0.3

533 60 70
                                    

"Sol-ah bir latte lütfen." 

"Hemen efendim." 

Son verdiği emirle tezgahın arkasında bulunan sandalyeye sırtını verdi Jisung. Saçlarını karıştırmak için elini götürdüğünde kafasında birkaç dikiş olduğu aklına geldi. Derin bir nefes alıp verdi ve cebindeki telefonunu çıkarıp kilidini açtı.

'Doktor Jeongin' diye kaydettiği numaraya tıkladı ve telefonu kulağına götürdü. 

"Efendim Jisung"

"Akşam boş musun?"

"Evet, neden sordun?"

"Felix, ben ve Changbin bir şeyler içecektik. Sen de ol istedim."

"Felix yeni taburcu oldu geri kafalı, o içki falan içemez."

"Her neyse Jeong." 

"Tamam, saat 8'de evinizde olurum."

"Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Telefonun kapanma sesiyle gerindi Jisung. Telefonu kulağından çekip cebine attı. Yerinden kalktı ve kolundaki saate baktı: 17:35 

"Larina, bugün erken kapatıyoruz bebeğim. İyice dinlen ve yarına enerjik gel olur mu?"

"Tabi patron, iyi akşamlar dilerim size."

Üzerindeki önlüğü çıkardı ve kısa koridorun sonundaki küçük dolaba koydu.  Geri dönüp Larina'ya dükkanı kapatmasını söyledi ve yavaş adımlarla dükkanından çıktı. Kenara park ettiği arabasına binmeden önce ceketini açık camdan içeri fırlattı. 

Arabasını çalıştırdığında duyduğu "Selam." cümlesiyle bir gram irkilmedi bile. Yanında oturan kızıl saçlı çocuğa gözü çarptığında ifadesizce "Sana da selam." dedi. Direksiyonu kırıp park alanından çıktı ve ana yolda sürmeye başladı.

"Akşama bi' planın var mı?" diye sordu sessizce Minho.

"En az 10 kadeh viski içeceğim."

"Bunu biliyordum zaten, seni Jeongin'le konuşurken dinlemiştim." dedi hafifçe sırıtarak.

"Bu gece bana bulaşma lüt-"

"Ayrıca bi' daha Larina'ya bebeğim deme. Kıskanıyorum."

"Siktir git Minho, seninle uğraşamam." dedi Jisung gözünü yoldan ayırmayarak.

Minho'nun eli Jisung'un iç bacağını kavradığı zaman sıktı hafifçe. Jisung elinin altında çaresizce inledi.

"Ama ben seninle uğraşabilirim değil mi?" diye sordu arsızca sırıtarak.

Jisung bacağından penisine doğru giden eli kavrayıp geriye çekti.

"Minho, seni Tanrı'ya şikayet etmemi ister misin?" dedi Jisung, bir ara sokağa girerken.

Başını arabanın camına doğru eğerek kafasını gökyüzüne doğrulttu.

"Hey Tanrı Chris!" diye seslendi gökyüzüne, tam devam edecekti ki Minho ağzını kapattı. Sonra eli kayboldu. Jisung doğrularak karşısındaki koltuğa baktı. Siyah küçük küller kalmıştı yine.

Arabadan inip iki katlı evinin kapısına yürüdü. Kapı önüne vardığında cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Felix yatağında uzanıyor olmalıydı. Onu rahatsız etmek istemediğinden salona oturdu. 

Minho yine aklına giriyordu işte. Onu düşünmeden duramıyordu. Bir kitapta okuduğuna göre Minho Tanrı Chris'in 1 milyar yıllık dostuydu. Tanrı'ya en sadık melekti o. Namı değer Ölüm Meleği. Tanrı Minho'nun bana yaptıklarını görmüyor mu? diye düşündü. Zira Tanrı görüyorsa ona cezasını verirdi. 

Dark Eyes |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin