Sararmış Kağıt, Barış Kocatürk
Öyle Kolaysa, Mabel Matiz❛
Hani bir şarkıyı keşfeder, çok beğenir ve bir süre dinledikten sonra sıkılırsınız ama bir de yine yeni keşfettiğiniz, gün içinde dinlemeseniz de her gece uyumadan önce dinlediğiniz bir şarkı vardır. Kimseyle paylaşamadığınız, sadece yalnız kaldığınızda dinlediğiniz, işte Akın o şarkıydı.
Herkesten gizlediğim, ona olan hislerimi sadece tek başımayken açtığım.
Yıllardır gizlemeyi çok iyi başarmış, her ne olursa olsun asla belli etmemiştim. Buna emindim, öyle olduğunu sanmıyordum çünkü sevgilisiyle arkadaş dahi olmuştum. Her ne kadar doğru bir şey olmasa da bu benim elimde değildi, Akın, Eymen'in en yakın arkadaşıydı ve Eymen her yere benimle gittiği için onunla sürekli bir arada olmak zorunda kalıyordum.
O yüzden değişken sevgililerinin hepsiyle tanışmış ve bazılarını gerçekten sevmiştim, bazıları dışarıdan göründüklerinden çok farklı, çok derin kızlardı. Öyle zamanlarda ona olan hislerimi bir kutuya koyuyor ve eve dönüp yalnız kalana kadar açmıyordum, çok zordu ama bunu yapmaya alışmıştım.
Birisinin beni izlediğini hissettiğimde gözlerimi araladım, açık bıraktığım perdeler yüzünden gözümü yakan güneşten başka hiçbir şey yoktu. Gerinerek sola doğru döndüğümde üzerime dikilmiş mavi gözleri gördüğümde çığlık attım ve başucuma tüneyen Gökmen'i yataktan ittim.
Tak diye bir sesten hemen sonra Gökmen'in acı dolu inlemesini duydum, odanın kapısı bir anda açıldığında annem panikle içeri girdi ve ne olduğunu kavramaya çalıştı. Yerde acı içinde kıvranan Gökmen'e ve umursamazca yatan baktıktan sonra gözlerini devirerek odadan çıktı, Gökmen göz hizama geldiğinde başını tutuyordu.
"Sen hasta mısın?" diye sordum sırtımı yatak başlığına yaslayarak, yatağa çıkıp dizlerime yattı ve mavi gözlerini bana dikti "hayır ama bir hastaneye gitmezsek eminim ki öleceğim" gülerek gözlerimi devirdim ve sarı saçlarını karıştırdım.
"Sana bir şey olmaz."
"Kötü bir insan mıyım?" diye sordu şok içinde "tamam dedikodu falan yapıyor olabilirim ama onun dışında ne kötülüğüm var?" ona cevap vermek yerine komodinde duran telefonumu aldım ve interneti açtım. "Sana diyorum bayan kahkül" gelen bildirimlere göz gezdirip önemli bir şey olup olmadığına baktım, Eymen'den gelen mesajı görünce üzerine tıkladım.
Yakışıklı Kuzenim: Akşam Selin ablam ile dışarı çıkıyoruz
Gökmen telefonu bir anda elimden aldığında gözlerime gelen kahküllerimin arasından ona baktım "şu kuzenin var ya" kısık bir ıslık çaldı "fena çocuk." Telefonumu elinden geri alıp Eymen'e cevap verdikten sonra telefonu kilitledim "Eymen'den hoşlanamazsın" dedim işaret parmağımı burnunun ucuna getirip "bu kurallara aykırı."
"Senin tuzun kuru tabi" dedi elimi iterek "gözün görmüyor başkasını o yüzden etrafımdaki hiç kimse çekmez ilgini" ellerimi saçlarına uzattım ve sarı saçlarının uç kısımlarını kaplayan mor rengi inceledim. "Akşam sende gel" dedim kısık bir sesle "Akın da orada olacaktır, yanında birisiyle gelirse yanımda olursun" saçlarındaki elimi tutup dudaklarına götürdü, elimin dışını öptü ve gülümsedi.
"İstekleriniz benim için bir emirdir."
Gökmen ile aşağıya inip annemin hazırladığı kahvaltıyı yedikten sonra biraz annemle oturup kahve içmiş ve Gökmen'in anneme fal bakmasını izlemiştim. Daha sonrasında onlar sohbet ederken ben Karamel'i yürüyüşe çıkartmış sonra sokaklarda yürürken zamanı fark edemeyerek ancak akşam üstü dönmüştüm eve.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonya
أدب المراهقينAyaklarımın altında ezilen ıslak çimler, kalbimin nasıl ezildiğini temsil ediyordu. Adımların yavaş ve temkinliydi, sanki bir sonraki adımımda bir kuyuya düşebilecek kadar dikkatli davranıyordum. Başım yerde, gözlerim attığım adımların üzerindeydi...