⤲billie eilish,
everything i wanted."Balım ile birlikte gidebilirsiniz," Dedi babam, ben ayakkabılarımı giyerken kapıya gelip. Hemen arkasında Balım duruyordu. Mavi gözleri, benim dışımda her yerde geziyordu. "Başka şansım var mı, babacığım? Zaten her şeyi emrivaki yapmıyor musun?" Bağcımı bağlayıp, eğildiğim yerden kalkmıştım, ardından gülümseyerek ikisine döndüm. Babam bana bir şey demeden, Balım'a döndü. "Giy ceketini, birlikte gidin, kardeş kardeş." Ben dediği şeye yüzümü buruşturdum. Balım da askılığa ilerlemişti.
Babamın bir anda kolumdan sıkıca tutup ona doğru dönmem için beni çekmesi ile sendeledim. Kolumu fazlasıyla sıkıyordu. "Bıraksana beni." Dedim kurtulmaya çalışırken. "Beni iyi dinle küçük hanım," Dedi sinirle. "Bana karşı olan saygını koruyacaksın, benim söylediğim hiçbir şeye karşılık gelinsin istemiyorum. Yoksa seni o çok sevdiğin okulundan alır, şu dört duvar arasında veririm eğitimini." Her bir kelimesinde, kolumdaki parmaklarının daha da sıkı tutuyordu.
"Bırak." Dedim canımın acısıyla buruşurken. "Anladın mı?!" Diye bağırmasıyla kafamı sallamak zorunda kalmıştım. "Evet, bırak beni, canım acıyor." Babam kolumu bıraktığı an, yerdeki çantamı aldım, evden çıktım, Balım da benim peşimden geliyordu.
Birkaç adım attıktan sonra, evden uzaklaştığımızda aniden ona döndüm. "Bana bak, az önce olanlardan bir kişiye bile bahsettiğini duyarsam, seni öldürürüm, anlıyor musun?" Balım ona aniden dönmem ile geriye adımlamıştı. "Söylemem, bunu asla yapmam." Gözlerimi devirdim ve yürümeye devam ettim. Tek omzuma astığım çantam düşecek gibi olduğunda, diğer koluma da geçirdim.
Hızlı hızlı yürüyordum, Balım ile aynı anda girmek istemiyordum ama o, bana yetişmek için elinden geleni yapıyordu.
Okula girip, üst kata çıktım, sınıfa gidecektim ki, koridorda Alperen ile konuşan Yağız ile göz göze geldik. Bana, 'bekle' işareti yapmış, ardından Alperen'e bir şeyler söylemişti.
Oflayarak duvara yaslandım. Tam merdivenlerin orada durduğum için aşağıya inen, yukarıya çıkan herkesi görüyordum. İşte, o herkesin arasında, hiç görmek istemediğim biri daha vardı. Çağan. Hızlı hızlı merdivenlerden inerken, elindeki kağıt parçasını rulo yapmış, Leya'ya hararetle bir şeyler anlatıyordu. Tam o sırada yanıma Yağız gelip, koluma dokunurken, gözlerimi ikisinden çekmedim. Çağan, Leya'nın söylediği bir şeye güldükten sonra gözleri beni buldu. Anında yüzündeki gülümsemesi donmuştu.
"Bakma şuna ya," Dedi Yağız.
Aramızdaki gergin bakışmayı bitirip Yağız'a döndüm. İkisi yanımızdan geçerken, Çağan Yağız'a omuz atmıştı. Yağız siniri bozulmuşcasına güldü. "Ben bu çocuğu öldürürüm," Dedi arkasını dönmeden önce. "Hareketlerine dikkat et, Çağan. Elimde patlama sonra." Çağan arkasını dönmeden konuştu; "Bence sen dikkat et, bu sıralar fazlasıyla açık veriyorsun çünkü." Yağız, Çağan'a doğru gidecekken kolundan tutup çektim.
"Bugün olmaz. Yarın toplantı var." Dedim. Yumruğunu sıkarken, dişlerinin arasından. "İyi." Dedi. "Sen bana neden bekle dedin?" Diye sordum.
Etrafa bir göz attı, ardından bana döndü. "Bana hâlâ anlatmadın?" Diye sorduğunda ona boş boş baktım. "Dün niye bir anda ortadan kaybolduğunu?" Dün, Ülkü ve Çağan'dan sonra, okuldan da çıkmıştım ve evet, kimseye haber vermemiştim. "Seni kaç kere aradım... Hiçbirine cevap vermedin." Dedi. "Duymamışım." Diyerek geçiştirmeye çalıştım.
"Sekiz kere aradım." Dedi. Ben yine bir şey demedim. "Tuana, seni yıllardır tanıyorum. Bana yalan söyleme." Derin bir nefes aldım. "Sinirlendim. Ülkü'ye sinirlendim. Ayrıca beni bıraksana sen, ben her zaman böyleyim, şu an tamamen boşlukta olduğumuzun farkında mısın?" Dedim gözlerimi büyüterek. "Boşluk mu?" Diyip güldü. "Bugün okçuluk antrenmanı var. Karşılaşma tarihi belirlenecek. Eğer kazanırsak, -ki kazanacağız.- Kim boşlukta görürsün." Diyerek güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Günlükleri ft. Tozkoparan İskender.
FanficTakvimler 1 Eylül'ü gösteriyordu. Temrenli Koleji'nin ilk günüydü. Yeni bir sene, iki düşman takım içinde çok daha farklı geçecekti. Sırlar ortaya çıkacak, takımlar dağılacak, yalanlar söylenecek ve hiçbir şey, eskisi gibi olmayacaktı.