AHZAR

29.4K 672 78
                                    


18.07.2021 21.00 yeni bir yol yeni bir kurgu... Ben hayal ederken çok eğlendiğim gibi daha çok da üzüldüğüm bir kurgudur kendisi. Umarım sizde beğenirsiniz.

Aklıma düşmüş olduğu tarihten bir ay sonrasındayız, tanıtımı yazılalı bugün tam bir ay oluyor... 18.06.2021'den 18.07.2021'e


"AHZAR"
Ghazal Shakeri, Shab Afaridi

Öncelikle yeniden burada ve AHZAR ile duruyor olmak çok farklı... Beni rahatsız eden bir çok konuşma kalktı, yazarken fark etmediğim kurgudaki yanlışlıkları da aynı zamanda kaldırmaya devam ediyorum... Bu gece ilk iki özel bölüm ve 1. Bölüm gelecek, ardından düzenlediğim bölümleri de paylaşacağım.

Umarım okurken yeniden aynı heyecanla ve aynı duygularla okursunuz.

Tek üzüldüğüm kısımsa sizin yapmış olduğunuz satır arası yorumlarının gidecek olması, beni mutlu eden yorumlarınızı yeniden bırakmanızı hevesle bekliyorum.

Keyifli okumalar <3


"Kırdığın o kalbinde bir damlası var, ah akıtan."


"Küçük kızım?" Dedi titreyen sesiyle Fatmagül nine. Boğazımda düğüm olan bir yumru vardı, sanki o yumrunun içine benim kalbimi dilim dilim doğrayıp koymuşlardı da boğazımda sertleşsin zamanla ur olsun diye bırakmışlardı. Yutkunamıyordum, o Allah'ın cezası yumru bir türlü yutkunmama müsaade etmiyordu. "Senin bu halin ne?"

Kapısının önünde kimsesiz kalmış bir sabiden farkım yoktu, canım yanıyordu. Canım o kadar çok yanıyordu ki sanki canım kan ağlıyordu. O kadar çaresiz, o kadar divaneydim. "Evleniyormuş." Dilimden dökülen o tek kelime benim dikenli mezarımdı, içine yatırmıştı, ne kadar kanayacağımı umursamadan yapmıştı bunu. "Evleniyormuş..."

Beni ölüme terk etmişti, tek bir kelimesiyle. O an, o uğursuz sesi kulaklarımda boş bir evde yankılanır gibi yankılandı, oyuğu yüreğimde kaldı. Gitme.

Ama o, çoktan gitmişti.

Hem de bambaşka birinin gönlüne...

Gönlüme kurduğu salıncağı bir canı keser gibi sökmüş, başka birine kurmuştu en güzel salıncağını.

Fatmagül ninenin elleri gibi titremeye başlayan gözleri, benim ağlamaktan kan çukuru haline gelen gözlerimdeyken bir elinde tuttuğu bastonu, diğerine benim gücü çekilmiş kolumu kavradı. "Gel," Dedi daha çok titremeye başlamış sesiyle, "Yüreğindeki yangını da al, gel yavrum."

Halsizlikten güçsüz düşen vücudumu yasladığım kapı pervazından çekerken içeriye sarsak bir adım attım. İçi ölü umut dolu olan bir göz yaşı göz pınarımın üzerinde asılı kaldığında burnumdan aldığım nefes yetmiyormuşçasına dudaklarımda kendiliğinden aralandı.

Yüreğimde yanan koca bir şehir, o şehrin sokaklarında kimsesiz kalmış hayallerim vardı.

Kapının eşiğinden nasıl geçtim, salondaki eski dönem koltuğuna nasıl oturdum bilmiyorum ama o yangın, külüm kalmayana kadar beni yakmayı sürdürecekmiş gibiydi. Yanımda oturan Fatmagül ninenin dizine başımı koyduğumda bile ne yaptığımın farkında değildim.

"Çok mu yanıyor?" Diye sordu titremeye devam eden sesiyle. İçimi kast etmişti, yüreğimi kast etmişti. Yıllanmış derisinin sarmaladığı elleri tel tel saçlarımın arasında gezinirken, gözlerim uykusuzluktan kalmaktan, hak etmeyen bir adam uğruna ağlamaktan çıkmak üzereydi.

Çıksaydı ya, çıksaydı da bu dünyada hiçbir şeyi bir daha görmeseydim.

Titrek bir soluk ciğerimi ele geçirdiğinde sanki son nefesimi verir gibi; "Çok..." diyebildim.

Saçlarımın arasında olan eli duraksarken ağırca gözlerimi yumdum. Karanlığı istiyordum, karanlığı o kadar çok istiyordum ki sonunda o karanlık kalbimi çürütsün istiyordum.

"Yapma be güzel yavrum!" Dedi feryat eden bir sesle, parmak uçlarını derimde hissettim. "Yüreğini kıymet bilmez bir adam uğruna ziyan ettiğine, değmez."

Kuru bir hıçkırık genzimi tıkadığında karanlığa daha çok batan güçsüz sesimle son kezmiş gibi fısıldadım.

"Değmezmiş..."



Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...

11.11.2024 "düzenlenmiş halde yayınlanan tarihi"




Evvet, umarım beğenmişsinizdir...

Herkese iyi akşamlar...

AHZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin