Hoş geldiniz...
Umarım bölümü beğenirsiniz, ben yazarken keyif aldım. Her ne kadar Nigâh kadar duygusal bir insan olmasam da bazı şeker bana bile dokunuyor, umarım size de geçirebiliyorumdur.
Keyifli okumalar.
Melek Mosso, Arzular Arsız
4. KAYIP
Bir yürek en büyük kaybını sevdiğinde verir sanırdım, çünkü sevdiğimi ya da sevdiğimi sandığım adamı kaybettiğimde bitti sanmıştım. Yüreğimin en büyük kaybı o yürekteki sevgi zannetmiştim, yanılmıştım.
Ne sevdiğimi sandığım adamın yokluğu ne de bir adama karşı beslenilen duyguların yitip gitmesiydi en büyük kayıptı.
En büyük kayıp, göremeden, hissetmeden bilemeyeceğim kadar başka bir kayıptı.
Dokuz ay karnında her gün büyüttüğün, yeri geldiğinde aynı evde yaşadığın adamdan daha çok sevdiğin ama o adamın da bir parçası olan candı en büyük kayıp.
Doğru, ben bu kaybı vermemiştim, Allah kimseye de yaşatmasındı. Ama o en büyük kayba şahit olmuş, o kaybı avuçlarımdan kaçırmıştım. "Nigâh?" Kulaklarıma dokunan ses ve omuzumdaki elle irkilirken, titreyen bedenimi elin sahibine çevirdim. Soğuk havanın bile beni bu kadar irkilttiğini hissetmemiştim. Aynı ambulansta nöbetçi olduğum Mahmut ağabey, endişesini gizlemediği bakışlarla yüzümü incelerken, "Abim, hadi bir elini yüzünü yıka." Diyerek omuzumu okşadı.
Kurduğu cümle koca bir hıçkırığı genzime bıraktığında, hâlâ nemli olan kirpiklerimin arasından Mahmut ağabeye batım. O da benim kadar o kayba şahit olmuş muydu? "İstemiyorum." Diye kısık sesle mırıldanırken sesim çok az titremişti.
Oturduğum bankta boş olan sağıma göz ucuyla baktıktan hemen sonra oturduğunda, soğuk rüzgâr artık sadece beni dövmüyor, Mahmut ağabeyi de boş geçmiyordu. Soğuktan hissizleşen ellerime bakmaya devam ettiğimde, sağ elimdeki sızıları hissedemeyecek kadar o yaralardan soyutlanmıştım, bir süre sonra elimin üzerine konulan iri ve sıcak elle bakışlarımı sağıma çevirdiğimde anlayışla baktığını görmek gözlerimin bir kez daha dolmasına neden olmuştu. "Çok etkilendin." Dedi üzüntüyle.
"Abi o bakışları aklımdan, gözlerimin önünden bir türlü gitmiyor. Ben ne yaptım?" Derken vicdan azabı yakarışım oldu.
"Sen bir şey yapmadın. Başka seçeneğimiz yoktu güzelim, sende biliyorsun..." Derken avuçları arasındaki ellerimi çok az sıkıp gevşetti. İçimi rahatlatmak istiyordu ama benim içimden haberim bile yoktu. "Biz görevimizi yapmak zorundaydık ve yaptık."
"Çığlıkları hâlâ kulağımda, bir türlü silinmedi..." Dedim isyan edercesine, "Nigâh, o bebek için yapabileceğimiz bir şey kalmamıştı." Dediği an cümlesinin sonunda yanağımdan bir damla hızla kayarak çenemde duraksadı. "Çok küçüktü..." Diye mırıldandım, çok küçüktü, henüz üç aylık bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHZAR
Chick-Lit"Sevmeseydin!" diye yenilediğinde, vicdansızdı. Merhametsizdi. "Keşke!" Diye bu kez ben titreyen sesimi yükselttim. Keşke sevmeseydim, keşke gözlerim onu bir kez bile görmeseydi. Keşke ama keşke... içime oturan sancıdan aldığım hırsla kolumu çektiği...