bolüm sadece smuttan oluşuyor rahatsız olacaksanız okumayın, yayımladığımda direkt on dört'e geçersiniz
"Sehun," Junmyeon nazikçe banyonun kapısını tıklattı. "dışarı çık, konuşalım."
banyonun soğuk zemininde oturan Sehun, kendi kolunu tekrar çimdikledi. Junmyeon'un sesini duydukça olanlar aklına geliyordu, o kadar utanıyordu ki kendini dövemediği için kolunu çimdikleyip duruyordu.
"her şeyi mahvediyorum," diye mırıldandı kendi kendine.
yarım saat daha Junmyeon'un yalvarışlarını dinledikten sonra, oturduğu yerden kalkıp sessizce kapının kilidini açtı. duyamadığı için gittiğini düşünüyordu —içten içe gitmemiş olmasını umuyordu. eski yerine tekrar oturup dizlerini kendine çekip kollarını bacaklarına sardı.
Junmyeon gitmemişti. banyoya girip eşinin yanına onun gibi oturdu.
"üzgünüm," dedi Sehun. "tam bir aptalım. sevgimi ya da isteklerimi düzgün bir şekilde belirtmek yerine böyle bir yol seçtim—"
"asıl ben üzgünüm." elini gözleri dolan Sehun'un saçlarında gezdirdi. "senden kaçmak yerine konuşmalıydım ve isteklerini göz önünde bulundurmalıydım."
Sehun yüzünü buruşturdu. "benimle sevişmek zorunda değilsin."
"düşündüm ve istediğime karar verdim."
Junmyeon bir eliyle dengede durmak için yerden destek alırken, boştaki elini Sehun'un yanağına koyup öpmek için yüzüne doğru eğilmeye başladı.
"üstte olabilir miyim?"
"Jun— ah!"
büyük olan, başını taciz ettiği meme ucundan kaldırıp eşinin kızarmış yüzüne baktı. "hm? hala üstte mi olmak istiyorsun?"
Sehun hızla başını sağa sola salladı. düşünceleri pusluydu ve şu an tek istediği teninde daha çok dokunuş hissetmekti.
"tch, ne pasaklı bir çocuk." Junmyeon'un gözleri Sehun'un eşofmanının önünde oluşan ıslaklıktaydı. ön sevişmenin henüz başlarındalardı ve buna rağmen Sehun sürekli ıslanıyordu.
"ben çocuk değilim," diye mırıldandı, Junmyeon eşofmanını indirirken. iç çamaşırı giymediği için pişman hissetti.
ceo'nun parmak uçları kızarmış, sızdıran üyesine değdiğinde irkilip titredi. aşırı hassaslıktan neredeyse ağlayacaktı.
Junmyeon dudakları omuzlarındayken eli üyesinde hareketlenmeye başladığında göz yaşları tek tek akmaya başladı. genelde baş parmağını penisindeki dövmede gezdiriyordu. hiçbir zaman yatakta bu kadar mızmız ya da hassas olmamıştı —şimdi olanların tüm sorumlusu üstünde duran adamdı. göğsünde gezinen dudakların gerilişinden güldüğünü anlamıştı, Kim Junmyeon onu zevkten ağlatıyor ve bununla gurur duyuyordu.
Junmyeon'un işaret parmağı deliğine değdiğinde nefesini tuttu. "seni iyi açmam gerekecek." eşinin parmaklarına yağı dökmesini yarı kapalı gözleriyle izledi. ilk ve ikinci parmak canını çok yakmamıştı, şimdi dört parmak içindeydi. duvarlarını delercesine hareket eden parmaklar yüzünden beli yataktan kalkmış, ağzı açıktı. o kadar çok inliyordu ki salyaları akmaya başlamıştı. normalde bundan iğrenip utanacak birisi olsa da şu an hiçbir şey umrunda değildi.
parmaklar içinden çıktığından deliğine vuran soğuk havayla tüm vücudu sertçe titredi. esnemiş ve açılmış deliği sürekli kasılıyor, duvarları tekrar birbirine kilitlenmeye çalışıyordu.
Junmyeon'un tutması için uzattığı eline bir süre gözlerini kırpıştırarak baktı. "tutsana Sehun."
gülen eşine gözlerini devirip elini tutarak doğruldu. beyni düzgün çalışmıyordu, napabilirdi?
Junmyeon Sehun'u kendiyle birlikte ayağa kaldırdıktan sonra omuzlarına baskı uygulayarak yere oturmasını sağladı. şimdi Sehun, Junmyeon'un giyinik kasıklarıyla karşı karşıyaydı. belirgin çıkıntı bile ağzının sulanması için yeterliydi ama fazlasını istiyordu.
sadece dakikalar içinde hayalini kurduğu penis boğazındaydı. parmak uçlarıyla ağzına alamadığı yerleri ve toplarını okşuyor, yanaklarını çukurlaştırarak Junmyeon'un inlemesini sağlıyordu.
Junmyeon, Sehun'un saçlarındaki eli yardımıyla penisine resmen yapışan eşini yavaşça uzaklaştırdı. Sehun birkaç kez öksürmüş ve ardından derin nefesler almaya başlamıştı. dudakları şişmişti, nefessiz kaldığı için yüzü kızarmıştı ve boğazı yanıyordu ama hala aç bakışlarla Junmyeon'un penisini izliyordu.
Sehun oturduğu yerden kalktığı an Junmyeon'a tutundu, bacakları titriyordu. Junmyeon yerdeki ve sehunun göğsündeki meni kalıntıları sayesinde boşaldığını anlamıştı, Sehun hala boşalmanın etkisindeydi.
"istersen burada dururum." Junmyeon uyuklayan Sehun'u izlerken söyledi.
yatakta ölü gibi yatan eşi direkt mızmızlanmaya başlamıştı, ceo ne dediğini asla anlamıyordu ama durursa günlerce Sehun'un başının etini yiyeceğini biliyordu.
önce penisine, sonra parmaklarına bol miktarda yağ sürdü. ıslak parmaklarını deliğine sürttüğü an Sehun bacaklarını genişçe aralamış ve inlemişti. sıkı deliği yeterince kayganlaştırdıktan sonra kendini konumlayarak yavaşça içine girdi.
"aman tanrım," derin nefesler aldı. "beni ikiye böleceksin—"
Sehun'un dizlerinin altından tutarak bacaklarını göğsüne doğru itti, şimdi Sehun resmen katlanmış gibiydi. kalın penis içinde santim santim ilerleyerek duvarlarını zorlarken tek yapabildiği Junmyeon'un omuzlarını ve kollarını tırmalamaktı.
penisinin tamamı küçüğün içinde gömülüyken Junmyeon alışması için biraz beklemeye karar vermişti. Sehun yine anlamsız şeyler mırıldanıp sızlanıyor ve ağlıyordu. içinde kalıp kalmama konusunda kararsız olsa da, boşverip önünde sergilenen beyaz boyuna ısırıklar bırakmaya başladı.
"ben yemek değilim!" diyerek hıçkırdı Sehun.
"neden hala ağlıyorsun? kötüysen çıkaracağım."
başını hızlıca olumsuz anlamda salladı, kollarını hayatı pahasına Junmyeon'un boynuna sardı. "iyi hissediyorum," burnunu çekti. "çok iyi."
göz temasını kesmeden kendini biraz geri çekerek küçük bir vuruş yaptı, Sehun'un memnun yüzünü görünce hızlanarak devam etti.
Junmyeon Sehun'un içini hızla döverken hala göz gözeydiler. Sehun ne zaman başını çevirecek olsa Junmyeon çenesini tutuyor, başka yere bakmasına izin vermiyordu.
Sehun ikinci orgazmını yaşadıktan sonra, Junmyeon boşalana kadar onu sevdiğini sayıklayıp durdu.
kısa oldu malwsf
sevistiler işte içiniz soğusun