6."Dudakların, Dudaklarımda."

222 16 0
                                    


6."Dudakların, Dudaklarımda..."

Adımlarımı havuza doğru atarken aynı zamanda ağlamamaya çalışıyordum.
Kendimi acayip derecede sıkıyor ama hiçbir işe yaramıyordu.
Ağlamamı tutamayarak hıçkırdığımda hızlıca gözümü sildim.
Ablamın böyle yapması ve birden kavga çıkartmasını aşırı sinir olmuştum. Benim durumumu çok iyi biliyordu. Aslında ben ona anlatıyor, o sadece saçmalama Azra deyip lafı ağzıma tıkıyordu. Ablamın bu hareketlerini hiç ama hiç sevmiyordum.
Derin bir nefes aldım "Bunları düşünme... Bunları düşünme..." defalarca tekrar ettiğim kelimeyle ile havuzun kapısından girdim.

Birden kendimi burada bulmuştum. Aslında evden çıkarken bana en iyi onu görmek olduğunu düşünmüş ve buraya gelmiştim. Kendimi onun yanında iyi hissediyordum ve şuan iyi hissetmeye ihtiyacım vardı.
En iyisi de Kıvanç'ın yanı idi.

Kendimi çeki düzen vermeden gözlerimi içeride gezdirdiğimde onun açık beyaz kapılı odada koltukta oturduğunu gördüm. Elinde telefon vardı ve sanırsam odada tek başındaydı.

Hiç düşünmeden kimseye bakmadan yönümü oraya yönelttiğimde yavaş yavaş onun görmenin heyecanını yaşıyordum.
Açık kapıdan girip kapıyı kapattığım da başını yavaşça kaldırıp bana baktı. Gözleri gözlerime denk geldiğinde şaşkınlıkla yüzüme bakmaya başladı. Beni beklemediğini anladım. Gerçi ben de düne kadar buraya geleceğimi beklemiyordum.
Burukça, başımı hafifçe yana yatırıp tebessüm ettiğimde ayaklarımı hemen yanındaki boş yere yönelttim.

Yavaşca koltuğa oturduğum da   elindeki telefonunu hemen yanındaki masaya koyduğunu gördüm.
Hala gözlerindeki şaşkınlığı geçirmek istiyormuşcasına gülümsediğim de biraz ona yaklaştım.

''Merhaba.'' dedim çok kısık olan bir sesle.

''Merhaba.'' dedi. Ve endişeli bir sesle ekledi. ''İyi misin?''

Büyük ihtimalle kızarmış bir yüzle ve dağılmış bir saçla onun karşısında oturuyordum. Başımı ''Evet.'' anlamında salladım.
''İyiyim.'' dediğimde gözlerimi başka tarafa çevirdim.

Derin bir nefes alıp hiç düşünmeden elimi kucağındaki elinin üstüne koyup ona yaklaştım.
Şaşkınlıkla ilk elime sonra gözlerime baktığında ''Aslında ben çok kötüyüm.'' dedim, doğruyu söyleyerek.
''Yani ruhsal anlamda çok kötüyüm.'' dediğimde ona daha da yaklaştım.
Kesinlikle şuandaki yaptığım şeyler acayip saçmaydı.
Aklım cidden başımda değildi.
Ben bu kadar hızlı bir insan değildim.
Cidden ne yaptığımı bilmiyordum.

İki elini ellerimin arasını aldığımda sadece ''Azra.'' dedi kısık sesle. Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilmiyordu.
Gözlerimi ellerinden çekip aşık olduğum kara gözlere çevirdiğimde hafifçe güldüm ve başımı başına yaklaştırdım.
Gözleri yapma diyordu sanki. Ya da bu beynimin bir oyunuydu.

Alnımı alnına yasladığımda son kez kara gözlerine bakıp gözlerimi kapattım. Alnı alnıma, eli elime değiyordu. Kokusu tam yanımda, bana huzur veriyordu.
Bana huzur vermemeliydi. Bu yanlıştı ama ben o yanlışa bir kez kapılmış, geri dönmem imkansızdı. İmkansız değildi aslında, dönmek istemiyordum.
Güzel olan zaten imkansız değil miydi?

Dudağımı dudaklarını değdirdiğimde  nefes alışverişlerinin hızlandığını hissettim. İlk defa birisini dudağından öpüyordum ve nasıl öpeceğimi bilmiyordum. Gördüğüm ve okuduğum kitaplardan öğrendiğim kadarı ile onu öpecektim.
Sağ elimi ellerinin  arasından çekip ensesine koyduğum da onu kendime daha çok çekip alt dudağını dudaklarımın arasına aldım.
Bana karşılık vermeden öylece durması sinirimi bozarken alt dudağını çekiştirip emmeye başladım. Ne olduğunu yavaşça anladığında elini tutmadığım elini belime koyup beni daha çok kendine çekip yavaşça bana karşılık vermeye başladı.

Nefes almak için dudaklarından ayrıldığım da hala dudakları dudaklarıma değiyordu.
Derin derin nefesler aldığımda gözlerimi yavaşça açtım. Onun hala gözleri kapalı olduğunu gördüm. Yavaşça gözlerini açtığında gözlerime baktı.

''Bu...'' diye mırındandığında başını iki yana salladı. ''Çok yanlış...'' kendi kendine konuşuyor gibiydi.
''Ben böyle bir adam değilim... Ben pedolifili olan bir adam değilim...'' dediğinde beni yavaşça omzumdan ittirip koltuğa tam oturmamı sağladı.
Kıvanç hızlıca koltuktan kalktığında ellerini saçlarının arasından geçirip yüzüme baktı.
''Ben özür dilerim... Ben böyle bir adam değilim gerçekten. Ben pe-''

''Ne?'' diyerek oturduğum yerden kalktığımda direkt ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum.
Ağzını açacaktı ki hızlıca konuşmasını engelledim.
''Ne pedolifilinden bahsediyorsun? Saçmalama. PEDOFİLİ falan değilsin. Ben 18 yaşında bir kızım!'' dedim yüksek sesle.

''Ne?'' dedi şaşkınlıkla. ''Nasıl?'' diye devam etti. Bir adım bana yaklaştığında derin nefes aldı.
''Şimdi sen 18 yaşında lise son sınıf öğrencisin. Öyle mi?'' dediğinde başımı salladım.
''Ama ben seni...'' dediğinde göz ucuyla üstümü gösterdi. ''16 yaşlarında küçük bir kız olduğunu düşünmüştüm... Üstelik seni seven küçük kız deyince... Şimdi yani öyle bir konu yok?... Ben öyle bir insan olmuyorum değil mi?''
Şaşkın ve inanamayan sesi ile bana bir adım daha yaklaştı.

Başımı olumsuzca salladım. "Olmuyorsun." dedim kısık sesle.

Yavaşça başını salladığında ben ona doğru bir attım. Öylece bir süre birbirimize baktığımızda ben dayanamayarak
"Teşekkür ederim." dedim kısık ama duyabileceği bir şekilde.

Derin bir nefes aldığında gözlerini kapatıp açtı. Olanları kavramayı çalışır gibiydi.
Ya da bu durumun gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.

Bana bir adım daha attığında gözlerimi bakmaya başladı.
"Birden çok korktum..." dedi mırındanarak.
"Sana karşı açık sözlü olacağım." diyerek aramıza bir adım mesafe kalacak şekilde karşıma geçti.
"Birden küçük bir kızdan etkilendiğim için çok korktum..." dediğinde gözlerini dudaklarımda gezdirdi.
"Senden aşırı derecede etkilendim..."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken hafifçe tebessüm etti.
Söylediği şeyin mutluluğu ile ben de onun gibi tebessüm ederken telefonumun çaldığını duydum.
Oflayarak cebimdeki telefonu çıkardığım da babamın aradığını gördüm.
Bıkkınlıkla telefonumu ona tuttuğum da "Gitmem lazım." dedim üzgünlükle.
Dudaklarımı üzgünlükle büzmüş gözlerine bakıyordum.
Hayatımda aldığım en güzel iltifattan sonra babamın araması ve onun yanına gideceğimi unutmam ile berbat olmuştu.

Gözleri büzülü dudaklarımda gezindiğinde gülümsedi.
"Tekrar görüşürüz." dedi mutlulukla.

Dudaklarımı hemen düzeltip heyecan ile aramızdaki mesafeyi kapattım.
"Gerçekten de buluşur muyuz?" dedim merakla ve sevinçle.

Başını "Evet" anlamında salladığında "Buluşuruz." dedi kısık ve boğuk bir sesle.

"O zaman en yakın zaman da görüşürüz!" dedim, ellerimi iki yana açıp genişçe gülümseyerek.

Gülüşü artarken "En yakın zamanda." dedi.

                                   ♣️

Bugün hayatımda ilk defa hissettiğim mükemmel bir duyguyu sevdiğim adamdan hissettim.
Bu duygu o kadar güzel bir şeymiş ki kendimi çok harika hissettim. Sanki onu öperken Dünya da sadece biz vardık. Onu öperken her şeyi unuttum. Sadece aklımda o, kokusu , teni vardı. O koku bana her şeyi  yaptırabilecek bir potansiyele sahip olduğunu anladım.
Kokusu beni ona çekiyor ve ben hep onun yanında olmak istiyordum.
Ama en önemlisi onu öptükten sonra onu daha fazla öpmek istemem.
Dudakları hep dudaklarımda olsa ne olurdu ki?
Ya da dudaklarını istediğim zaman öpsem, çok mu şey istemiş olurdum?

                            13 Temmuz 2021
                                                AZRA, İZMİR

AŞK olsun... ✅ [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin