bölüm on biri tekrar okuyun unutmuşsunuzdur belki
"arkadaşımın seks hayatını merak edeceğimi hiç düşünmezdim."
Sehun atölyede bulunan kumaşları karıştırırken kısaca kıkırdadı. "ben de seks hayatımı merak edeceğinizi hiç düşünmezdim, inan." herkesin -özellikle Sehun'un- keyfi oldukça yerindeydi.
"mükemmelim ya," dedi Baekhyun. gün içinde bunu kaçıncı söyleyişiydi, kimse sayamamıştı. "planım işe yaradı. hem seviştiler hem de araları artık daha iyi!"
"çok riskli bir plandı ama." Seulgi, kumaşı kesen Baekhyun tarafından rehin alınmıştı. kullandığı makas, kalem, metre gibi şeyleri tutması için ona veriyordu, ihtiyacı olduğunda alıyordu.
"askılar konuşamaz. sus Seulgi."
Joohyun Sehun'un yanına ilerlerken mırıldandı, "zavallı Seulgi."
Baekhyun'ın ödevini tamamlamasını bekledikten sonra okuldan birlikte çıktılar. Sehun, Joohyun ve Seulgi arasındaki gerilimi fark ettiği için Baekhyun ile önden ilerliyordu. iki kızın biraz baş başa kalması iyi olabilirdi.
"Chanyeol." dedi heyecanla Baekhyun. boştaki eliyle hızlıca saçlarını düzeltti. o fark etmese de aynı şeyleri Chanyeol'ün de yaptığını Sehun görmüştü.
"görüşürüz Sehun! Seulgi'yle gitmemiz gereken bir yer var-"
Chanyeol araya girdi. "ben bırakırdım sizi?"
Seulgi elini havada boşver dercesine salladı. "yakın zaten, birkaç malzeme alacağız. biraz yürüsek bir şey olmaz. görüşürüz!"
arabanın yanındaki üçlü bir süre el ele yürüyen kızların arkasından baktı. "o zaman sizi bırakıyorum-"
"siz Baekhyun ile randevuya gidiyorsunuz, ben de otobüse biniyorum." dedi Sehun. "Junmyeon bilmeyecek."
"ama Sehun!"
dudaklarını kemiren Baekhyun'a kısaca sarılıp Chanyeol'e el salladı. "eğlenin!"
Sehun ne yapacağını bilmiyordu.
toplu taşımada geçirdiği tüm zaman boyunca bir grup gözlerini hiç ayırmadan onu izlemiş, bazen yakınlaşmaya çalışmıştı. normalde ineceği duraktan birkaç durak daha önce inmişti. kurtulduğunu sanarak yürüyordu ama aynı kişilerin ilerideki durakta inmiş etrafı süzdüğünü görünce ilk işi arkasını dönüp koşmaya başlamak olmuştu.
arkasından gelen ayak seslerini duyabiliyordu. çantasında duran telefonunu alabilecek zamanı yoktu. kalabalık bir alan bulmaya çalışıyordu, biraz zaman kazanırsa Junmyeon'u arayabilirdi.
karşısına çıkan ilk dükkana girip nefes nefese, titreyen elleriyle çantasının fermuarını açmaya başladı. çanta ellerinden çekildiğinde neredeyse telefonuna ulaşmak üzereydi. ensesine yediği darbe yüzünden karşısında duranların yüzüne bile bakamamıştı.
"uyanıyor."
göz kapakları hiç olmadığı kadar ağır hissediyordu. boğazı kurumuştu, tüm kemikleri sızlıyordu. uyandığında Junmyeon tarafından öpücüklere boğulup şımartılması gerekiyordu halbuki.
sonunda gözlerini açtığında, ışığa alışmaya çalışırken berbat koku yüzünden yüzünü buruşturdu.
"seni yakalamak çok zordu." büyük bir el saçlarını tutup başını geriye doğru çektiğinde ciyakladı. "Yun bunun nesini sevmiş olabilir?"