8

512 50 3
                                    

"Çok iyi hikaye yazdınız." dedi Yoongi. "Ben seni aldatmadım!" dedi Taehyung. "Aldatamazsın zaten." dedim. "Çünkü beraber değiliz." dedim. "Olsakta aldatamazsın çünkü seni gebertirim." dedim. "Neyse, ben eve gitmek istiyorum." dedim. "Lisa eve gelme dedi." dedi Jennie. "Ne demek bu?" dedim. Jennie telefonunu bana verdi. Masadan kalkıp Lisayı aradım.

Jimin ve Rose otele gidince biz bize kalmıştık.

"Lisa!"

"Jisoo?"

"Eve gelme ne demek?"

"Ya Jungkookla birşeyler yapacağız."

"Jungkookun bir sürü evi vardır. Seç beğen al Lisa benim evim yok."

"Taehyungda kal daha öncede kalmıştın."

"Sen kal Taehyungda!"

"Of Jisoo gelme! Jungko-"

"Duymak istemiyorum. Tamam gelmiyorum."

Telefonu suratına kapattım ve masaya doğru yürüdüm. "Ne dedi?" dedi Jennie. "Gelme Jungkoo-" "Sus." dedi Yoongi. Güldüm ve önümdeki bardakla oynamaya başladım. Bardaktaki şarapı kafama diktim ve kalktım. "Ben gidiyorum." dedim. "Nereye?" dedi Taehyung. "Şeye gidicem Taeyona bayadır konuşmuyorduk. Ondan sonrada Lisaya çaktırmadan eve gideceğim." dedim. "O sapığa mı gidiyorsun gerçekten?" dedi Taehyung. "Evet." dedim. "Ayrıca sapık falan değil. Sen o gün öyle yapmasaydın o da öyle yapmazdı." dedim.

Sandalyeden birlikte kalktık. "Sen nereye?" dedim. "Sana ne." dedi. "Hala kabasın." dedim. Omuz silkti ve gitti. Göz devirip bende gittim.

Dışarıda arabasının önünde dikiliyordu. "Jisoo." dedi. "Ne?" dedim. "Ben seni birakiyim." dedi. "Saat kaç?" dedim. Kolundaki saatine baktı ve "23:56" dedi. Yola bakarak karşıdan karşıya geçtim ve arabanın kapısını açtım. O da şöför koltuğuna oturdu. "Yolu tarif edebilir misiniz." dedi. "Tabiikide bay Kim." dedim ve tarif etmeye başladım.

◯◯◯

Taeyonga gelmiştim. "Sağol beni bıraktığın için." dedim. "Birşey değil." dedi. Küçük villaya doğru yürüdüm ve zili çaldım. Kapıyı Taeyong açmıştı. "Jisoo?" dedi şaşkınca. "İçeri girebilir miyim?" dedim. Kenara çekildi. İçeri girdim ve gri koltuğa oturdum. Karşıma oturdu. Şömine yanıyordu. "Birşey ister misin?" dedi. "Hayır, sağol." dedim. "Ben aslında konuşmak için gelmiştim." dedim.

"O konuyu hiç açmasak en yakın arkadaşlarımdan birini salakça yaptığım bir hareket yüzünden kaybetmek istemem." dedi. Gülümsedim ve "Tamam." dedim. "Sadece merak ediyorum..." dedi. "O adamla hala konuşuyor musun?" dedi. "Evet." dedim.

TAEHYUNG

Bir saattir o gereksizle konuşup gülüyordu. Camdan onları izliyordum. O salıkla onu yalnız bırakamazdım. En azından sapık ona yaklaşmıyordu. Jisoo ayağa kalktı ve salonla birleşik olan mutfağa yürüdü. İki kahve fincanı çıkardı. Taeyongda onun yanına gitti ve ne anlatıyorsa onu anlatmaya devam etti.

Jisoo içeceğini alıp koltuğa geri oturdu. Kafama bir kaç damla su döküldü. Kahretsin. Jisoo pencereye baktı ve ayağa kalktı. Kapıya yürüdüm. Konuştuklarını artık duyabiliyordum.

"İstersen burda kal. Fırtına varmış. Öyle gözüküyor." dedi Taeyong. "Hayır ama bana bir taksi çağırabilirsen devinirin." dedi Jisoo. "Peki." dedi Taeyong.

Arabaya bindim. Evin kapısı açıldı. Jisoo şaşkınca bakıyordu. Arabaya doğru yürüdü. Camı açtım. "Sen burdamıydın?" dedi. "Evet." dedim. "Biliyorsunki taksiler tehlikeli." dedim. Gülümsedi ve arkasına baktı. Kapıda Taeyong dikiliyordu. "Taksiye gerek kalmadı." dedi. Gülümsememe sebep olmuştu. Bana döndü ve "Binebilir miyim?" dedi. "Tabiikide." dedim. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Taeyonga el salamasına izin vermeden gaza bastım. "Çok soğuk." dedi. Tanındaki camı kapatıp klimayı açtım.

◯◯◯

Benim evime gelmiştik. "Neden buraya geldik?" dedi. "Çünkü burda kalacağız." dedim. "Baştan söyleyim koltukta falan yatmam." dedim ve merdivenlerden yukarı çıktım. Arkamdan geliyordu. "Bende yatmak istemiyorum." dedi tatlı bir sesle. "O zaman birlikte yatarız." dedim ve dolabıma yürüdüm. Uzun bir tişört çıkarttım ve ona verdim. "Ev çok soğuk ama." dedi. Ona baktım ve odadan çıkıp aşağı indim.

Gök gürledi ve Jisoo birden çığlık attı. Hızlıca yukarı geri çıktım. "Camlarıda kapat." dedi. Elleriyle kulakraını kapatıyordu. "Gök gürültüsü yüzünden mi çığlık attın?" dedim. Kafasını salladı. Arkamı döndüm ve odadan çıktım. "Çabuk gel." dedi. Gülümsedim ve merdivenlerden aşağı indim.

Kombiyi açıp camaları kapatmıştım sonrada odaya çıkmıştım. Jisoo tişörtü giymiş yatağa girmişti. Örtüyü kafasına kadar çekmişti. Üstümdeki siyah ceketi çıkardım ve sandalyeye attım. Gömleğimide çıkartıp dolaptan beyaz bir tişört çıkarttım ve giydim. Altımdaki siyah pantolonuda çıkartıp siyah bir eşofman giydim.

Yorganı açıp yatağa girdim. Kollarımı yastıkta birleştirip yüz üstü yattım. Omzumda hafif birşey hissedince Jisooya döndüm. Yatakta doğrulmuş eli omzumdaydı. "Öyle yatma." dedi. "Nasıl yatıyım?" dedim. "Bana dön." dedi. Yatışımı düzelttim ve dediği gibi ona döndüm. O da geri uzandı. Bana dönüktü o da. Gözlerini kapattı ve elini elinin üstüne koydu. Gözlerimi yüzünde gezdirdim.

Gözlerini açtı ve sırt üstü uzandı. Jisooyu kendime çektim ve arkasından sarıldım. Kafasını bana çevirdi. Yüzlerimiz çok yakındı ve bu beni iyi hissettiriyordu. Gözlerim kalp şeklindeki dudaklarına kaydı. Zorlukla yutkundum. Bu hiç normal değildi. Elimle kafasını döndürüm ve yüzüme yakın olan saçlarını koklayarak uykuya daldım.

 Elimle kafasını döndürüm ve yüzüme yakın olan saçlarını koklayarak uykuya daldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜMÜN SONUNA GELDİN. BÖLÜMÜ BEĞENDİYSEN OYLAMAYI UNUTMA.

DİĞER KİTAPLARIMADA BAKABİLRİSİNİZ. 💙

REVENGE | TAESOOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin