yarışçı chanyeol mmh
Baekhyun ve Seulgi'nin yanından ayrılıp dolabıma doğru giderken diken üstündeydim. herkes bana bakıyormuş gibi hissediyordum ve bu arada adımlarımın bozulmasına neden oluyordu.
tatilden önceki son gündeydik. ben ertlemeye çalışsam da Junmyeon dün akşam evleneceğini açıklamıştı. evleneceği kişinin ben olduğumu söylemese iyiydi, sabahtan beri bakan tekrar bakıyor ve arkadaşlarıyla arasında hakkımda fısır fısır konuşuyordu. birkaç kişi dürüst olup 'Kim Junmyeon'un seninle evlenmesini beklemezdim' demişti. haklılardı, otuzuna merdiven dayamış bir iş adamının mühendislik ikinci sınıf öğrencisi ile ne işi olurdu?
Junmyeon tüm şirket işlerini boşlamış, günlerdir düğünle planlarıyla uğraşıyordu. bu yüzden anne Kim'den iyi bir azar yemişti tabi ki. ama ne olursa olsun Junmyeon kendi düğününü kendisinin planlamasını istediğini söyleyerek annesine karşı gelmişti.
dediği gibi beni hiç uğraştırmadı. arada fikir danıştı, giyeceğimiz takımları aldık, mekanı da birlikte seçtik. davetliler, yemekler ve daha birçok küçük detayla ilgilendi; çok az uyuyordu.
sonuç olarak yarın düğünüm vardı. hiçbir şey hissetmiyordum, belki azıcık gergin olabilirdim. Baekhyun ve Seulgi kendileri evleniyormuş gibi heyecanlılardı. az önce izin alıp okuldan erken çıkmışlardı. düğün hediyesi alacaklarmış. onların hediyesini kabul etmeyecektim tabi ki de.
neredeyse boşalan dolabımı açıp içinde duran iki kitabı aldım. son bir dersim kalmıştı. delici bakışlara biraz daha dayanabilirdim. sonrasında onları iki ay görmeyecektim.
dolabımı kilitlerken telefonum çalmaya başladı, kitaplarımı tek kolumun altına sıkıştırıp dar pantolonumun cebinden zar zor telefonumu çıkarttım. arayan Junmyeon'du, aramayı cevaplayıp telefonumu kulağım ve omzum arasında sıkıştırdım.
"efendim?"
"son dersin önemli değilse seni alması için Chanyeol'ü göndereceğim."
"İngilizce'ydi. bir sorun mu var?"
"evet," dedi. "salonumda sana çok benzeyen bir kadın oturuyor, annen olduğunu söyledi."
***
arabada geçen süre boyunca gergindim. annemin evleniyorum diye Kore'ye geleceğini hiç düşünmemiştim. sadece düğüne gelir sanıyordum. Kore'ye gelmesindeki en büyük etken kesinlikle damadının Junmyeon olmasıydı. kabul etmek istemesem de annemin en çok sevdiği şey paraydı. beni bırakıp Japon sevgilisiyle gitmesi bunun en büyük kanıtıydı.
"rahat ol," dedi Chanyeol. "ne zaman istersen beni ara, nerede olursam olayım gelip seni alırım."
ona kısaca teşekkür edip arabadan indim. evin kapısına ilerlerken yerdeki taşları inceliyor ve geri dönüp dönmemem gerektiğini düşünüyordum. geri dönme kararı aldığımda Junmyeon kapıyı açmıştı, dönmeme nedenim buydu.