0.5

444 57 51
                                    

"Ben geldiğimde el ele tutuşuyordunuz?"

"Bak Jisung bu sadece yanlış anlaşılma, bir soru sormak için-"

"Tamam tamam anladık."

Felix elindeki sigarasından bir yudum çekti. Dumanı sakince üflerken Jisung sadece masaya takılı kalmış gözlerle gülümsüyordu.

"Tanrı'yı gördüm ben, harbi gördüm değil mi?"

"Bozuk plak gibi aynı şeyi tekrar edip durma aptal." diye cevap verdi Felix elindeki sigarayı ona sallayarak.

"O erkek, değil mi?"

"Evet Jisung, erkek."

"O zaman şöyle diyebiliriz, ne kadar yakışıklı bi' adam öyle değil mi?!"

Felix gözlerinin açıklığını yarıya kadar indirerek Jisung'a baktı.

"Ne zaman usta yavşama tekniklerinden vazgeçeceksin?"

"Bu yavşamak mı, sadece övüyorum ben. Bu arada çok yakışıyorsunuz, harbi."

"Hem yavşayıp hem yakıştırıyorsun, HARBİ güzel kafa."

"Benim için başka biri var bebeğim." dedi Jisung sahte bir gülümsemeyle.

"Kimmiş o?" diye sordu Felix alaycı bir tavırla.

"Minho."

"Ölüm Meleği! Lee Minho?!"

Jisung onaylarcasına başını sallarken Felix şaşkınlıkla gözlerini açıyordu.

"O seni hala ziyaret ediyor mu?" diye sordu Felix elindeki sigarayı parmağıyla hızla söndürüp.

"Evet, biraz yani."

"Chris'e söyleyeyim, rahatsız oluyorsan-"

"Aptal mısın ne rahatsız olması, sadece bazen sinir ediyor o kadar. Ayrıca sakın Tanrı'ya söylemeye yeltenme, sikerim."

"Peki." dedi Felix çok uzatmadan. Arkadaşının bir Ölüm Meleği'yle takıldığına inanamıyordu.

"Şimdi bana her şeyi ama her şeyi anlat Felix. Ne oldu, nasıl buraya geldi o ve neden senin üzerinde güçlerini kullanamıyor?"

[...]

Changbin bilgisayardaki ceset parçalarının fotoğraflarını inceliyordu. Bıçakla değil testereyle kesilmişlerdi. Olay bir kırsal kesimde olduğundan bu normal karşılanabilirdi evet, ama Changbin bunun elektrikli testere olduğunu düşünüyordu. Ve o kırsal kesimde elektrikli testeresi olan hiçbir köylü yoktu, zira bunun için maddi durumları yetersizdi.

Kanlar içinde kalmış kol parçasının fotoğrafına bakarken bilgisayarın ardında ona gülümseyen meleği gördü. Uzun sarı saçlarını üst yarısını bağlamış ve diğer saçlarını dağıtmıştı. Göz bebeklerinin etrafında açan mavi çiçekler zümrüt yeşilinden biraz daha açık olan göz rengiyle mükemmel görünüyordu. Parlayan gözlerin altında muhteşem yüz hatları vardı.

Changbin ona bakmadı bile. Meleğin, onu görebildiğini düşünmesini istemiyordu, ona kendi söyleyecekti.

Ama Changbin ona bakmamakta zorlanıyordu. Şeftali renginden biraz daha açık, parlak, geniş ve dolgun dudaklar onun dikkatini çekiyordu. Sessizce kol parçasına bakarken cinayet hakkında düşünmeye başladı. Melek ise çenesini bilgisayarın yanındaki içecek koyulmak için yapılmış yere koydu ve gülümseyerek onu izlemeye başladı.

Changbin parlayan gülümsemeye bakmak istemediğini tekrar etti içinde. Sonra, bu melek benim aklımı okuyor mu diye düşündü. Eğer aklını okuyabiliyorsa Changbin'in onu görebildiğini anlardı ama demek ki okuyamıyordu.

Dark Eyes |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin