1.5

338 35 41
                                    

"Chan yeter içme artık." dedi Felix yüzündeki saçma sırıtışla. 

Minho, Jisung ve Jeongin yanlarındaydı. Minho Cennet'ten, Jisung da marketten birkaç içki alıp gelmişti. Başladıklarında saat akşam 7'ydi ve şimdi gece 12'yi geçiyordu saat. Minho dahi sarhoş olmuştu. Tek sağ kalan Chan'dı.

"Zaten sarhoş olmuyorum bırak beni de asıl sen içme." dedi kucağındaki Felix'in kalçalarını hafifçe sıkarak. Minho artık Chan'ın bu hareketlerine alışmıştı, o böyle yapınca yüzündeki sırıtmasıyla kıkırdayıp geçiyordu. 

"Kalça bırakmadın kocacığım." deyiverdi Felix başını Chan'ın boynuna gömerek. Duyduğu şeyle kahkaha attı Chan.

"Henüz kocan değilim bebeğim, ama yakında olacağım merak etme." diye karşılık verdi. 

Sevgilisi kalçalarını ellerine bastırırken bir daha sıktı dolgun kalçaları.

"Sevişecekseniz yatak odasına, gözümüzün önünde porno yapmayın!!" Avazı çıkmış gibi bağıran Minho'ydu. Kulakları acıyan Felix yavaşça ellerini onlara götürürken Jisung sesin desibeliyle gözlerini kapatıp başını geriye atmıştı. 

"Sanki çıplağız, abartma." dedi Chan elini Felix'in kalçalarından çekerek beline yerleştirirken.

"Yine de yatak odasına gidin yeter içtiğiniz. Zaten şu salak da getirdiğim içkiyi kafasına dikti bitirdi. Bak çarpar bu dedim dinlemedi. Bon sorhoş olocom monho bono koroşmo lotfon dedi mal. Ve gördüğünüz gibi dünyadan bir haber yaşıyor."

"İçki değil sen çarptın." dedi Jisung yüzündeki salak sırıtışla sırtını koltuğa yaslarken.

"Oçko doğol son çorpton mış mış. Harbi salak ya!"

Chan ve Felix ikisine de bakıp kıkırdarlarken Jisung ve Minho tatlı tatlı - en son Jisung onu yastıkla boğmaya çalışıyordu- tartışmalarını izliyorlardı.

Chan bacakları beline dolanan ve uykuya dalmak üzere olan Felix'i yatak odasına götürdü yavaş adımlarla. Minho'ya sessiz olmasını emredip girdi kapıdan içeri.

Küçük beden huzursuzca mırıldanıp kucağından indiğinde tam karşısındaydı. Yüzlerinin arasında az bir santim vardı ve ikisi de birbirlerinin muhteşem kokusunu içine çekiyordu.

Felix dayanamayıp dudaklarına kapandı Chan'ın. Chan ise karşılık verdi iyice aralanan dolgun dudaklara. Gözlerini kapatıp Felix'in belini kavradı. Felix de kollarını boynuna sardı hızla. Ensesindeki saçları parmakları arasına alıp okşarken hafif iniltiler çıkarmaya başlamıştı.

Bu Chan'ı tahrik etmekten başka bir şey yapmıyordu.

Başıyla ona yön veren Felix'i tekrar kucağına aldı. Elleri ensesinden başının üst kısmına çıkmıştı şimdi ve delicesine sıkıyordu tüm saçları. Chan acı hissetmese de inlemişti dudaklarına bastırılan dudaklarla eş zamanlı olarak çekilen saçlarının eşliğinde. Sessiz mırıltılar odayı doldururken ikisi de dillerini birleştirmişti.

Kah dişlerinde kah damaklarında dolanan diller dudakların alev almasını sağlıyordu. Dokundukları yerler yanıyordu, kan damarlara daha hızlı pompalanıyordu.

Ellerini Felix'in kalçalarına koyarak sıkmaya başladı Chan. Felix'in bir melodi gibi yayılan inleme sesleri tüm odayı doldurdu. Dışarıdan gelen ıslak öpüşme sesleri ise ikisinin de sebepsizce sırıtmasına neden olmuştu.

Chan dudaklarını yavaşça Felix'inkilerden çekip başını geriye attı.

"Çok sarhoşsun güzelim, yapamayız."

Dark Eyes |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin