bölüm 13: boş okul pt.2

2.9K 203 189
                                    

Tuananaz Tiryaki's Pov:

Leya, sinirle yukarı çıkarken Çağan da oflayarak geriye yaslanmıştı, göz ucuyla ona baktım. Göz altları şişmiş ve kızarmıştı, saçları dağınıktı. Sanırım baş ağrısından dolayıydı. Umarım, fotoğraf ona da gitmemiştir. Bilmesini istemiyordum...

Titreyen ellerimi fark ettiğimde sweatshirtümün cebine soktum. "Ben malzemeleri almaya gidiyorum. Biriniz yardıma gelin." Dedi Esat. Mert, "Ben gelirim, en olağan kişi benim zaten." diyerek peşine gitti.

Mert, bizim takımdan olsa da kimse ile arası kötü değildi, biri ona sataşmadığı sürece tabii. "Tuana, Beril ile aynı yerde olacağım. Bana bırak." diye fısıldayıp sonra da göz kırparak giden Ülkü'ye kafa sallamak ile yetinmiştim. "Bizde gidelim mi, Tuana?" Diye sordu Çağan. "Gidelim." Çağan'dan önce yukarı çıkmaya başlamıştım. Merdivenleri geçince uzun bir koridor vardı, sağ tarafı Leya ve Yağız'ın olması gereken koridor vardı.

Ve ikisi kavga ediyordu. Yağız, Leya'dan bir tekme yerken güldüm. İyi vuruştu. "Hoşuna mı gitti?" Dedi Çağan, kulağıma eğilip. Nefesinin yüzüme vurması ile gözlerimi kapatmıştım. "Kapa çeneni ya." Diyerek bizim sınıflara ilerledim.

Bir süre sonra, Mert ve Esat malzemeleri bıraktıktan sonra, başlamıştık. Elime eldivenleri geçirdim ve bir bez aldım. Çağan ile göz göze gelmemek, konuşmamak için elimden geleni yapıyordum. Yüzüne, gözlerinin içine bakmakta çekiniyordum. "Dün olanları biliyorum, Tuana. Bu yüzden benden kaçmana gerek yok." dedi. Boğazıma bir yumru oturmuş gibi hissettim, birkaç saniye bir şey diyemesem de sonunda konuşmam gerektiği için zar zor bir iki kelime ettim, onun ne hissettiğimi bilmesine gerek yoktu. Ona bakmadan, önümdeki kova ve bez ile ilgilenirken konuştum. "Senden kaçmıyorum ben. Hem neyden bahsediyorsun, bilmiyorum."

Çeneme değen el ile irkilmiştim, çenemden nazikçe tutmuş, kafamı kaldırıp ona bakmamı sağlamıştı, "Seni öpmemden bahsediyorum, illaki fotoğraf gelmiştir. Hatırlamasan bile, bilirsin." Bir adım geriledim ve ondan uzaklaştım, "Unutmuştum." dedim çabucak. Alayla güldü. "Buna inanmamı beklemiyorsun, değil mi?"

Omuz silktim. "İnan bana, neye inandığın umurumda değil." dedim. Çağan yavaşça kafası salladığında elimdeki bez ile sınıftan çıktım. Telefonum titremesi ile cebimdeki telefonu gizlice çıkarıp baktım.

Ülkü; Beril burada, telefonu nerede bilmiyorum.

Nasıl kontrol edebilirim?

Siz; Sen bekle, ben hallederim.

Hangi sınıftasınız?

Ülkü; 9-A

Telefonu cebime koyup arkamı döndüğüm an Çağan'ı görmem bir oldu. Manyak mıdır nedir her yerden çıkıyor. "Kiminle konuşuyorsun, sevgilinle mi?" Diye sordu alayla. O an ne sorduğunu pek umursamadığım için öylesine bir şey söylemiştim. "Hı, evet." Dedim onu geçiştirerek. "Ne?" dedi şaşkınca, o an ne dediğini, ne dediğimi anladığımda bende onunla aynı tepkiyi verdim. "Ne?"

Bunu birazdan açıklardım, şimdi yapmam gereken farklı şeyler vardı. Sonra derin bir nefes verdim ve bezi ona uzattım. "Al bunu sen, ben hemen geliyorum. Lavobaya gitmem gerek, bay." dedim. "Hayır! Dur, senin sevgilin mi var?" Sorduğu soruya cevap vermedim sadece gülümsedim ve eldivenlerimi de çıkarıp elini tutuştırduktan sonra alt kata indim. İnerken Mert'e mesaj atmış aşağıya çağırmıştım.

Ülkü'nün olduğu sınıfa girdim, Beril yerleri siliyordu, kulağına kulaklık takmıştı. Mert, içeri girdiği an işareti verdim. Mert kapıyı kapatıp tuttu, bende Beril'i kolundan tuttuğum gibi duvara yapıştırıp ağzını kapattım. "Oha, Tuana ne yapıyorsun?" Diye sordu Mert, Ülkü de korkmuştu. Aniden saldırmamı beklemiyorlardı sanırım. "Ülkü, telefonu al."

Lise Günlükleri ft. Tozkoparan İskender.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin