13:SAAT

bölüm, dört

selam bebislerimm 🫶🏻💌

Satır arası yorum ve bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın!
💗🛩 👩🏻‍✈️👨🏻‍✈️

instagram; nazzavlk

Editler ve yeni karakterlerimizin modelleri için instagram sayfamıza bakmayı unutmayın!
_________

Hayatı boyunca "Önce hayaller ölür sonra da insanlar." sözüyle yaşamış ve bunu hayat gayesi haline getirip başarılarını bu birkaç kelimeye sığdırmış genç bir çocuktu Uzay.

Bu yaşına kadar ona direten, dileklerini ve hayallerini ısrarla reddeden ve istese tek bir sözü ile Uzay'ın bütün çabalarını boşa sayıp onu oyunun başına geri getirebilecek güce sahip herkesi teker teker yendi Uzay.

Tek bir kişiyi yenemedi.. O da kendisiydi. Ne olursa olsun iç sesiyle kendisiyle olan savaşı hiç bitmedi Uzay'ın. O iç sesi hep konuşup durdu, başını şişirmekten başka bir işe de yaramadı. Kalbinden, yüreğinden geçenler çok başkaydı hep ama o her zaman aklından geçeni yaptı.

Mantıklı olmaya ve kendini ona karşı gelen tüm kesime kanıtlamaya uğraştı, duygularını önemsemedi. Yorulduğunu düşünmedi, ona dur artık diyenleri duymadı sonunda istediği yere geldiğini sandı.. gelmişti de yaşadığı onca psikolojik savaşa rağmen o mantığını düzgün kullanmaya ve akıllı hareket etmeye dikkat etmiş en sonunda istediğine ulaşacak kadar başarılı olmuştu, ama hesaba katmadığı bir kişi vardı.. babası.

Serhat Ardem.

Dışarıdan başarılı iş adamı, uçak ve otobüs firmasıyla paraya para demeyen ailesiyle kaliteli vakit geçiren ve en önemlisi sevilen biriydi. Peki işin iç yüzünde o çok göz önünde olan ailesine sonra magazinlerden kalkmayan çocuklarına ve onların hayatına yaptığı işkenceler hiç konuşulmuş muydu?

Elbette fiziksel bir temastan bahsetmiyoruz, ancak psikolojik şiddet öyle bir dereceye gelmiş ki karşısında ki kim olsa dövülmüş kadar yorulur bunca sene sonunda. Serhat Ardem'e göre çocuklarının gelecekte ne iş yapacağına nerede olacağına ve kiminle evlenebileceğine o karar verebilir çünkü o onların babası ve onlara bir can verdi, çocuklarının damarından onun kanı akıyor.

Bunlar sözde elbette, bir kere olsun çocuklarıyla dertleştiği onları karşısına alıp sıkıntısı var mı diye sorduğu ya da sorunları konuşarak hallettiği olmamıştır. Herhalde o vakit damarlardaki kan Serhat bey'e ait olmuyor!

Uzay bu kadar sene yaşadığı psikolojik şiddette abisine ve elbette kocasının gül gibi baktığı fakat çocuklarına gelince esip gürlediği eşine bunca yıl ses çıkartmamış annesine sığınıyordu. Annesi Melda hanım da pek bir candan sayılmazdı aynı evde farklı saatler içersinde sanki her saat başı biri ölüyor gibi tansiyonu çıkar evin bir o koltuğunda bir bu koltuğunda elinde yelpazesi ve her zaman tazelenen kahvesiyle otururdu.

Uzay geldiği noktada babasını hesaba katamamış ve tekrar başa geleceğini düşünmüştü ancak işler hiç öyle olmadı. Naz'ın Ardem Seyahatte işe başlayacağını ancak kendisi yüzünden bu fırsatı kaçırdığını düşündüğünde zaten babasının kavgadan dolayı onu direkt istemediği bir yere şirkette bir konuma yerleştireceğinden daha fazla ne olabilir diyerek babasının yanına gitti.

Ondan Naz'ı işe almasını çünkü kendisi yüzünden görüşmeyi kaçırdığını ve Uzay'ın kendisini şirkette nereye istiyorsa verebileceğini buna da sesinin çıkmayacağını söyleyecekti.