde yerde yatan Jisung'un gözleri açıktı. Burnu kanıyordu. Ne kadar acı çektiğini belli edercesine bacaklarını büktü. Gözleri onun gözleriyle buluşurken ağlıyordu Lix. Kafasının sağ tarafında oluşan kan gölünü fark ettiğinde gözyaşları daha da arttı ve yanaklarındaki iki gözyaşı aynı anda süzüldü.
Jisung'un gözleri hem acıdan hem de üzüntüden dolmaya başladı. İkisi de can veriyordu evet. Belki Jisung sağ çıkabilirdi ama Felix için aynı şey söylenemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Eyes |Chanlix ✔️
FanfictionTanrı Chris anıları karartan Lee Felix'i bulur ve canını alır. Onun ruhunu yok edecekken Doğa Meleği Hyunjin ona engel olur ve Lee Felix dünyaya salınır. Her şey, bu salınmadan sonra başlar. Ve Tanrı Chris, aşık olur... Minsung, Changjin, Seungin.