on altı

198 20 16
                                    

Sehun Yun ile 4 gün geçirdi. zamanla birbirlerine daha da açıldılar. okulda çok sessiz duran kız aslında cıvıl cıvıldı. Sehun bazen onun nefes alışına bile gülüyordu.

Yun ile günleri gülerek ve eğlenerek geçse bile akşam yatağa girdiğinde göğsündeki ağrı dayanılmaz oluyordu. Junmyeon'u, arkadaşlarını, okulunu özlemişti. Junmyeon'un onu çoktan bulmuş olması gerekirdi, değil mi? eşinin artık onu umursamadığını düşünerek kendi kendini bitiriyordu. belki de Junmyeon gerçekten ondan sıkılmıştı? ya da bu kadar baş belası olduğu için onunla uğraşmak istemiyordu?

tek düşündüğü şeyler bunlar değildi —ne kadar uğraşsa da Yun'dan neden intihar etmiş gibi gösterildiğini öğrenememişti. her soruşunda aldığı cevap "abim yaptı" oluyordu.

Sehun, odanın dışından gelen gürültüler yüzünden uyandığında saat sabahın 5'i ya da 6'sıydı. Yun yatağında biraz kıpırdansa da tekrar tatlı uykusuna geri döndü. çıkıp bakmak istese de kendini tuttu. bu evdeki kimse tarafından -Yun hariç- kesinlikle hiç sevilmiyordu.

onun çıkıp bakmasına gerek kalmadan kapı açılmış ve duyduğu seslerin sahipleri odaya girmişti.

"gidiyorsun."

"ne—"

"sessiz ol, onu uyandırma," diye sessizce azarladı.

ne olduğundan emin değildi, sadece korkuyordu. yatağından kalkarken Yun'un uyanması için bildiği tüm tanrılara dua ediyordu. "nereye gidiyorum?"

odada iki kişi vardı, biri Sehun'a dik dik bakıyor, diğeri kapıda etrafı kolaçan ediyordu. "kocan geldi."

"beni o kadar kaçırdınız, burada zorla tuttunuz ve şimdi Junmyeon geldi diye direkt teslim mi ediyorsunuz?"

"mecburuz—" gelen silah sesiyle herkes susarken, Yun uykusundan uyanmış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sehun'un aklına gelen olasılıklar hiç hoş değildi, Junmyeon ve kırmızıyı bir arada düşünmemek için başını hafifçe salladı.

odaya aniden dalan kısa boylu adam, diğer ikisine sessizce bir şeyler söylerken uyku sersemi Yun yatağından kalkıp Sehun'un omzuna yaslandı.

"kızı da istiyor," dediğini duydu Sehun. "ikisini de sağlam teslim etmezsek zorla alırmış, biz içindeyken evi yakarmış."

Sehun'un tüm vücudu açıkça titredi. bunları Junmyeon mu söylemişti?

bu sefer daha güçlü bir silah sesi duyuldu, göz açıp kapayıncaya kadar odada duran üç adam sürüklenerek uzaklaştırılmıştı. Yun Sehun'a daha sıkı tutunup kendini onun arkasına sakladı.

"Sehun?"

Junmyeon oradaydı, her zaman ütülü olan pantolonu kırışmış, beyaz gömleği kan ve tozdan kirlenmişti. o da biraz kırışmıştı. saçları dağınıktı ve yüzü terden parlıyordu ama hala çok güzeldi.

kandan nefret etse de aldırmayıp kendini Junmyeon'un kollarına bıraktı. bedeni genel olarak kirden ve kandan kötü koksa da boynunda kendi kokusu güçlüydü. burnunu boynuna sertçe bastırıp derin nefesler aldı.

Sehun ne kadar sıkı sarılırsa sarılsın Junmyeon ona hiç sarılmadı.





bir yanında Baekhyun, diğer yanında Seulgi vardı. kalkmaya çalışsa da başaramıyordu, ikili ona sımsıkı sarılmıştı.

evlerinin salonunda oturuyorlardı. Junmyeon, Joohyun, Chanyeol, Baekhyun, Seulgi, Yun ve Sehun. Anne Kim'in olanları duymaması için hepsi çok uğraşmıştı.

Baekhyun arada sorular soruyordu, onun dışında herkes sessizdi. Sehun'un sağlık durumunu kontrol etmesi için Junmyeon'un çağırdığı doktoru bekliyorlardı.

Sehun, Myeon ile arasındaki soğukluğu fark etmişti. mecbur kalmasa yüzüne bile bakmıyordu. nedeni sorumsuzluğu muydu? kaçırıldığı için Sehun'u mu suçluyordu?

sonunda doktor geldiğinde Sehun uzun bir muayeneden geçti. doktorun anlattıklarını dinlerken yerinde kıpırdanıp duruyordu. geç olmuştu, o uyumadan Junmyeon ile konuşmak istiyordu.

doktoru yolcu ederken tüm odaların ışığının kapalı olduğunu fark etti. kendi odasına gitmeden önce Yun'u kontrol etti, iyiydi ve uyuyordu. koşar adımlarla odasına ilerledi, uyuyan bir Junmyeon bekliyordu ama yatakları boştu. büyük evde o ve Yun'dan başkası yoktu, Junmyeon telefonlarını açmıyordu.




"meşguldür belki?"

kahvaltıya oturmalarının üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti ama Sehun sadece elindeki çatalla kahvaltılıkları karıştırıp, parçalıyordu. tüm gece Junmyeon'u beklemişti, aramayı denemişti. Chanyeol'e de ulaşmaya çalışmıştı ama bütün çabaları boşunaydı.

"bencil olmak istemiyorum ama, kaçırıldım yani? bir gününü bana ayıramaz mıydı?"

"üzgünüm."

başını tabağından kaldırıp karşısında somurtan kıza baktı. gözleri düşmek üzere olan yaşlarla parlıyordu. "hepsi benim suçum. kaçırıldın, dövüldün, eşinle aran açıldı. şimdi de sana yük oluyorum."

"hiçbiri senin suçun değildi ki," diyerek arkasına yaslandı. "kaçırılıp dövülmem, bunlar abinin suçuydu —ki bunlara çok takılmıyorum. eşime gelirsek.. zaten mükemmel bir ilişkimiz yoktu." ama olabilirdi, olmak üzereydi.

"hm?" göz yaşlarını bir mendille silerken mırıldandı. "çok iyi görünüyordunuz."

omzunu silkerek bakışlarını kaçırdı. "hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil."

Yun'un da iştahı olmadığını fark eden Sehun, Joohyun'ı aradı. bu evde kalırken iyi hissetmiyordu, aklında sürekli Junmyeon vardı. arkadaşlarıyla olursa belki biraz kafası dağılabilirdi. ayrıca, Junmyeon'un Yun'u evinde kabul edip etmeyeceğinden emin değildi. onun için en iyisi arkadaşlarının evinde, onlarla kalmasıydı.

"en kısa zamanda kendime bir yer bulacağım."

"sanmıyorum," bakışlarını bağcıklarından çekip ona doğru baktı. "kayıtlarda ölü olarak biliniyorsun Yun. bir mezarın bile var. ev alman ya da kiralaman imkansız."

evden çıkarken kolunu omzuna doladı. Chanyeol'e ulaşamadığı için yürümek zorundalardı. yaşananlardan dolayı tedirgindi ve önceliği Yun'u korumaktı.

"bunları seni üzmek için söylemediğimi biliyorsun. napacağımız hakkında henüz hiç düşünemedim. sahte kimlik ayarlayabiliriz belki ama çok riskli—"

"şimdi anlıyorum," dedi Yun. "bilerek yaptı. bilerek beni ölü gibi gösterdi. ev alamam, banka hesabı açamam, uçağa binemem, okula gidemem. aman tanrım.."

"sandığımız kadar aptal değilmiş," Sehun sessizce mırıldandı.



"böyle, şimdi ne yaparız hiç bilmiyorum." Sehun cümlesini bitirdikten sonra ufak bir inilti ile başını geriye doğru yasladı. Yun, Seulgi'den kıyafet ödünç almış ve duşa girmişti. hepsi onun da biraz rahatlamaya ihtiyacı olduğunu biliyordu.

"bir yolunu bulana kadar Yun burada kalsın, ben ilgilenirim. sen Junmyeon ile aranı düzelt bence," Joohyun Sehun'un saçlarını okşayıp başına masaj yaparken söyledi. "Bayan Kim'e de olanları anlatmalısın. elbet bir yerden duyacaktır."

Sehun konuşmak için ağzını açtığında, kapı zilinin sesi yüzünden duraksadı. büyük ihtimalle Baekhyun'ın kargolarından birisiydi, Joohyun kapıyı açmaya gittiğinde pozisyonunu korumaya devam etti.

"Oh Sehun?"

kaşlarını çatarak yerinden kalktı. yanına ulaştığında Joohyun çoktan kapıyı kapatmış, elindeki zarfın üstünü okuyordu.

zarfı aldığında beklemeden direkt yırtarak açtı. ne olduğuna dair en ufak bir fikre bile sahip değildi.

"neymiş?" Joohyun sessizce sordu.

nemlenen gözlerini hızla kırpıştırdı. "Junmyeon bana boşanma davası açmış," dedi.






call me :: hunho ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin