31 -özel bölüm 3-

268 22 2
                                    

6 gün sonra yeni kitabım DANGERı yayımlayacağım.

TAEHYUNG

Telefon Jisoonun bağırışırıyla kapanmıştı. Ne olmuştu? Kahretsin! Herkes endişeli gözlerle telefona bakıyordu. "Belki doğuruyordur?" dedi Jimin. Yanlarında değildim. Yanlarında olmak istiyordum. Bensiz doğurmamasını istemek bencilik miydi? Canı çok acıyor muydu? Tabiikide acıyordu doğruyordu sonuçta. Çok acımasın ama.

Ona ve bebeğimize bir şey olucağına doğurmasını tercih ederdim ve şimdide umarım doğuruyordur diye düşünüyorum. Jisoonun sesini bir kaç dakikalığına duymak bile çok güzel gelmişti. "Jisooyu bulma planına başlasak mı?" dedi Rose. "Biz kızlarla evi arayalım sizde şu adamı halletin?" dedi Rose. "Tamam." dedim ve oturduğum yerden kalktım. Araba anahtarını alıp evden çıktım.

Hoseokun içtiği yere gelmiştik. İçeri girince bütün gözler bizi buldu. "Hangisi?" dedim. "Burda yok." dedi. "Kameralardan bakalım." dedi Jin. "Sen iyi misin? Burası mafya kaynıyor hangi gerizekalı buraya kamera koyupta hayatını tehlikeye atar." dedi Hoseok. " ardır illaki." dedi Namjoon ve yürümeye başladı.

Peşinden gittik. "Baksana." dedi Namjoon. Genç çocuk bize döndü. "Ne istersiniz?" dedi. "Patronunu." dedi Namjoon. "Kimsiniz acaba?" dedi çocuk. "Kim Namjoon, Kim Taehyung, Kim Seokjin, Jeon Jungkook, Park Jimin, Min Yoongi." dedi. "Onu zaten tanıyorsun." diyerek Hoseoku gösterdi.

Çocuk bir yere gidince Namjoonda onu takip etti. Bizde peşinden gittik. "Patron seni soran 7 kişi var." dedi çocuk. "Kimmiş?" dedi adam. "Buydu adam." dedi Hoseok. Çocuğu ittirdim ve içeri girdim. "Biz." dedim. "Çıkın burdan hemen!" dedi. "Burası mafyaların buluştuğu yer değil mi?" dedim. Çocuğa baktım. Gözümle kapıyı işaret ettim. Çocuk koşarak çıktı.

"Beni tanımadığını söyleme." dedim. "Neyse önemli olan o değil." dedim. "Telefonunu ver." dedim. Telefonunu çıkartıp masaya koydu. Telefonu aldım. Aramalara girdim. Gözüm Suho yazısına takıldı. Hafiçe gülümsedim ve yazıya tıkladım.

"Ne var gene?"

Telefonu kapamıştım. Bu onun sesiydi. Kendi telefonumu çıkartım ve numarayı telefonuma kaydettim. Son aramalardanda aramayı sildim. "Kim bunla beklemek ister?" dedim. Hoseok ve Jin oturdu. Telefonu onlara verdim. "Az gezin belki bir şey bulursunuz." dedim ve çıktım.

Bu numarayı arayıp nerde olduklarını öğrenecektim. Bunun için Namjoon bizi bir yere götürüyordu.

Geldiğimizde numaranın nerden açıldığını bulmuştuk. Baya ısız bir yerdi. Şimdi oraya gidiyorduk.

"Jisooyu sonunda bulduk." dedi Jungkook. "Çok uğraştık ama." dedi Jungkook. Hava çoktan kararmıştı. Konum burda bitiyordu. Araba yoluda. Arabadan indim ve etrafıma baktım. Yoongi ve Jimin benle gelecekti Jungkook ve Namjoonda arabada bekleyecekti.

Arabadan baya uzaklaşmıştık ve sadece ağaçlar vardı etrafımızda. Kafamda bir soğukluk hissetim. "Naber?" dedi Suho. Siktiğimin Suhosu!

JİSOO

Kızım doğmuştu. Garip hissediyordum birde yorgun. Hastaneye gitmemiştik. Suho buraya doktor çağırmıştı. Kızımın ismi Kim Minjiydi. Odama Suho daldı birden. "Jisoo gidiyoruz." dedi. Taehyung yerimizi bulmuş olmalıydı. "Suho yapamam..." dedim ve şişik karnımımı tutum "Çok acıyor canım." dedim.

Yüzümü avuçları arasına aldı. "Güzelim arabayı hazırladım ben beneğimiz ve senin için çok rahat bir yolculuk oluca." dedi. "Anlamıyorsun!" diye bağırdım. Biraz hormonlarımıda kullanmalıydım. "ANLAMIYORSUN İŞTE!" diye bağırdım ve kollarımı göğüsümde birleştirdim. "Anlıyorum bir tanem am-" "AMASI FALAN YOK! SEN BİLİYOR MUSUN NE KADAR CANIM YANDI?! HALADA ACIYOR TAMAM MI! ŞİMDİ BENİ RAHATA BIRAK!" diye bağırdım.

"BENİ BİRAZ DAHA GERERSEN KIZIMI BESLEYEMEYECİĞİM VE HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN OLUCAK! KIZIM AÇ KALICAK VE BÜTÜN GÜN AĞLAYACAK VE YORGUNLUKTAN BAYILACAĞIM BENDE!" dedim. "Tamam aşkım dinlen sen biraz daha." dedi ve anlımdan öpüp odamdan çıktı.

Okulda tiyatro kulübünün başkanıydım. Taehyung çabuk gel. Zorlukla ayağa kalktım ve kızımın yanına yürüdüm. Çok tatlı çekik gözleri vardı. Çok tatlı uyuyordu. Lavaboya girdim. Aynalı dolabı açtım ve makası aldım. Suho benden izinsiz bana bir şey yapmaya kalkarsa diyeydi. Altımda kısa bir tayt vardı üstümdede bol bir tişört. Yatağıma geri uzandım.

Gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

Ağlama sesiyle gözlerimi araladım. Minji ağlıyordu. Kalkacağım sırada odamın kapısı açıldı. "Uyandın mı bir tanem?" dedi. Ruh hastası. "Suho yardım et." dedim. Yanıma geldi ve kalkmama yardımcı oldu. "Başım çok dönüyor." dedim. "Minjiyi getirebilir misin?" dedim. Başım dönmüyordu.

Suho yanıma oturdu ve Minjiyi kucağıma verdi. Onu tekrar uytmaya çalıştım ama uyumuyordu. Acıkmıştı galiba. "Suho acıktı galiba emzirmem lazım çıkabilir misin?" dedim. "Aşkım gerek yok." dedi. Telefonu çalmaya başladı. Korumalarından biri arıyordu.

Telefonu açtı ve bana baktı. Telefonu kapatıp bana baktı. "Birazdan hizmetçiler gelicek ve arabaya binmene yardım edecek sorum çıkarma lütfen." dedi ve anlımdan öpüp gitti. Kesinlikle Taehyung gelmişti. Hızlıca Minjiyi giydirdim ve emzirmeye başladım.

Mapı açılmıştı. "Jisoo hanım özür dileriz ama Suho bey acele etmemizi söyledi." dedi kız. "Tamam bir lavaboya giriyim." dedim ve ayağa kalkıp lavaboya girdim. Hızlıca kapıyı kitledim.

Yaklaşık 20 dakikadır burdaydım ve hizmetçiler kapıyı açmaya çalışıyordu. Birden silah sesi duydum. Hızlıca tuvaleteki cama koştum. Küçüktü. Camı açtım. Jimin, Yoongi, Taehyung, Suho ve korumalarıydı. Jimin bana el salladı. Suho bana bağırıyordu. "Ah ne kadar çirkinmiş." dedi Yoongi kucağımdaki Minjiye bakarak. Kapı açılmıştı. Hızlıca arkamı döndüm. Suhonun korumaları burdaydı. Makas hiç bir işe yaramazdı. Yada...

Makası taytımdan çıkartım ve onlara doğrulttum. "Jisoo hanım o hiç bir işe yaramaz." dedi adam. Makası kalbime doğru tutum. "Yaklaşırsanız saplarım ve Suho sizin hepinizi öldürür." dedim. "Jisoo hanım lütfen sakin olun." dedi adam. Adam yaklaştığında kıyafetime bastırdım makası.

Aşağıdan bağırma sesleri geliyordu. Aşağı baktım. Taehyung ne yapmaya çalıştığımı sorguluyor gibiydi. Birden elimden makas ve Minji alındı. "Kızımı ver bana!" diye bağırdım. Adamın üstüne doğru yürüdüm. Diğer adam kollarımdan sıkıca tutu. Tamam oyun oynama vakti gelmişti. Acı içinde bağırdım ve kendimi yere attım. Karınımı tutum. Bağırıyordumda o sırada. Herkes endişelenmişti.

Korumalar bana yardım etmeye çalışıyordu. Göz yaşlarım yavaş yavaş akmaya başladı. "AH!" diye bağırdım. Canım hiç yanmıyordu ama.

BÖLÜMÜN SONUNA HOŞGELDİNİZ
OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN
BÖLÜM YAZDIKÇA YAYIMLAYACAĞIM

Hamilelik hakkında çok bir şey bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla yazdım.

 Bildiğim kadarıyla yazdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
REVENGE | TAESOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin